30 Kasım 2010 Salı
Haftanın Panoraması...
Spor Toto Süper Lig'te 14. hafta geride kalırken, heyecan her geçen gün artmaya devam ediyor;
Toplu Sonuçlar:
Bursaspor - Kayserispor : 2-0
Galatasaray - Beşiktaş : 1-2
Bucaspor - Antalyaspor : 1-0
Kardemir Karabük - Ankaragücü : 5-1
İst.Büyükşehir Bld. - Fenerbahçe : 0-1
Gençlerbirliği - Sivasspor : 1-1
Gaziantepspor - Trabzonspor : 1-3
Konyaspor - Kasımpaşa : 2-2
Eskişehirspor - Manisaspor : 2-1
Puan Durumu:
O G B M A Y Puan Av
1 Trabzonspor 14 10 3 1 32 9 33 23
2 Bursaspor 14 9 4 1 25 9 31 16
3 Kayserispor 14 8 4 2 18 8 28 10
4 Fenerbahçe 14 8 3 3 36 18 27 18
5 Beşiktaş 14 7 3 4 23 15 24 8
6 İst.Büyükşehir Bld. 14 7 2 5 19 13 23 6
7 Kardemir Karabük 14 6 3 5 25 22 21 3
8 Gaziantepspor 14 5 5 4 12 12 20 0
9 Antalyaspor 14 5 4 5 16 18 19 -2
10 Galatasaray 14 5 2 7 15 19 17 -4
11 Ankaragücü 14 4 4 6 19 25 16 -6
12 Eskişehirspor 14 3 6 5 11 15 15 -4
13 Manisaspor 14 5 0 9 18 24 15 -6
14 Gençlerbirliği 14 3 5 6 12 21 14 -9
15 Konyaspor 14 2 5 7 15 24 11 -9
16 Bucaspor 14 2 5 7 8 18 11 -10
17 Sivasspor 14 2 5 7 15 30 11 -15
18 Kasımpaşa 14 1 5 8 13 32 8 -19
Haftanın Takımı : Trabzonspor ve Beşiktaş
Trabzonspor'un, herkesin puan kaybedeceğini düşündüğü Antep deplasmanından firesiz çıkması, şampiyonluğun düğüm noktası olabilecek kalitede idi.
Beşiktaş'ın, her ne kadar Galatasaray kötü günler geçiriyor olsa da derbiden 3 puan ile çıkması, kara bulutları bir nebze dağıtacaktır.
Haftanın Teknik Direktörü : Bernd Schuster
Sıkıntılı geçen 2. yarıda Necip değişikliği ile takımını rahatlatarak, dersine iyi çalıştığını göstermiştir.
Haftanın Hakemi : Cüneyt Çakır
Haftanın Futbolcusu : Gökay ( Fenerbahçe )
Mücadele gücü yüksek bir karşılaşmada 0 pas hatası ile oynayarak, önce Aykut Kocaman'ın sonra da tüm camianın güvenini kazandı. Fizik gücünü biraz arttırdığı takdirde Fenerbahçe'nin değişmez oyuncusu olacaktır.
Haftanın Kötüleri :
- Galatasaray : Son 6 maçında sadece 2 gol atabildi.
- Hagi : Acele bir şekilde Galatasaray'ın başına getirilen Hagi, yaraya derman olamadı ve olamayacak.
- Niang : 11 maçta 8 golü bulunan Senegal'li, İstanbul Büyükşehir Bld. maçında etkili olamayarak bir de penaltı vuruşundan yararlanamadı.
- Antalyaspor : Son 5 lig maçında sadece 2 beraberlik alabilen Antalya, son 3 maçında gol kaydedemeyerek 9.'luğa kadar geriledi.
Haftanın ilk 11'i :
Volkan Demirel(Fenerbahçe)
Orhan Ak(Bucaspor)
Gökhan Gönül(Fenerbahçe)
Gökçen Vederson(Bursaspor)
Koray(Bucaspor)
Gökay(Fenerbahçe)
Guti(Beşiktaş)
Burak(Trabzonspor)
Batalla(Bursaspor)
Jaja(Trabzonspor)
Emenike(Kardemir Karabük)
- Süper Toto Süper Lig'in 14. haftasında 9 karşılaşmada 26 gol atıldı.
- 5 karşılaşma üst bitti.
- 4 karşılaşma alt bitti.
- 3 karşılaşma 4-6 sonuçlandı.
- Bütün karşılaşmalarda gol kaydedildi.
- 3 takım gol atamadı.
Cezalılar :
Jerko Leko Bucaspor
Ekrem Ekşioğlu İstanbul Büyükşehir Bld.
Serdar Kurtuluş Gaziantepspor
Tolunay Kafkas Gaziantepspor
Gelecek Hafta Programı :
15. Hafta
3 Aralık Cuma :
Trabzonspor - Bucaspor 20:00
4 Aralık Cumartesi :
Manisaspor - Gaziantepspor 14:00
Ankaragücü - Sivasspor 17:00
Kasımpaşa - Galatasaray 19:00
5 Aralık Pazar :
Beşiktaş - Bursaspor 14:00
Konyaspor - Gençlerbirliği 16:00
Antalyaspor - İstanbul Bşb. 19:00
Fenerbahçe - Karabükspor 19:00
6 Aralık Pazartesi :
Kayserispor - Eskişehirspor 20:00
Öf ki ne Öf!!!
Portekiz takımı Leiria'da başlayan kariyerinde Mourinho, daha önce böyle bir rezillik yaşamadı. Camp Nou'dan 5 gol yiyerek ayrılan Real Madrid, topu ayağına bile alamadı. Barcelona sayesinde çok kişi nefret ettiği Mourinho'ya acıdı bu gece.
29 Kasım 2010 Pazartesi
1960'lı Yılların Futbolu 3 Puanı Getirdi...
Galatasaray - Beşiktaş : 1-2
Karakartallar dün gece yüksekten uçtu. Ali Samiyen'de oynanan son derbi maçını kazanarak tarihe geçti ve 8 senelik hasrete son verdi. Sonunda Schuster, gol yemeden gol bulma taktiğine mağlup oldu ve 1960'lardan esinti yaparak, nostaljik bir gece yaşattı.
Maça Siyah-Beyazlılar kontrollü, ayağa pas yaparak başladı.8. dakikada Holosko'nun sol kanattan deparına Ali Turan eşlik etti. Ceza sahasına girene kadar Holosko'yu 20 metre kovaladı. İçeri girdikten sonra da düşürerek penaltıya sebebiyet verdi. Böyle bir acemilik olmaz hocam... Golden sonra Beşiktaş kontrolü Galatasaray'a bıraktı, topun arkasına geçerek takım savunması yaptı.
2.yarıya, Ali Turan-Mehmet Battal değişikliğiyle başlayan Hagi, gol bulacağını falan zannetti. Bulamazsın arkadaşım... Beşiktaş yine topun arkasında başladı 2. devreye. Galatasaray topa sahip ama Beşiktaş kalesini hiç bunaltamıyor. 65. dakikada Hagi, kimsenin anlam veremediği bir şekilde Barış-Servet değişikliğine gitti. Bu değişiklik ile Cana'yı stopere çeken Hagi, hem Guti'yi, hem de maç boyunca hiçbir varlık gösteremeyen Nobre'yi rahatlattı. Zaten Cim-Bom'un kondisyonunun 60-70 dakika olduğu gerçeğinide düşünürsek, Nobre'nin üçüncü kafa denemesi farkı ikiye çıkardı. 90+ da Kewell'ın vurduğu kafa sadece üstçüleri sevindirdi. Böylece Galatasaray, Ali Sami Yen'deki son derbi ile lige havlu atmış oldu.
Büyük derbi 2-1 sonuçlandı ve Beşiktaş yoluna devam etti.Schuster ile Hagi arasındaki fark ise oyuncu değişiklikleriyle ortaya çıktı. Biri Tabata-Necip değişikliği yaparak hem Cana'nın orta sahadaki yokluğundan faydalanıyor, hem de Guti'yi rahatlatıyor. Diğeri ise Servet-Barış değişikliği yaparak kendi kendine düğüm atıyor.
