-En çok sarı kart gören takım: Medical Park Antalyaspor (48)
-En çok kırmızı kart gören takım: Gaziantepspor (4)
-Süper Toto Süper Lig'te 17 haftada toplam 394 gol atıldı.
-Lig'te en çok gol 89. dakikada atıldı (17 gol).
-Kendi sahasında en çok galip gelen takım: Fenerbahçe ve Trabzonspor (7)
-Kendi sahasında en fazla golü Fenerbahçe kaydetti.
-Lig'te en çok gol 8. hafta atıldı (40).
-Lig'te en çok sarı kart 4. hafta çıkartıldı (48).
-Lig'te en çok kırmızı kart 8. hafta çıkartıldı (7).
-Deplasmanda en çok galibiyeti Bursaspor ve Trabzonspor aldı (6).
-Süper Toto Süper Lig'te 17 maçta en çok golü Emenike ve Alex attı (12).
-17 haftada ayak ile 292 gol atıldı.
-17 haftada kafa ile 68 gol atıldı.
-17 haftada kendi kalesine 11 gol atıldı.
-17 haftada penaltıdan 23 gol atıldı.
31 Aralık 2010 Cuma
30 Aralık 2010 Perşembe
28 Aralık 2010 Salı
Ezeli Rezalet...
Galatasaray Fenerbahçe U-17 Akademi Ligi maçında olaylar çıktı ve maç yarıda kaldı. Ve artık şunu net bir şekilde dile getirebiliriz ki, futbol terörü altyapıya kadar indi artık. 1 kişinin burnu kırıldığı ve 13 kişinin yaralandığı olaylardan sonra Bakırköy Devlet Hastanesine götürülen genç futbolcular, burada tedavi olduktan sonra Çocuk Büro Amirliği'ne götürülerek kendilerine saldıran kişilerden şikayetçi oldular.
Maç öncesinde iki camianın başkanlarından Adnan Polat, kürek takımında başarılı olan Fenerbahçe'li sporcuların madalyalarını taktı. Aynı şekilde Aziz Yıldırım ise yüzmede başarı gösteren Galatasaray'lı sporcuların. Kulüp bazında hiçbir sıkıntı yok. Ama gelgelelim taraftarlarımız bu anlayışı bir türlü benimseyemiyorlar. Daha geçenlerde Beşiktaş-Bursaspor maçı öncesinde çıkan olaylar yüzünden iki kulübe de saha kapatma cezası geldi. Peki bu olaylarda kulüplerin suçu ne? Dün çıkan olayların faturası yine kulüplere mi kesilecek? Eğer öyle olursa sorunlardan kaçmak demek değil midir bu. Bu olaylar tamamen bizim toplumumuzun seviyesi ile alakalı. 5tl için adam öldürebilecek kişilerle dolu ülkemiz, 17 yaş altındaki çocukları dövmüşler çok mu!
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki ezeli rekabete gölge düşürmeye çalışan kişileri kınıyorum ve gereken cezaları almalarını istiyorum. Artık bu olayların kulüplere mal edilmemesi gerekmektedir. Yarın Abdi İpekçi salonunda oynanacak basketbol maçında bu tür olayların çıkmaması tek temennimdir...
24 Aralık 2010 Cuma
Yeni Transferler - Hugo Almeida
Beşiktaş'ın üst üste patlattığı bombalardan bir diğeri, Portekiz'li Hugo Almedia. Hemen ona da inceden bir bakış atıyoruz.
Hugo Almeida:
26 yaşındaki oyuncu, Naval altyapısında başladığı futbol kariyerine Porto altyapısında devam ettikten sonra, 2003 yılında Uniao Leiria'ya kiralandı. Ardından Porto'ya dönen Almeida, 2003-2007 arasını da çoğunlukla kiralık sözleşmelerle geçirdi. Sırasıyla bir kez daha Uniao Leiria, Boavista ve Werder Bremen'de forma giyen golcü futbolcu, 2007 yılında bonservisiyle birlikte son durağı Werder Bremen'e transfer oldu.
Werder Bremen formasıyla 121 maça çıkıp 40 gol atan Almeida, en verimli günlerini bu sezonun ilk yarısında yaşadı. 21 maçta 11 gol atıp 1 de asist yapan Almeida, takımının en golcü ismiydi. Portekiz Milli Takımı formasıyla Dünya Kupası'nda da boy gösteren oyuncu, takımının Kuzey Kore'yi 7-0 mağlup ettiği karşılaşmada 1 gole imza attı.
Almeida'nın milli takım forması altında 33 maçta 12 golü bulunuyor. 1.91 boyundaki Almeida, iri cüssesine rağmen depar atabilen ve ayaklarına hakim bir santrafor olarak biliniyor. Ara sıra bıraktığı Recep Tayyip Erdoğan bıyığıyla, Almeida Akp'lilere de sempatik gelecektir.
