Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

31 Ekim 2011 Pazartesi

Bağırmaya Devam


Dün oynanan Beşiktaş - Sivasspor maçının ikinci yarısında skor 1-1 iken çevresinde boş durumda top bekleyen arkadaşlarına pas atmak yerine yine kendini tatmin etmeye çalışınca topu kaybetti. Kapalı tribünün alt tarafından gelen "bırak şovu da top oyna biraz" tepkisine ise " formayı sana vereyim gel sen oyna" şeklinde karşılık verdi.  O dakikaya kadar maçın en çok top kaybeden ve Beşiktaş'a zararı dokunan futbolcusuydu Portekiz'li yıldızımız. 90+3'e kadar da böyleydi durum. Bu dakikada adam kovalamaktan yorulmuş, tükenmiş rakibini ekarte etti, ayağının dışıyla Holosko'ya golü attırdı. O ana kadar kaptırdığı onca top, çalım sevdası yüzünden ezdiği onca atağa rağmen, tribünlerin tepkisi ise "Quaresma, Quaresma, oley, oley, oley" oldu. Şimdi söyleyin Allahaşkına, bu adam şımarmasın da ben mi şımarayım bu şafaktan sonra? Sanki babasının sahibi olduğu kulüp, şımarık oğlu eğlensin diye yanına 10 adam daha koyup sahaya sürülmüş bir takım gibi Beşiktaş. Yarın öbür gün tepemize sıçmaya kalkarsa ben şaşırmayacağım. Adamı tanrı yaptık yahu, boru mu?

23 Ekim 2011 Pazar

CCC Varas CCC

Ben bu takımdan boşuna nefret etmiyorum arkadaş!! Barcelona'nın en sevilenlerinden İniesta bile topa yetişemeyeceğini anlayıp penaltı almaya çalışıyor, hakem zaten "birine bişey olsa da düdüğe asılsam"ın peşinde olduğundan cart die çalıyor penaltıyı. Ama Varas "kusura bakmayın abiler ben gol yemiyorum bu maç" dercesine Messi'nin penaltısını da çıkarıyor ve yaptığı 6 mutlak kurtarışın yanına ekliyor. Gol atamadıkça sinirlenen Barcelona'lıların sert oynamak yerine rakibin psikolojisine oynama huyu da kendilerinden iğrenmek için başlı başına bir neden aslında. İspanya'ya transferi sonrası tam bir kahpeye evrilen Fabregas'ı da Kanoute keşke ciddi ciddi yumruklasaydı lan...

22 Ekim 2011 Cumartesi

Kornerden nasıl gol yenir - 101


Beşiktaş ölüp ölüp dirildiği Kiev deplasmanında büyük oranda şansının yardımıyla normal süre içerisinde skoru 0-0'da tutmayı başarmış. Verilen 3 dakika uzatmanın üzerinden 20 saniye kadar geçmiş ama hakem oyunu devam ettiriyor ve rakibiyle ikili mücadeleye giren Simao'nun müdahalesiyle top kornere çıkıyor. Korner savuşturulursa maç bitecek ve Beşiktaş rezil rüsva oynadığı bu deplasmandan 1 puanla İstanbul'a dönerek Kiev'e karşı avantaj sağlamış olacak. Fakat rakip korneri kullanırken Beşiktaş savunmasının hali işte yukarıdaki gibi. Ceza sahası içi ve çevresinde toplam 6 Kievli oyuncu bulunuyor. Beşiktaş ise bütün hatlarıyla ceza sahası içinde. Cenk kalede, İsmail ön direkte. Buraya kadar tamam. Onlar haricindeki 9 kişinin ne yapmaya çalıştığı hakkında en ufak bir fikri olan var mı? Altıpas çizgisi çevresinde yanyana dizilmiş 6 tane oyuncu penaltı noktasına indirilecek bir korneri karşılamada ne kadar faydalı olabilir? Olamaz. Olamadı da. Allah Beşiktaş'ı koruyabileceği kadar korudu Kiev'de. Kıça başa çarpan toplar, direkler vs vs... Fakat Beşiktaş ayağına kadar gelen puan şansını yine kendi şuursuzluğu yüzünden iterek kendisini sevenleri kanser etti. Maçın sonunda Carvalhal'in şansı sayesinde farktan kurtulan takımının oyunundan memnun olduğunu söylemesi de, hocamızın kendisini hala Portimonense, Rio Ave, Maritimo gibi bir takımda sandığını anlamamıza yardımcı oldu. Avrupa seviyesine göre ortalama bir takım olan Dinamo Kiev'in perşembe gecesi Beşiktaş sayesinde Manchester United gibi görünmesi Carvalhal'i pek rahatsız etmemiş anlaşılan. Edu ile içinde bulundukları duygusal ilişkinin ise yakında açığa çıkacağını düşünüyorum çünkü, kontra oynayıp 1 puana yatacağını bile bile 29 kişilik oyuncu kadrosundaki en hantal, en ciğersiz en en en en en.... olan futbolcu (!) ile oyuna başlamak duygusal bir ilişkinin meyvesidir bence.