Karakartallar dün gece yüksekten uçtu. Ali Samiyen'de oynanan son derbi maçını kazanarak tarihe geçti ve 8 senelik hasrete son verdi. Sonunda Schuster, gol yemeden gol bulma taktiğine mağlup oldu ve 1960'lardan esinti yaparak, nostaljik bir gece yaşattı.
Maça Siyah-Beyazlılar kontrollü, ayağa pas yaparak başladı.8. dakikada Holosko'nun sol kanattan deparına Ali Turan eşlik etti. Ceza sahasına girene kadar Holosko'yu 20 metre kovaladı. İçeri girdikten sonra da düşürerek penaltıya sebebiyet verdi. Böyle bir acemilik olmaz hocam... Golden sonra Beşiktaş kontrolü Galatasaray'a bıraktı, topun arkasına geçerek takım savunması yaptı.
2.yarıya, Ali Turan-Mehmet Battal değişikliğiyle başlayan Hagi, gol bulacağını falan zannetti. Bulamazsın arkadaşım... Beşiktaş yine topun arkasında başladı 2. devreye. Galatasaray topa sahip ama Beşiktaş kalesini hiç bunaltamıyor. 65. dakikada Hagi, kimsenin anlam veremediği bir şekilde Barış-Servet değişikliğine gitti. Bu değişiklik ile Cana'yı stopere çeken Hagi, hem Guti'yi, hem de maç boyunca hiçbir varlık gösteremeyen Nobre'yi rahatlattı. Zaten Cim-Bom'un kondisyonunun 60-70 dakika olduğu gerçeğinide düşünürsek, Nobre'nin üçüncü kafa denemesi farkı ikiye çıkardı. 90+ da Kewell'ın vurduğu kafa sadece üstçüleri sevindirdi. Böylece Galatasaray, Ali Sami Yen'deki son derbi ile lige havlu atmış oldu.
Büyük derbi 2-1 sonuçlandı ve Beşiktaş yoluna devam etti.Schuster ile Hagi arasındaki fark ise oyuncu değişiklikleriyle ortaya çıktı. Biri Tabata-Necip değişikliği yaparak hem Cana'nın orta sahadaki yokluğundan faydalanıyor, hem de Guti'yi rahatlatıyor. Diğeri ise Servet-Barış değişikliği yaparak kendi kendine düğüm atıyor.
28 Kasım 2010 Pazar
Pazar Sallaması
Dün Selçuk kardeşimin yapmış olduğu talihsiz tahminlerden sonra ben de "daha kötü sallayamam herhalde" diyerek (ahahahahah) pazar günü için sallamalar yapmak istedim. 2 gündür kazandığım paraların hepsini yatıracağım, ya herro ya merro.
307: Inter - Parma : Inter'e oynayıp kaybetme virüsü Selçuk'tan sonra bana bulaştı. Ama arkadaş bu sefer de kazanamazlarsa ne zaman kazanacaklar ki? Dün Milan beraber kaldı, eğer İnter kazanırsa puan farkı 7'ye düşecek.12 eksiğine rağmen bu sefer İnter diyorum. (1.50)
341: Lazio - Catania : Milan'ın Sampdoria'ya takılmasının iştahını kabarttığı bir başka takım da Lazio. Misafir takım Catania ise deplasmanlarda hakikaten misafir. 6 maçtan 2 puan çıkarabildiler. En son deplasmanda Sicilya derbisinde Palermo'ya kaybettiler. Lazio kazanıp puan farkını 1'e indirmek için var gücüyle çalışacak. 1 dedim, olacak. (1.45)
349: Xamax - Basel : İsviçre Ligi'nde her sezonda kafaya oynayan 2 veya 3 takım oluyor. Onların dışındakiler ligin gerektiğinde fark atılacak, averaj alınacak takımları olarak görünüyorlar. Xamax bu sezon bana göre bu bahsettiğim takım tipinde bir takım. Lider Luzern'in puan kaybı, Basel'e kazanıp puanları eşitleme şansı verdi. Basel kazanır diyorum, 2 diyorum. (1.50)
353: Tottenham - Liverpool: Tottenham Şampiyonlar Ligi'nde bir üst turu garantilemenin verdiği moral ve rahatlıkla Liverpool'u konuk edecek. Liverpool'un ligde son 6 maçta aldığı 4 galibiyet ve 1 beraberlik bence yanıltıcı. Büyük bir düşüş içindeki Chelsea karşısında alınan galibiyet dışında alınan galibiyetler ligin alt kalibre takımları karşısında kazanıldı. Zaten bu galibiyetlerden sonra Stoke City deplasmanında neredeyse pozisyon bulamadan yenilmeleri yükselişin suni olduğunu kanıtladı bana göre. Geçen hafta Arsenal'i deplasmanda 2 fark geriden gelip mağlup eden Tottenham, Liverpool'u harcar gibime geliyor. Üstelik oran süper. 1 hocam. (1.90)
359: Mallorca - Malaga: Geçen sezonki iç saha performansıyla akıllarda yer eden Mallorca bu sezon o kadar dominant değil ama istatistiki olarak güvenilecek seviyede. Teknik direktörünü kovup yenisini getiren Malaga ise çalkantılı günler yaşıyor. Kan değişikliği Malaga'nın puan için güvenebileceği tek faktör, ama Mallorca kazanıp ilk 4'te kalacaktır. 1. (1.50)
370: Kerkyra - Panathinaikos: Lider Olympiakos'un en yakın takipçisi Pana, dün AEK deplasmanından yenilgiyle dönen Olympiakos'la puanlarını eşitlemek için sahaya çıkacak. Kerkyra ise iç saha performansı deplasmanına göre biraz daha iyi, ne kokar ne bulaşır bir takım. Çok rahat bir maç olmayabilir, ama belli bir motivasyonla sahaya çıkacak Pana ne yapıp edip kazanacaktır. 2 olur. İnşallah. (1.50)
371: Athletic Bilbao - Osasuna: Deplasmanlarda 4'er 5'er yiyen Bilbao, evinde aldığı galibiyetlerle lige tutunma çabasında. Osasuna da geçen hafta alınan 5-1'lik Real yenilgisine telafi olacak yumuşaklıkta. San Mames'de bambaşka oynayan Bilbao burada sadece Barcelona'ya kaybetti. Rahatlıkla 1 biteceği düşüncesindeyim. (1.50)
372: Beira Mar - Benfica: Portekiz Ligi'nin zirvesindeki Porto, dün akşamki maçta ezeli rakiplerinden Sporting Lisbon ile deplasmanda 1-1 berabere kalınca, Benfica'ya puan farkını 8'e düşürme imkanı doğdu. İsmi bana Brezilya dizilerini anımsatan Beira Mar, Benfica ayarında bir takım değil tabi ki, ama evinde bu sezon hiç yenilmeyen bu takım, ilk iç saha mağlubiyetini bu maçta alır mı? Mesela saat 8'e kadar yürüyen kuponunuz kalmadı, tazeleme yapmanız gerekiyor. Kalan az sayıdaki maçın içerisinde mecburiyetten bir maç seçmeniz ve kuponu tamamlamanız gerekiyorsa, Benfica ideal seçim. Çok güvenmemekle birlikte, zar zor 2. (1.40)
385: Palermo - Roma: Palermo son 4 maçından 9 puan çıkartararak toparlanma sürecine girdi. 7. sıradalar. Roma ise hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde aldığı önemli galibiyetlerle 2 tarafa da tutundu. En iyi yaptıkları iş olan lider takip etmeyi bu sezon da yapabilecek havaya girdiler. 2 yüksek seviye İtalyan ekibinin mücadelesinden ÜST çıkması muhtemel. (1.65)