Yazar Notu: Yıllardır Avrupa liglerini takip ederim. Bundesliga da en sevdiğim liglerden biri. Werder Bremen ise Avrupa sahnesinde desteklediğim, kazandığı zaman mutlu olduğum yegane Alman takımı. Kaç sezondur Klose'den sonra adam gibi bir santrafor transfer etmeyen Bremen yönetiminin takımı Hugo Almeida'ya muthaç bırakmasına ateş püskürüyordum. İzlediğim her karşılaşmada bir şekilde gözüme batan Almeida, takımın da kötü gidişiyle iyice hedef tahtama oturmuştu. Ben sevemedim bu adamı bir türlü. Almeida'yı teknik olarak incelersek kendisi için vasat-vasat üstü bir santrafor diyebiliriz. Gol vuruşları süper, öyle attığını vuran bir forvet değil. Güçlü fiziği ve 1.91'lik boyuyla havadan etkili. Şutları çok sert. Geçtiğimiz sezonlarda Şampiyonlar Ligi'nde İnter'e attığı bir frikik golü var ki, dillere destan. Ani ataklarda adam eksiltebilecek kıvraklığı yok. En önemli eksikliği ise, devamlılık. Werder Bremen istatistiklerine bakıldığında şöyle bir durum göze çarpıyor; Almeida 2 sezon önce ligde oynadığı ilk 22 maçta 4 gol atabilmiş. Sezonun kapanmasına yakın, ligin koptuğu haftalarda oynadığı 5 maçta attığı 5 golle istatistiğini biraz olsun düzeltmiş. Yine 3 sezon önce ligde attığı toplam 11 golün 8'ini üstüste oynadığı 11 maçta atmış, geride kalan maçlarda kaydedebildiği gol sayısı sadece 3!!
Kimse bir gol makinesi transfer ettiğimizi düşünmesin. Beşiktaş'ın sıkıntısı ceza alanı içinde. Takımın ihtiyacı olan ceza alanının içinde affetmeyen, ayağına geleni zorlanmadan uzak köşeye vurabilecek Jardel tipi bir golcüydü. Almeida'nın gol yüzdesi vasatın altında, özellikle de Bundesliga gibi maç başına 2.98 gol atılan bir ligde. Umarım Türkiye Ligi ona hafif gelir de beni yanıltır, karşı karşıya kaldığında topu sürekli kalecinin karnına karnına vuran (Ali Kuçik) ve şut atamadan maçı tamamlayan (Nobre) forvetlerle gol arıyoruz çünkü.
Yeni Transferler - Simao Sabrosa
Beşiktaş devrenin son maçı olan Konya Torku Şekerspor karşılaşması sona erer ermez yollayacaklarını yolladı, yerine Portekiz milli takımından takviyeler yaptı. Son bombalar Simao Sabrosa ve Hugo Almeida. Kendilerini şöyle bir tanıyalım.
Simao Sabrosa : Simão, 1997-1999 yılları arasında altyapısından yetiştiği Sporting Lizbon'da forma giydi. 53 maç oynadı, 12 gol attı. Lizbon'daki son sezonunda oynadığı futbol, 30 maçta attığı 10 gol ve yaptığı asistlerle dikkati çeken Sabrosa, Barcelona'nın transfer listesine girdi ve nihayet 1999 yılında 15 milyon euro karşılığında Barcelona'ya transfer oldu. Yıldızlarla dolu Barcelona kadrosunda yeteneklerini sergileyemeyen Sabrosa, 2 sezonda 46 maç oynadı ve 3 gol atabildi. 2001 yılında 12 milyon euro'ya ülkesine, Benfica'ya döndü.Tam 6 sezon boyunca burada oynadı ve taraftarın sevgilisi oldu. 173 maçta 76 gole imza atarken son sezonunda yılın futbolcusu seçilen Simao'nun ismi tekrar büyük liglerle anılmaya başlandı. Atletico Madrid'in yaptığı 20 milyon euro'luk teklifi kabul eden Benfica futbolcusunu tekrar İspanya'ya yolladı. 3-buçuk yıl süren ikinci İspanya macerası ilkinden daha başarılı geçti ve Siamo kaptanlığa kadar yükseldiği Madrid'de takımın sembol isimlerinden olmayı başardı. Taraftarın en çok sevdiği isimlerin başında gelen Simao 113 maçta attığı 20 gol ve verdiği sayısız asistle takımın en verimli isimlerinden biriydi. Simao, Portekiz milli takımının da bankolarından. Oynadığı 85 maçta 22 golü var.