20 Ekim 2011 Perşembe

Xavi


Xavi'nin rol aldığı viral reklam

13 Ekim 2011 Perşembe

35. Saniye Kasabı



Dünya Kupası elemelerinde İran, Bahreyn'i konuk ederken, 2 takım da 4 puana sahipti. Konuk takım Bahreyn, zorlu İran deplasmanından alacağı beraberliğe amin diyecekti. 4-5-1 dizilişi ile karşılaşmaya başlamaları da zaten 1 puanın yeterliliğine dair inançlarını simgeliyordu. Maç başladı, hemen 35. saniyede oyun sistemleri 3-5-1 olarak değişti. Maçın sonunda 1 puan yerine elde ettikleri şey ise 6-0'lık bir yenilgiydi. Bahreyn'in genç stoperi Rashed Ebr Alhooti ise ulusal müsabakaların en hızlı kırmızı kartını görerek adını tarihe yazdırdı, ama kendisiyle gurur duyduğunu sanmıyorum.

11 Ekim 2011 Salı

Nostaljik Vesikalıklar - 2

Steven Gerrard, Everton formasıyla.

Suyunu Çıkarmanın fotoğrafı


Almanya maçı sonrası Podolski'nin Emek Ege'ye verdiği ayarın üzerine Almanların halen bizim için oynayacağını düşünmek ne kadar da ütopik.Adamlar 10'da 10'un peşinde, kendi rekorları için mücadele ediyorlar, ama Fanatik affetmez, böyle giydirir adama. Gördün mü Mesut efendi, Ay-yıldızdan kaçış yok !!

8 Ekim 2011 Cumartesi

Adamsın


"Ben de kendimi eleştiriyorum. Ancak bu sonuçta kolektif bir şeydir. Diğer arkadaşların eksiklerini kapatmaya çalışıyoruz, onlar da benimkini. Böyle yaparsak başarılı olabiliriz. Salı günü 3 puan almamız gerekiyor. Almanlar'ın devamlılıkları umudumuz oldu. Beraberlikleri de olur. Kendimize bakacağız ve 3 puanımızı alırsak, başarı olacaktır. Hiç kimse alınmasın. Sonuçta milli takımın, camiamızın iyiliğini istediğimiz için bazı şeyleri söylüyoruz, konuşuyoruz, eleştiriyoruz. Bizim de hatalarımız olabilir. Düşünceleri paylaşarak başarıya ulaşılabiliriz. Ben 6 ay sonra bir maça çıkıyorum. Siz bende bir değişiklik fark edebildiniz mi? Herkesin kendine iyi bakması, çalışması lazım."
Hamit Altıntop, 3-1 kaybedilen Almanya maçından sonra bunları konuştu kabaca. Bunca yıldır böyle dobra maç eleştirisine rastlamamıştım, hele bir futbolcu tarafından yapılanına. Kendisi sakatken bile yükleme çalışmaları yaparken, sezon içinde yan gelip yatanları görünce kudurmuş belli ki. Rıdvan maç esnasında dedi ya, "kimse kusura bakmasın ama, şu milli takımdan Alman takımına sokabileceğin 2, bilemedin 3 kişi var" diye, yetenek, teknik kapasite olarak belki daha fazlasını sokabiliriz bu gruba ama, mental açıdan sırıtmayacak bir tane adam var, o da Hamit. Adam gerek düşündükleriyle, gerek bakış açısıyla, gerekse uygulamasıyla diğerlerinden çok çok farklı. Boşuna Real Madrid forması giymiyor demek. Herkesin beynine beynine verdi Azerbaycan maçı öncesi. Hoş, yine Almanya kesecek göbeğimizi ama, belki bir uyanış, bir farkında oluş yaratır bu çıkışı takıma.