388: Lyon - PSG: İşte kuponları yatan ama pazar akşamını evde kuponsuz kuponsuz, sevimsiz bir biçimde pineklerek geçirmek istemeyen kişiler için ilaç olacak bir karşılaşma daha. Gollü geçebilecek bir maç. 2 takımın da golcülerinin formda olması bol gollü bir maç izlenebileceğine işaret. Çok güvenmeyin, fakat eğer denize düşerseniz rahatlıkla sarılabileceğiniz ve Kanal A'dan da takip ederek geceyi sonlandırabileceğiniz bir mücadele. Oran da güzel, ÜST oynayın, 3 gol bekleyin. 12'ye kadar oyalanmış olursunuz. (1.85)
389: Valencia - Almeria: Geçen hafta 8 tane yiyen Almeria, bu kez Valencia karşısında. Geçen haftaki skora aldanan herkes handikap olur, üst olur, 4-6 olur diyecektir. Fakat ben bu kez çok kolay teslim olmayacağını düşünüyorum Almeria'nın. Valencia'nın da Bursa'ya 6 tane atması ölçü değil. Ertuğrul Sağlam ve öğrencilerini La Liga'ya koysan sezon sonu 20 puan toplayamadan küme düşer çünkü. Valencia kazanabilir, ama geçen hafta Barcelona'nın kazandığı gibi rahat olmayacağı kesin. 1 olsun. (1.20)
307: Inter - Parma : Inter'e oynayıp kaybetme virüsü Selçuk'tan sonra bana bulaştı. Ama arkadaş bu sefer de kazanamazlarsa ne zaman kazanacaklar ki? Dün Milan beraber kaldı, eğer İnter kazanırsa puan farkı 7'ye düşecek.12 eksiğine rağmen bu sefer İnter diyorum. (1.50)
341: Lazio - Catania : Milan'ın Sampdoria'ya takılmasının iştahını kabarttığı bir başka takım da Lazio. Misafir takım Catania ise deplasmanlarda hakikaten misafir. 6 maçtan 2 puan çıkarabildiler. En son deplasmanda Sicilya derbisinde Palermo'ya kaybettiler. Lazio kazanıp puan farkını 1'e indirmek için var gücüyle çalışacak. 1 dedim, olacak. (1.45)
349: Xamax - Basel : İsviçre Ligi'nde her sezonda kafaya oynayan 2 veya 3 takım oluyor. Onların dışındakiler ligin gerektiğinde fark atılacak, averaj alınacak takımları olarak görünüyorlar. Xamax bu sezon bana göre bu bahsettiğim takım tipinde bir takım. Lider Luzern'in puan kaybı, Basel'e kazanıp puanları eşitleme şansı verdi. Basel kazanır diyorum, 2 diyorum. (1.50)
353: Tottenham - Liverpool: Tottenham Şampiyonlar Ligi'nde bir üst turu garantilemenin verdiği moral ve rahatlıkla Liverpool'u konuk edecek. Liverpool'un ligde son 6 maçta aldığı 4 galibiyet ve 1 beraberlik bence yanıltıcı. Büyük bir düşüş içindeki Chelsea karşısında alınan galibiyet dışında alınan galibiyetler ligin alt kalibre takımları karşısında kazanıldı. Zaten bu galibiyetlerden sonra Stoke City deplasmanında neredeyse pozisyon bulamadan yenilmeleri yükselişin suni olduğunu kanıtladı bana göre. Geçen hafta Arsenal'i deplasmanda 2 fark geriden gelip mağlup eden Tottenham, Liverpool'u harcar gibime geliyor. Üstelik oran süper. 1 hocam. (1.90)
359: Mallorca - Malaga: Geçen sezonki iç saha performansıyla akıllarda yer eden Mallorca bu sezon o kadar dominant değil ama istatistiki olarak güvenilecek seviyede. Teknik direktörünü kovup yenisini getiren Malaga ise çalkantılı günler yaşıyor. Kan değişikliği Malaga'nın puan için güvenebileceği tek faktör, ama Mallorca kazanıp ilk 4'te kalacaktır. 1. (1.50)
370: Kerkyra - Panathinaikos: Lider Olympiakos'un en yakın takipçisi Pana, dün AEK deplasmanından yenilgiyle dönen Olympiakos'la puanlarını eşitlemek için sahaya çıkacak. Kerkyra ise iç saha performansı deplasmanına göre biraz daha iyi, ne kokar ne bulaşır bir takım. Çok rahat bir maç olmayabilir, ama belli bir motivasyonla sahaya çıkacak Pana ne yapıp edip kazanacaktır. 2 olur. İnşallah. (1.50)
371: Athletic Bilbao - Osasuna: Deplasmanlarda 4'er 5'er yiyen Bilbao, evinde aldığı galibiyetlerle lige tutunma çabasında. Osasuna da geçen hafta alınan 5-1'lik Real yenilgisine telafi olacak yumuşaklıkta. San Mames'de bambaşka oynayan Bilbao burada sadece Barcelona'ya kaybetti. Rahatlıkla 1 biteceği düşüncesindeyim. (1.50)
372: Beira Mar - Benfica: Portekiz Ligi'nin zirvesindeki Porto, dün akşamki maçta ezeli rakiplerinden Sporting Lisbon ile deplasmanda 1-1 berabere kalınca, Benfica'ya puan farkını 8'e düşürme imkanı doğdu. İsmi bana Brezilya dizilerini anımsatan Beira Mar, Benfica ayarında bir takım değil tabi ki, ama evinde bu sezon hiç yenilmeyen bu takım, ilk iç saha mağlubiyetini bu maçta alır mı? Mesela saat 8'e kadar yürüyen kuponunuz kalmadı, tazeleme yapmanız gerekiyor. Kalan az sayıdaki maçın içerisinde mecburiyetten bir maç seçmeniz ve kuponu tamamlamanız gerekiyorsa, Benfica ideal seçim. Çok güvenmemekle birlikte, zar zor 2. (1.40)
385: Palermo - Roma: Palermo son 4 maçından 9 puan çıkartararak toparlanma sürecine girdi. 7. sıradalar. Roma ise hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde aldığı önemli galibiyetlerle 2 tarafa da tutundu. En iyi yaptıkları iş olan lider takip etmeyi bu sezon da yapabilecek havaya girdiler. 2 yüksek seviye İtalyan ekibinin mücadelesinden ÜST çıkması muhtemel. (1.65)
388: Lyon - PSG: İşte kuponları yatan ama pazar akşamını evde kuponsuz kuponsuz, sevimsiz bir biçimde pineklerek geçirmek istemeyen kişiler için ilaç olacak bir karşılaşma daha. Gollü geçebilecek bir maç. 2 takımın da golcülerinin formda olması bol gollü bir maç izlenebileceğine işaret. Çok güvenmeyin, fakat eğer denize düşerseniz rahatlıkla sarılabileceğiniz ve Kanal A'dan da takip ederek geceyi sonlandırabileceğiniz bir mücadele. Oran da güzel, ÜST oynayın, 3 gol bekleyin. 12'ye kadar oyalanmış olursunuz. (1.85)
389: Valencia - Almeria: Geçen hafta 8 tane yiyen Almeria, bu kez Valencia karşısında. Geçen haftaki skora aldanan herkes handikap olur, üst olur, 4-6 olur diyecektir. Fakat ben bu kez çok kolay teslim olmayacağını düşünüyorum Almeria'nın. Valencia'nın da Bursa'ya 6 tane atması ölçü değil. Ertuğrul Sağlam ve öğrencilerini La Liga'ya koysan sezon sonu 20 puan toplayamadan küme düşer çünkü. Valencia kazanabilir, ama geçen hafta Barcelona'nın kazandığı gibi rahat olmayacağı kesin. 1 olsun. (1.20)
Alen Markaryan Vuruldu...
Beşiktaş'ın amigosu Alen Markaryan dün Üsküdar'da çıkan tartışma sonucu, yine Beşiktaş'ın sözü geçen amigolarından Harun Dulkara tarafından; bir topuğundan, bir bacağından ve birde elinden olmak üzere 3 kurşunla vurularak yaralandı.Kadıköy Acıbadem Hastanesine kaldırılan Alen'in hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Çok sayıda Beşiktaş taraftarının hastaneye gelerek amigolarına destek verdikleri öğrenildi. Tartışmanın derbinin maç biletleriyle alakalı olduğu sanılıyor. Olay yerinden kaçan Harun Dulkara Fatih'te polis tarafından göz altına alındı.
Not : 2008 de dünya evine giren Harun Dulkara'nın nikah şahidi Alen Markaryan idi.
27 Kasım 2010 Cumartesi
İddaa İle Kazanacaksınız...
160 Aston Villa - Arsenal : İç sahada henüz bileği bükülmeyen Aston Villa, yorgun ve moralsiz Arsenal karşısında puan alacaktır. Tahmin:1/0Ç
170 Gaziantep - Trabzonspor : Son 3 lig maçını kazanan ev sahibi ekip, Tolunay Kafkas'ın sistemini oturtmuş görünüyor. Lider için buradan alınacak 1 puan kayıp sayılmaz. Tahmin:Alt
171 Bayern Münih - Eintracht Frankfurt : Alman devi, liderin 14 puan gerisinde kaldı. Artık her maç final gibi onlar için. Hafta arasında 2-0 dan mağlup olan ev sahibi, bu maçta skoru üste taşıyarak kazanacaktır. Tahmin:Üst
213 Celtic - İnverness Ct : Kendi evinde gol bulmakta zorlanmayan ev sahibi, farklı kazanarak skoru üst yapacaktır.Tahmin:Üst
228 Betis - Barcelona Atletic : Lider kendi evinde oynadığı 6 maçıda kazanarak iyi bir istikrar yakaladı. Barcelona Atletic deplasmanlarda tutunamıyor. Betis 3 puana ulaşarak seriyi 7 maça çıkaracaktır.Tahmin:1
243 Büyükşehir Bld.Spor - Fenerbahçe : Fenerbahçe'nin belalısı Büyükşehir, yine ligin en kritik haftasında Sarı Kanaryalara çelme takmak isteyecektir. Geçen sene şampiyonluğa giden yolda, büyük yara almıştı Fenerbahçe. Gol yollarında sıkıntı yaşamayan ve yaşatmayan Fenerbahçe skoru çok rahat üste taşıyacaktır.Tahmin:Üst
248 Dortmund - M.Gladbach : Lider dolu dizgin yoluna devam ediyor.Lig sonuncusu karşısında fire vermeyeceklerdir.Tahmin:1
260 Anderlecht - Charleroi : Genk'in dün gece 3 puanı bırakmasından sonra Anderlecht, sahaya liderlik için çıkacak.Bu onları daha da ateşleyecektir. Deplasman ekibinin istatislikleri hiç iyi değil. Kümede kalmaları zor görünüyor.Tahmin: 1(h)
273 Sevilla - Getafe : Getafe'nin deplasman karnesi zayıf. Ev sahibi, usta ayaklarıyla sonuca gidecektir.Tahmin:1
170 Gaziantep - Trabzonspor : Son 3 lig maçını kazanan ev sahibi ekip, Tolunay Kafkas'ın sistemini oturtmuş görünüyor. Lider için buradan alınacak 1 puan kayıp sayılmaz. Tahmin:Alt
171 Bayern Münih - Eintracht Frankfurt : Alman devi, liderin 14 puan gerisinde kaldı. Artık her maç final gibi onlar için. Hafta arasında 2-0 dan mağlup olan ev sahibi, bu maçta skoru üste taşıyarak kazanacaktır. Tahmin:Üst
213 Celtic - İnverness Ct : Kendi evinde gol bulmakta zorlanmayan ev sahibi, farklı kazanarak skoru üst yapacaktır.Tahmin:Üst
228 Betis - Barcelona Atletic : Lider kendi evinde oynadığı 6 maçıda kazanarak iyi bir istikrar yakaladı. Barcelona Atletic deplasmanlarda tutunamıyor. Betis 3 puana ulaşarak seriyi 7 maça çıkaracaktır.Tahmin:1
243 Büyükşehir Bld.Spor - Fenerbahçe : Fenerbahçe'nin belalısı Büyükşehir, yine ligin en kritik haftasında Sarı Kanaryalara çelme takmak isteyecektir. Geçen sene şampiyonluğa giden yolda, büyük yara almıştı Fenerbahçe. Gol yollarında sıkıntı yaşamayan ve yaşatmayan Fenerbahçe skoru çok rahat üste taşıyacaktır.Tahmin:Üst
248 Dortmund - M.Gladbach : Lider dolu dizgin yoluna devam ediyor.Lig sonuncusu karşısında fire vermeyeceklerdir.Tahmin:1
260 Anderlecht - Charleroi : Genk'in dün gece 3 puanı bırakmasından sonra Anderlecht, sahaya liderlik için çıkacak.Bu onları daha da ateşleyecektir. Deplasman ekibinin istatislikleri hiç iyi değil. Kümede kalmaları zor görünüyor.Tahmin: 1(h)
273 Sevilla - Getafe : Getafe'nin deplasman karnesi zayıf. Ev sahibi, usta ayaklarıyla sonuca gidecektir.Tahmin:1
26 Kasım 2010 Cuma
Miş'li Geçmiş Zaman...
Ajax ezeli rakibi Feyenoord önünde 1-0 öne geçiyor. Golü atan Van der Vaart, asistin sahibi ise Sneijjder. Arşivlik bir video.
25 Kasım 2010 Perşembe
El Clasico
Tarih Ev Sahibi Deplasman MS : İY
9 Mayıs 1929 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-0)
26 Ocak 1930 Barcelona Real Madrid 1-4 (0-3)
30 Mart 1930 Real Madrid Barcelona 5-1 (3-0)
1 Şubat 1931 Real Madrid Barcelona 0-0 (0-0)
5 Nisan 1931 Barcelona Real Madrid 3-1 (2-1)
31 Ocak 1932 Real Madrid Barcelona 2-0 (2-0)
3 Nisan 1932 Barcelona Real Madrid 2-2 (1-1)
1 Ocak 1933 Barcelona Real Madrid 1-1 (0-0)
5 Mart 1933 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-0)
26 Kasım 1933 Barcelona Real Madrid 1-2 (0-2)
28 Ocak 1934 Real Madrid Barcelona 4-0 (3-0)
3 Şubat 1935 Real Madrid Barcelona 8-2 (5-1)
21 Nisan 1935 Barcelona Real Madrid 5-0 (1-0)
26 Aralık 1935 Barcelona Real Madrid 0-3 (0-2)
22 Mart 1936 Real Madrid Barcelona 3-0 (2-0)
28 Ocak 1940 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-1)
14 Nisan 1940 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
1 Aralık 1940 Barcelona Real Madrid 3-0 (0-0)
23 Şubat 1941 Real Madrid Barcelona 1-2 (0-0)
19 Ekim 1941 Real Madrid Barcelona 4-3 (2-1)
25 Ocak 1942 Barcelona Real Madrid 0-2 (0-0)
27 Eylül 1942 Real Madrid Barcelona 3-0 (1-0)
10 Ocak 1943 Barcelona Real Madrid 5-5 (4-1)
2 Ocak 1944 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-0)
9 Nisan 1944 Barcelona Real Madrid 1-2 (0-0)
9 Kasım 1944 Real Madrid Barcelona 1-0 (1-0)
25 Mart 1945 Barcelona Real Madrid 5-0 (1-0)
25 Kasım 1945 Real Madrid Barcelona 3-2 (1-0)
3 Mart 1946 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
1 Aralık 1946 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-1)
30 Mart 1947 Barcelona Real Madrid 3-2 (2-0)
12 Ekim 1947 Real Madrid Barcelona 1-1 (0-1)
25 Ocak 1948 Barcelona Real Madrid 4-2 (3-0)
19 Eylül 1948 Real Madrid Barcelona 1-2 (0-1)
15 Ocak 1949 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-1)
18 Eylül 1949 Real Madrid Barcelona 6-1 (3-0)
15 Ocak 1950 Barcelona Real Madrid 2-3 (1-0)
24 Eylül 1950 Barcelona Real Madrid 7-2 (3-1)
14 Ocak 1951 Real Madrid Barcelona 4-1 (4-1)
11 Kasım 1951 Real Madrid Barcelona 5-1 (3-1)
2 Mart 1952 Barcelona Real Madrid 4-2 (2-2)
23 Kasım 1952 Real Madrid Barcelona 2-1 (0-0)
5 Nisan 1953 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