6 Ekim 2011 Perşembe

Sıra Fransa'da


Lyon başkanı Aulas, PSG-Lyon maçından sonra:

“Lugano futbolcu değil. Futbolun dışında her şeyi yapıyor. Sahada adam öldürmeye çalışan bir katil gibi. Futbolcumuz Gomis, maç sonunda yediği darbeler ve sırtındaki tırnak izleri yüzünden oldukça sinirliydi. Arkadaşlarına bile sevgilisi tarafından bu kadar tırmalanmadığını söylemiş”

2 Ekim 2011 Pazar

Ajax'ın Dramı


Başlıkta bahsettiğim Ajax, Hollanda efsanesi Ajax Amsterdam değil, Estonya'da bir efsane haline gelmek üzere olan Ajax Lasnamae. 1993 yılında kurulan sarı-lacivertli ekip, içinde bulunduğumuz sezon Estonya 1. Ligi olan Meistriliiga'da mücadele etmekte. Ya da edememekte. Oynadıkları 32 lig maçında 4 beraberlik, 28 mağlubiyet alarak bu maçlarda tam 157, evet tam 157 gol yiyen Ajax Lasnamae, 3 gol daha yeseydi maç başına 5 gol ortalaması tuturmuş olacaktı. Geçen sezon 36 maçta yediği 38 golle ikinci ligin en az gol yiyen ikinci takımı olarak ligi 3. bitiren, üzerindeki diğer iki takımın 1. ligdeki Levadia Tallin ve Flora Tallin'in B takımları olması sebebiyle bir üst lige terfi eden Ajax Lasnamae, başına gelecekleri bilse, yeterli takviyeleri yapmadan lig yükselmeyi istemezdi kesinlikle. Bu sezon 1 kez 14, 1 kez 13, 1 kez de 12 gollü yenilgiler alan takımın yemeyi en çok sevdiği gol sayısı ise 7 kez ile 3. 6 kez de 7 gollü yenilgiyle sahadan ayrılmışlar. Aldıkları 4 puanın 3'ünü aynı takımla oynadıkları 3 maçtan çıkarmışlar, sıralamada bir üstlerinde bulunan FC Kuressaare. Kuressaare aynı zamanda ligde kaydettikleri 8 golün 6'sını attıkları takım konumunda. Lig ikincisi Trans Narva bu sezon şimdiye kadar attığı 103 golün 40'ını (oha!!)  7-0, 7-0, 12-0 14-0'lık skorlarla Ajax'a karşı kaydetti. Sezonun bitimine 4 maç var. Lasnamae'lilerin tek derdi şu kabusu bir an önce bitirip ikinci lige, gol atıp galibiyet alabildikleri yere geri dönmek. Bundan sonra takibimde olackalar, kalbim onlarla.

Ohannesburgerking

Eren Derdiyok'un Wolfsburg'a attığı acayip gol. Afferin lan.