25 Ekim 1953 Real Madrid Barcelona 5-0 (4-0)
21 Şubat 1954 Barcelona Real Madrid 5-1 (1-1)
21 Kasım 1954 Real Madrid Barcelona 3-0 (1-0)
6 Mart 1955 Barcelona Real Madrid 2-2 (1-1)
13 Kasım 1955 Real Madrid Barcelona 2-1(1-0)
18 Mart 1956 Barcelona Real Madrid 2-0 (2-0)
11 Kasım 1956 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
3 Mart 1957 Real Madrid Barcelona 1-0 (1-0)
13 Ekim 1957 Real Madrid Barcelona 3-0 (2-0)
2 Şubat 1958 Barcelona Real Madrid 0-2 (0-2)
26 Ekim 1958 Real Madrid Barcelona 4-0 (1-0)
15 Şubat 1959 Real Madrid Barcelona 1-0 (0-0)
29 Kasım 1959 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
20 Mart 1960 Barcelona Real Madrid 3-1 (0-0)
4 Aralık 1960 Barcelona Real Madrid 3-5 (2-3)
26 Mart1961 Real Madrid Barcelona 3-2 (0-0)
30 Eylül 1961 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
21 Ocak 1962 Barcelona Real Madrid 3-1 (2-0)
30 Eylül 1962 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
27 Ocak 1963 Barcelona Real Madrid 1-5 (1-2)
15 Aralık 1963 Real Madrid Barcelona 4-0 (1-0)
30 Mart 1964 Barcelona Real Madrid 1-2 (1-2)
8 Kasım 1964 Real Madrid Barcelona 4-1 (2-0)
28 Şubat 1965 Barcelona Real Madrid 1-2 (1-0)
19 Aralık 1965 Real Madrid Barcelona 1-3 (1-3)
27 Mart 1966 Barcelona Real Madrid 2-1 (0-1)
20 Kasım 1966 Real Madrid Barcelona 1-0 (0-0)
19 Mart 1967 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
10 Aralık 1967 Real Madrid Barcelona 1-1 (0-0)
9 Nisan 1968 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-1)
16 Kasım 1968 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-1)
9 Mart 1969 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-0)
14 Eylül 1969 Real Madrid Barcelona 3-3 (2-2)
28 Aralık 1969 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
25 Ekim 1970 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-1)
14 Şubat 1971 Barcelona Real Madrid 0-1 (0-0)
28 Kasım 1971 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-0)
3 Nisan 1972 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
1 Ekim 1972 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
25 Şubat 1973 Real Madrid Barcelona 0-0 (0-0)
7 Ekim 1973 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
17 Şubat 1974 Real Madrid Barcelona 0-5 (0-2)
5 Ocak 1975 Real Madrid Barcelona 1-0 (1-0)
11 Mayıs 1975 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
28 Aralık 1975 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-0)
30 Nisan 1976 Real Madrid Barcelona 0-2 (0-1)
19 Eylül 1976 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-0)
30 Ocak 1977 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
4 Aralık 1977 Barcelona Real Madrid 2-3 (1-2)
30 Ocak 1978 Real Madrid Barcelona 4-0 (2-0)
23 Eylül 1978 Real Madrid Barcelona 3-1 (2-1)
17 Şubat 1979 Barcelona Real Madrid 2-0 (0-0)
23 Eylül 1979 Real Madrid Barcelona 3-2 (3-2)
10 Şubat 1980 Barcelona Real Madrid 0-2 (0-0)
30 Kasım 1980 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
29 Mart 1981 Real Madrid Barcelona 3-0 (0-0)
20 Aralık 1981 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-0)
29 Mart 1982 Real Madrid Barcelona 3-1 (2-1)
27 Kasım 1982 Real Madrid Barcelona 0-2 (0-1)
26 Mart 1983 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
22 Ekim 1983 Barcelona Real Madrid 1-2 (1-2)
25 Şubat 1984 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-0)
2 Eylül 1984 Real Madrid Barcelona 0-3 (0-0)
30 Aralık 1984 Barcelona Real Madrid 3-2 (1-1)
9 Kasım 1985 Barcelona Real Madrid 2-0 (1-0)
8 Mart 1986 Real Madrid Barcelona 3-1 (0-0)
8 Ekim 1986 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
31 Ocak 1987 Barcelona Real Madrid 3-2 (2-0)
12 Nisan 1987 Real Madrid Barcelona 0-0 (0-0)
23 Mayıs 1987 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-0)
2 Ocak 1988 Real Madrid Barcelona 2-1 (2-1)
30 Nisan 1988 Barcelona Real Madrid 2-0 (1-0)
22 Ekim 1988 Real Madrid Barcelona 3-2 (0-1)
1 Nisan 1989 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
7 Ekim 1989 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-1)
15 Şubat 1990 Real Madrid Barcelona 3-2 (3-0)
19 Ocak 1991 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
8 Haziran 1991 Real Madrid Barcelona 1-0 (0-0)
19 Ekim 1991 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-0)
7 Mart 1992 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-0)
5 Eylül 1992 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-0)
30 Ocak 1993 Real Madrid Barcelona 2-1 (2-1)
8 Ocak 1994 Barcelona Real Madrid 5-0 (1-0)
7 Mayıs 1994 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-0)
7 Ocak 1995 Real Madrid Barcelona 5-0 (3-0)
27 Mayıs 1995 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
1 Ekim 1995 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
11 Şubat 1996 Barcelona Real Madrid 3-0 (1-0)
8 Aralık 1996 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
11 Mayıs 1997 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
2 Kasım 1997 Real Madrid Barcelona 2-3 (0-1)
8 Mart 1998 Barcelona Real Madrid 3-0 (0-0)
20 Eylül 1998 Real Madrid Barcelona 2-2 (2-1)
15 Şubat 1999 Barcelona Real Madrid 3-0 (2-0)
14 Ekim 1999 Barcelona Real Madrid 2-2 (1-1)
27 Şubat 2000 Real Madrid Barcelona 3-0 (2-0)
22 Ekim 2000 Barcelona Real Madrid 2-0 (1-0)
4 Mart 2001 Real Madrid Barcelona 2-2 (2-1)
5 Kasım 2001 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
17 Mart 2002 Barcelona Real Madrid 1-1 (0-1)
24 Kasım 2002 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
20 Nisan 2003 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
7 Aralık 2003 Barcelona Real Madrid 1-2 (0-1)
25 Nisan 2004 Real Madrid Barcelona 1-2 (0-0)
20 Kasım 2004 Barcelona Real Madrid 3-0 (2-0)
10 Nisan 2005 Real Madrid Barcelona 4-2 (2-1)
19 Kasım 2005 Real Madrid Barcelona 0-3 (0-1)
1 Nisan 2006 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-1)
22 Ekim 2006 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
10 Mart 2007 Barcelona Real Madrid 3-3 (2-2)
23 Aralık 2007 Barcelona Real Madrid 0-1 (0-1)
7 Mayıs 2008 Real Madrid Barcelona 4-1 (2-0)
13 Aralık 2008 Barcelona Real Madrid 2-0 (0-0)
2 Mayıs 2009 Real Madrid Barcelona 2-6 (1-3)
29 Kasım 2009 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
10 Nisan 2010 Real Madrid Barcelona 0-2 (0-1)
İSTATİSTİKLER:
69 galibiyet Real Madrid
61 galibiyet Barcelona
30 karşılaşma berabere
Real Madrid deplasmanda 18 galibiyet aldı.
Barcelona deplasmanda 16 galibiyet aldı.
Barcelona son 4 karşılaşmayı kazandı.
Aralarında yapılan 99 karşılaşma üst bitti.
Aralarında yapılan 7 karşılaşma +7 oldu.
Ve artık El Classico'ya sayılı günler kaldı. Maç öncesinde 2 cepheden de iddaalı demeçler geliyor. Real Madrid teknik direktörü "Benim için anlamı, sadece yeni bir maç ama Real Madrid'in başında olduğumdan dolayı belki onlar için daha özel olacaktır" dedi. Cristiano Ronaldo ise demecinde, "Bakalım pazartesi günü bize de 8 atabilecekler mi dedi. El Classico da her iki takımdan da öne çıkacak oyuncuların Barcelona da Messi, Real Madrid de ise Ronaldo olacağını düşünüyorum. Her ikisinin de birbirlerine ayrı motivasyonu olduğu ortada. Cristiona Ronaldo'nun Real Madrid forması ile Barcelona'ya henüz golü yok. Lionel Messi'nin de Mourinho'nun çalıştırdığı takımlara karşı golü yok. Her yönü ile değişik ve bir o kadar da zevkli bir karşılaşma olacak. İki taraftan kimin kazanacağını bilmem ama biz futbolseverlerin kazanacağı kesin...
Etiketler:
Barcelona,
El Clasico,
Real Madrid
24 Kasım 2010 Çarşamba
Almanlar tam bir Göttingen!!!!
Dün akşam Göttingen ile Beşiktaş Basketbol takımları arasında perdelenen rezilliği izlerken, hakemin çizgiyi 1 metre geçmiş topa devam dediği, kaleye giden topun elle kesildiği pozisyona çalmadığı, 1995-96 sezonunda Rosenborg'la oynanan Şampiyonlar Ligi ön eleme ikinci maçı geldi aklıma. Deplasmanda 3-0 kaybettiğimiz maçın ardından İstanbul'da Kuntz'la 1-0 öne geçmiş, 2. golü bir türlü atamamıştık, hakem ne yapsak saymıyordu çünkü. Biz penaltı diye takım halinde hakeme yırtınırken Rosenborg topu alıp kalemize inerek 1-1'i yakalıyor, umutlarımızı İnönü'ye gömüyordu. Kuntz ve Şifo'nun golleri 3-1'lik bir galibiyetten başka birşey kazandırmıyordu bize. Dün bu anlattığım mevzunun bir başka versiyonu Almanya'da yaşandı. Maçın bitimine 19 saniye kala skor 83-83 iken top Beşiktaş tarafından yandan oyuna sokuldu. Mire Chatman süreyi azaltıp son topu kendisi kullanmak istiyordu. Bitime 10.1 saniye kala, Göttingen'liler , takımın ismine uygun şekilde bir kahpelik yaparak, 4 saniye boyunca süreyi 10.1 saniyeye sabitledi, yani maç saatini durdurdu, ama Beşiktaş'ın hücum süresini gösteren saat işlemeye devam etti. Chatman gerçek sürenin bitmesine 2 saniye kala üçlük denedi ve başarılı olamadı. Top potadan döndüğünde maç uzatmaları gitmiş olmalıydı ama Almanlar maç saatini durdurdukları için Beşiktaş'ın hücum süresi bitmiş ama maç bitmemişti. Bu 4 saniye içinde hızla potaya koşan Göttingen 2 sayılık basketi buldu ve maçı kazandı. Her kim devreye sokulucaksa sokulmalı, maç görüntüleri yeniden izlenmeli, Alman rejisinin rezilliğine ve olayı örtbas çabalarına rağmen bu durum Beşiktaş lehine çözülmeli. Artık başı önde, mağlup ama mağrur takım istemiyorum ben. Rosenborg maçının hakemlerine maçtan bir gün sonra Süleyman Seba'nın emriyle bizzat yöneticiler tarafından boğaz turu yaptrılmıştı, "Biz Beşiktaş'ız, herşeye rağmen duruş sahibiyiz" demişti büyük başkan. Bari bu sefer yapılan cezasız bırakılmasın. Şu Göttingenlilerin götlüğü karşılıksız kalmasın.
9 Kişiyle 4-0!!!
Dün akşam oynanan Şampiyonlar Ligi G Grubu mücadelesinde Ajax ve Real Madrid Amsterdam'da karşılaştı. Baştan sona rahat ve üstün bir oyun ortaya koyan Real Madrid rakibini 4-0'lık skorla mağlup ederek grup maçlarının bitimine 1 maç kala liderliği garantiledi. Maç sonunda Real Madrid hanesinde 4 golün yanı sıra 2 de kırmızı kart yazıyordu. Maçı canlı izleyemeyenler Real Madrid'in son 3 dakika gördüğü 2 kırmızı karta anlam veremediler. 4-0 galip bir takım nasıl sinirlerine hakim olamaz da 9 kişi kalırdı. Fakat durum çok daha farklı gelişmişti. Jose Mourinho, ikinci tur maçlarına sarı kartsız bir takımla başlamak için dün akşamki maçta sarı kart gören Xabi Alonso ve Sergio Ramos'tan skor 4-0'a geldikten sonra, cezalarını kendileri açısından pek bir önemi kalmayan Auxerre ile oynanacak son grup maçında çekmeleri için kırmızı kart görmelerini istedi. Topu oyuna sokmakta tam 30 saniye direnen Xabi Alonso'nun çabası görülmeye değerdi. Sergio Ramos ise arkadaşından hemen 3 dakika sonra daha az efor sarfederek 19 saniye içinde oyundan atıldı, çünkü hakem ilk kırmızı karttan sonra Madrid'li oyuncuların derdini anlamıştı. En azından bir şeref golü için çırpınan Ajax kaptanı Suarez sürenin bu şekilde yenmesine en çok tepki gösteren Ajax'lı oldu. Jose Mourinho yine takımıyla birlikte skordan fazla konuşulacak bir olaya imza attı. Kazanmak için her yolun mübah olduğu gerçeğine sıkı sıkıya bağlı bu Portekiz'linin yolunun Türkiye'den geçmesini diliyorum ki, aynı kurnazlıkları burada yaptıktan sonra sahaya atlayan çılgın Türklerden biri kafasını karpuz gibi yarsın. Sağlam yarsın ama. En az 15 dikişlik.
23 Kasım 2010 Salı
Yalova Kaymakamı!!
Tarih : 22 Kasım 2010
Yer : Metrobüs çıkışı @ Zincirlikuyu
Başrollerde; Eski Yalovaspor Başkanlarından adını bilmediğimiz ve bilmek de istemeyeceğimiz bir taksici !
Selçuk ve Ben, Fenerbahçe- Bucaspor maçından dönerken, uzun zaman sonra galibiyet hasretine son veren Selçuk'la bol gollü galibiyetin ve tribünden aşk şarkılarının hoşnutluğunu yaşarken olacaklardan habersizdik! Evlere dönmek adına bindiğimiz taksicinin doldurduğu fikstürü ele geçiren (!) Selçuk inceliyordu fikstürü -ki amcamızdan nam - ı diğer Taxi Driver'dan izin istemişti - bu esnada amcam içindeki azgın boğa İtalyan Aygırı Rocky Balboa'yı dışarı çıkardı ve Fener'e sallamaya başladı . "Kendi evinde bu kadar gol yiyosun bu kadar pozisyon veriyosun". Sonra Aykut Hoca'ya salladı, Alex hakkında şöyle dedi böyle dedi.. Alex'in yaptıklarını sıradan bulduğu için Aykut'a böyle hocalık olmaz dedi. Ordan yönetime girdi .. Tuttuğu takımı sorduk cevap vermedi. Sonra öğrendik ki kendisi Yalovaspor'un eski başkanlarındanmış. Yalovaspor'u 36 yıl üstüste şampiyon yaptığı için (!!!) idarecilik ve yöneticilik ve teknik direktörlü ve bilimum diğer .. lıklar hakkında nutuklar çekti. Kendisi nutukçu eski Fenerbahçe amigosu "Arap"ı bile geride bırakacaktı ki karşısında Selçuk'u buldu .. Sevgili Selçuk Fenerbahçe konusunda verdiği güzelim cevaplarıyla amcayı susturdu. Şöyle de bi konu var bence o amca Fenerbahçe'li idi ve radyodan dinlediği maçta Fenerbahçe'nin verdiği pozisyonları duyunca içerlemişti bu duruma. İstiyo ki her maçı gol yemeden 5'er 5'er kazanalım.. Ama gel gör ki bu ligde veya başka ligde herkes her maçı her istediği şekilde kazansaydı her ligde en az 18'er şampiyon olurdu !! Amcanın önümüzdeki hafta tahminleri de vardı.. Selçuk ayrıldıktan sonra ben amcayla biraz daha muhabbet ettim ve kendisinin iddialı yorumları şöyleydi:
Varan 1 : Haftaya Fenerbahçe İstanbul Belediye'ye kesin yenilir.
Varan 2 : Galatasaray - Beşiktaş maçından beraberlik çıkmaz, kim gol bulursa kazanır.
Varan 3 : Trabzonspor Antep deplasmanını kesin kazanır.
Varan 4 : Bursaspor evinde Kayseriyi kesin yenemez.
Amca şöyle diyordu : Bu Buca'dan 2 gol yiyen Fenerbahçe o İstanbul Belediye'den 5 tane gol yer !!
Enteresan yaklaşımları olan amcamıza burdan saygılarımızı iletiyoruz ve İstanbul'da taksicilikten istifa edip Yalova'ya vali olmasını istiyoruz, zira kim takar Yalova kaymakamını ..
Etiketler:
Fenerbahçe,
taxi driver,
yalova kaymakamı
Bi lokmacık!!!
Hollanda'da haftasonu oynanan dev mücadelede Ajax, evinde oynadığı karşılaşmada PSV ile 0-0 berabere kaldı. Baştan sona pozisyon dolu bu karşılaşmadan tek bir gol bile çıkmaması sürprizdi. Maçın alt bitecek olmasına çok içerleyen Ajax kaptanı Luis Suarez gol de atamamanın üzüntüsüyle rakibi Otman Bakkal'ı omzundan ısırarak tatmin olmaya çalıştı.
22 Kasım 2010 Pazartesi
Izdırap...
Tepe Not: Beşiktaş ile yazdığım yazıları Schuster fotoğrafıyla süslemek adetim oldu. Çünkü her yaptığı ve söylediğiyle maçın önüne geçip odak noktası oluyor Alman teknik adam. Yazıyı da bugüne kadar bekletmemin sebebi sıcağı sıcağına yazdığım zaman kendimi tutamayıp ana avrat girecek olmamdan korkmam. O yüzden sakinleştikten sonra yazıyorum. Saygılar.
Beşiktaş 13. hafta mücadelesinde Cumartesi akşamı evinde Konyaspor'u ağırladı. 11 haftada yine içeride oynanan Kasımpaşa maçını hatırlayanlar tedirginlik göstermekte haklıydı. Rakip kim olursa olsun (İsterse Mersin Belediye olsun )iç saha maçları ızdırap haline geliyordu bu sezon Beşiktaş için. Neredeyse sezon başından beri arkadaşlarımla Türkiye Ligi'nden konuşmaya başladığımızda illa ki Konyaspor'un ne kadar kötü bir takım olduğunu, Süper Lig ayarında olmadığını, düşecek takımlar listesinde başı çeken adaylardan olduğuna da değiniyorduk. Özellikle Fenerbahçe'den Konya'da 4 yedikleri karşılaşmayı izledikten sonra, yedikleri inanılmaz basit goller ve verdikleri pozisyonları da dikkate alarak bu takımın sezon sonu en az 80 gol yiyeceğine kanaat getirmiştim. Fakat Ziya Doğan'ın takımının şeyi yine bize kabardı, yüreği.
Maça topa hükmederek başlayan Beşiktaş ilk 10 dakikalık süre içerisinde ortaya yaratıcılık koyamadığı için pozisyon üretemedi. Solda Holosko, sağda Tabata, Tabata'nın hemen önünde Quaresma, ileride(!) Nobre düzeniyle hücum etmeye çalışan Beşiktaş, bireysel yetenekler konuşmaya başlayınca ceza sahasına girmeye ve şut atmaya başladı. Yine bu şut denemelerinden birinde korner kazanan Beşiktaş rakibinin üzerine top yekün gitti. Ve yine çoğu zaman olduğu gibi bu fırsattan gol çıkaramadı, üstüne bir de kontrataktan gol yiyerek üzerine tüy dikti. 16. dakikada Beşiktaş kornerinden dönen topla kendi sahasının ortalarında buluşan Graijcar yanına 2 arkadaşını da alarak topu 60-65 metre sürdü, müdahale mi etsem atılacak pasa mı koşsam ikilemine düşen İbrahim Üzülmez'i de önüne katıp geri geri koşturarak Beşiktaş ceza alanına kadar geldi, topu da sol köşeden filelere taktı. Böylelikle Cenk Gönen'in de sihirbaz olmadığı, kaleye her gelen topu kurtaramadığı anlaşıldı (Hakan'ın her yediği golden -boşa çıkışları saymıyorum tabi ki- sonra bu da yenir mi ulan, Cenk bunu yemezdi, Allah belanı versin Hakan, defol git bu takımdan tarzı isyanları sık sık duyuyorduk çünkü.) Golden sonra Beşiktaş topu daha fazla Quaresma ile buluşturmaya, onun driplinglerinden gelecek pozisyonları beklemeye başladı. Sol tarafa Holosko'nun ayağına giden her top kayıp olarak geri döndüğünden pek de fazla seçenek kalmamıştı aslında. Sahadaki oyuncular içerisinde santraforumuz olarak görev yapan Nobre'nin ise kaleye yakın ve yüzü dönük şekilde hiç top almamış olması da Beşiktaş'ı bilenler için hiç de sürpriz değildi. Şaka maka Ernst'in yanında oynasa çok daha verimli olacak Nobre'nin ilk 11'de başladığı karşılaşmalarda bolca ceza alanı verimsizliği hissediyor Beşiktaş. Nobre rakip savunmacılarla ve orta saha oyuncularıyla boğuşuyor, faul alıyor, yapıyor, top kapıyor, savunmasına destek veriyor, fakat asıl iş yapması gereken yerde, rakip ceza sahası içerisinde bırakın pozisyon bulmayı, topla bile buluşamıyor. Bütün bu olumsuzlukların yanında Tabata'nın gayretli oyunu, Ersan'ın savunmadan topla çıkışları, Ernst'in orta yuvarlaktaki üstünlüğü Beşiktaş'ın gol bulabileceği umudunu veren ayrıntılardı. 27. dakikada sağdan Tabata'nın kestiği bir korner sonrası golü buldu Beşiktaş. Kafayla ceza sahası dışına çıkarılan topu bir kez daha içeri dolduran Tabata, Konyaspor stoperi Kere'ye kale ağzında kafayı kendi kalesine vurdurdu ve Beşiktaş şoktan çıktı. Bu dakikadan sonra daha rahat ve kendinden emin oynamaya başlayan Beşiktaş, özellikle sağ taraftan rakip kaleye yüklenmeye başladı. 40. dakikada penaltı noktası yakınlarında Nobre'nin kafayla Tabata'ya indirdiği topu bu futbolcu güzel kontrol edip bekletmeden şutladı, kaleci Gökhan'dan dönen topu Holosko ağlara yolladı. Bu gol, Beşiktaş için bu maçın sonuna kadar yaşanan son güzel olaydı. 43'te Quaresma kalecinin üzerinden topu aşırtayım derken sakatlandı ve yerine Erhan Güven'e bıraktı. Devre arasında yapılan kontrollerde de yıldız futbolcunun 2 ila 4 hafta arası oynamayacağı açıklandı.
İkinci yarıya Beşiktaş yine baskılı ve arzulu başladı. Ernst'in ve Tabata'nın sürüklediği akınlarla ortadan rakip savunmayı delerek farkı arttırmaya çalıştı.. Önce Holosko boş kaleye, sonra Tabata Nobre'nin asistinde karşı karşıya inanılmaz 2 gol kaçırarak taraftarları kahretti. Kaleye yapılan üst üste şut denemelerinden de sonuç alınamadı. Özellikle Holosko'daki büyük düşüş ve gamsızlık beni en çok düşündüren şeylerden biri. Ayağına aldığı her topla 3 kişinin arasına giren, içlerinden geçmeye çalışan ve Quaresma'nın da tepkisini çeken Holosko kaçırdığı akıl almaz goller ve kaybettiği toplardan sonra bile oldukça vurdumduymazdı. Ve sanki bu vurdumduymazlık biraz başa geleceklerin habercisiydi. nitekim 62. dakikada Beşiktaş öyle bir gol yedi ki, kelimeler kifayetsiz kaldı. Beşiktaş numaralı tribünlerinin önünden Beşiktaş'ın koruduğu deniz tarafındaki kalenin arka direğine doğru uzun bir orta yapıldı. 2-1 galip olan bir takımın savunmasında böylesine uzun ve kaleye yakın bir topu kontrol için kademeye girecek en az 2 futbolcu olmasını beklersiniz doğal olarak. Ama Beşiktaş savunması anlamsız bir şekilde ceza sahasının ön tarafına öbeklendiği için Konyaspor'lu Erdal haricinde kimsecikler yoktu topun düştüğü yerde. Erdal topu indirdi, düzeltti, kalenin içine yolladı, kademeye koşan Ersan'a rağmen Graicar çizgi üzerinde dokunup kendisinin ve takımının ikinci golünü atarak maça beraberliği getirdi. Izdırap başlamıştı. Böylesine iyi oynayıp pozisyonlar bulduktan sonra farkı açmak yerine beraberliğe düşmek takımın moralini çok bozdu, mücadele gücünü zayıflattı. Şuursuz bir baskı başladı. Sağ kanadı kullanarak çizgiye kadar inebilen fakat orta yapmakta bu aralar bolca dalga geçilen Sabri Sarıoğlu'ndan bile yetersiz kalan Erhan ve Hilbert sebebiyle bu taraftan hiç gollük pas çıkmadı. Holosko da inanılmaz bir ısrarla -izlemeyenler inanmayacak belki- buluştuğu hiçbir topu arkadaşlarına vermeyip rakiplerin üzerine üzerine sürünce sol taraf da tıkandı. Savunmayı göbekten delmek de kolay değildi bu dakikadan sonra morallenmiş ve puana yaklaşmış bir rakibe karşı. Ersan Gülüm günün ikinci sakatı olarak 73. dakikada yerine Necip'e bırakınca oyun sistemi ve hücum organizasyonları da yara aldı. Bobo'nun yokluğunda tehlikeli bölgelerde buluşulan topları kaleye etkili biçimde yollayabilecek biri daha olmadığı için sahada, kendi kendini yiye yiye bitirdi Beşiktaş. Bobo'nun yaptığını yapabilecek özellikteki tek oyuncu olan Fatih Tekke de Schuster'in kişisel inatları ve hırsı sebebiyle tribünde unutulunca golü atmak ancak rakip savunmacılara kalıyor işte. Fatih Tekke eğer çok ciddi suçlar işlediyse, şu an onu takımda tutmak en büyük yanlış. Galatasaray yeterince mücadele etmiyor diye Misimoviç'i A2'ye yollayabiliyorsa, Fatih Tekke de takım içinde düzeni bozuyorsa eğer, yolla A2'ye, para cezası kes, hızını alamadıysan sözleşmesini feshet. Olayın ciddiyeti anlaşılır ve karşı çıkılmaz yapılan eyleme. Ama hem takımda tutup hem de takım Bobo'suz golcü diye inim inim inlerken tribünde oturtursan, sergilediğin duruşa saygı gösterilmesini beklemezsin. Maçtan sonra "Türkiye'de 1960'ların futbolu oynanıyor" dedi Schuster. E güzel kardeşim, ilk 12 haftayı Bundesliga'da mı oynadık?Sen geleli ne kadar oldu, 1 hafta mı? Beşiktaş ilk 6 haftada 4 galibiyet ve 1 beraberlikle 2. sırada yer alırken de bu takımlar 1960'ların futbolunu oynuyordu. Hepsini geçtim, Quaresma'nın değeri kadar toplam değeri olan takım, İnönü'ye gelip de 4 forvetle mi oynayacak karşında? Real Madrid'i çalıştırırken rakiplerin Bernabeu'ya sana 5 atmaya mı geliyorlardı? Bırak bu işleri!!!! Sana göre suç ya Ziya Doğan'da, ya Yılmaz Vural'da, ya Konyaspor'da, ya Kasımpaşa'da, ama hiçbir zaman oynattığın sistemde değil, kurduğun 11'de değil, senin taktiksel olgularında değil. Gereksiz inatlarla takım girdapların içine sürüklendikçe sürükleniyor. Trabzonspor dün akşam Eskişehir'e puan kaybetmese neredeyse gazozuna oynanacak olan bir derbi var önümüzde. Gerçi 9 puanlık farkı da bu futbol anlayışı ve maç başına yenilen 1 golle nasıl kapatacağız, o da ayrı bir merak konusu ya, çıkmayan candan umut kesilmez hesabı, Trabzonspor ve Kayserispor'un kayıpları şimdilik umutları tam olarak tüketmemize engel oldu. Gelecek hafta karşısında kapanan, 1960'ın futbol anlayışıyla oynayan bir takım olmayacak Schuster'in. Göstersin bakalım marifetini, modern futbol karşısında neler izletecek bize. Sakın sakatlıkları bahane etmesin, Aragones'le birlikte Fener'in ağzından burnundan kan getiren, takımdaki neredeyse tüm futbolcuların etlerini lime lime eden kondisyoner Cascallana'yı Beşiktaş'a bu sezon kendisi transfer ettirdi, şimdi de Beşiktaş takım halinde dökülüyor. Bu durum tamamen Schuster'in kendi eseri.
HagiWhat?
Kayserispor - Galatasaray : 0-0
Galatasaray bildiğimiz gibi. Yine 3 puana ulaşamadı. Son 7 maçta sadece 1 kez galip gelebilen Uefa kupası şampiyonu nereye ve kimlerle gidiyor. Galatasaray, takım olarak kötü olabilir ve bunun getirisinde kötü sonuçlar alabilir, bunları normal karşılayabiliriz. Ama Galatasaray'ı yönetenler takımı uçuruma doğru sürüklüyorlar. Bir stad sevdasıdır gidiyor. Şu stadı hayırlısıyla bir açalım, ondan sonra herşey düzelecek düşüncesi içindeler. Bu gidişat devam ederse, ki bence devam edecek o stadı başınıza yıkarlar. Yöneticiler kendi aralarında ki kaosu daha aşamadılar. Bunun takıma yansıdığının farkında değiller mi acaba.
Galatasaray teknik direktörü George Hagi nasıl bir insan anlayamadım ben. "Takımımın bugünkü futbolundan memnunum" diyor. Sen bu laflarla günü değil, sadece orada bulunduğun dakikaları kurtarırsın. Basın, toplantıda Misimoviç hakkında soru yöneltiyor. Paşam, bana bugünkü maçla ilgili soru yöneltin diyor. Hagi sorulan soruları Türkçe cevaplıyor, yanındaki vatandaş da Türkçe tercüme ediyor. Hagi, zamanında çok iyi bir futbolcuydun ama hiçbir zaman iyi bir teknik direktör olamayacaksın. Zamanında ayakkabısız kapı dışarı edildin Galatasaray'dan...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)