Yazar Notu: Kendisini Barcelona yıllarından beri takip eden biri olarak söyleyebilirim ki, hem sağ hem de sol kanatta oynayabilen Simao, eğer devamlılık sağlayabilirse yararlı olabilir. Guti'nin yokluğunda forvetin arkasında pasör olarak da oynayabilecek oyun görüşü ve tekniğine sahip olan Simao'nun uzaktan şut yeteneği de mevcut. Benfica ve Atletico formalarıyla çok güzel frikik golleri var. Fazla sakatlık yaşamayan bir oyuncu. Fakat canımı sıkan huyları da yok değil. Karşılaşmaya kötü başlarsa genellikle öyle bitiriyor. Üst üste 3 pozisyonda istediği pasları alamazsa oyuna küsüyor, elini beline koyup tavrını belli ediyor. İkili mücadelelerde yeterince girişken değil. İddaa oynadığımdan mütevellit, son 4 sezonda en az 60 tane Atletico Madrid maçı seyrettim ve defalarca tanık oldum. Bu arkadaşımız topu tam ayağına bekliyor. Bu sebepten gerisine veya ilerisine düşen topların çoğunu rakip rahatlıkla süpürüyor.
Maksat kimsenin canını sıkmak, moralini bozmak değil. Benim kendisiyle ilgili bazı şüphelerim var. Fakat 900bin euro'ya onun kadar kaliteli bir futbolcu bulunması imkansız, özellikle devre arasında. Portekiz Ligi'nin tozunu atan, İspanya Ligi'nde ise iyi futbolcu kalibresinde bilinen Simao Sabrosa, Quaresma gibi takımı ve ligi ciddiye alırsa yararlı olur.
22 Aralık 2010 Çarşamba
Gitme Vakti...
Bu sezon başında Inter'de Mourinho'nun boşalttığı koltuğa oturan Benitez, beklentileri karşılamak şöyle dursun, takımı futbol kalitesi olarak sınıf düşürmekle suçlanıyor. Atletico Madrid'le oynanan Süper Kupa finalini kaybederek kötü başlayan Benitez, o zamanlardan tehlike sinyallerini vermişti. Ligde daha devre bitmeden lider Milan'ın 13 puan (2 maç eksiğiyle) gerisine düşen takım, Milan ve Roma'ya mağlup oldu, Juventus'la berabere kaldı. Şampiyonlar Ligi'nde dişlerine göre bir gruba düştüler, fakat ancak son torbadan gruba dahil olan tecrübesiz Tottenham'ın arkasında ikinci bitirerek tur atlayabildiler. Alınan sonuçlar kadar sahadaki futbolun acizliği de yönetim ve taraftarın büyük tepkisini çekti. İtalyan basınında başkan Moratti'nin Benitez'in görevine son verdiği, ve açıklamayı Noel'den sonraya bıraktığı konuşuluyor. Söylenenlere göre, bu kararda en belirleyici etken, Benitez'in Moratti'ye çektiği, "ya kov, ya da arkamda dur" resti. Dünya Kulüpler Şampiyonası sırasında konuşan Benitez, transfere yeteri kadar bütçe ayrılmadığından yakınmış ve yönetimin duruşunu belli etmesi gerektiğini söylemişti. Moratti de onu kırmadı. Inter çok büyük ihtimalle yeni yılda yeni bir teknik direktör tarafından yönetilecek.
Altın Maymun
Bu herif kitleleri tek başına ırkçı yapar. Anladık Wilshere'ı tanımıyorsun, ama "karşılaştığımızda ona kim olduğumu hatırlatırım" falan nedir be?? Antipati bu herifin paçalarından akıyor, resmen kendine duyulan nefretle besleniyor. Bu kafa yapısıyla el üstünde tutulabileceği tek kulüp Manchester City olur bu denyonun. Daha yukarısını görecek kapasitede ve olgunlukta değil, olamayacak da.
Tutto Sport Gazetesi’nin, 21 yaşın altındaki en iyi oyuncuya verdiği "Altın Çocuk" ödülünün bu yılki sahibi, Manchester City forması giyen Mario Balotelli oldu. Sezon başından bu yana, sakatlıklar nedeniyle City'de fazla forma şansı bulamayan Balotelli, ödül töreni sonrası yine çok konuşulacak sözler sarfetti.
Yetenekli olduğu kadar; bir o kadar sorunlu bir oyuncu olarak tanınan Balotelli, 2. sırayı alan Arsenalli Jack Wilshere'ın adını bugüne kadar hiç duymadığını söyledi.
İngiliz futbolunun geleceğine damga vurması beklenen Wilshere hakkındaki açıklamaları bununla da sınırlı kalmayan Balotelli, "Wilshere'ın kim olduğunu gerçekten bilmiyorum. Arsenal ile bir daha karşılaştığımızda ona daha yakından bakarım. Belki bu sırada ona altın çocuk ödülünü kimin kazandığını da hatırlatma şansım olur" diye konuştu.
www.ntvspor.net
17 Aralık 2010 Cuma
Avrupa Ligi'nde 2. Tur Eşleşmeleri...
Uefa Avrupa Ligi Düşler Sahnesi Eşleşmeleri:
Napoli - Villarreal
Rangers - Sporting Lizbon
Sparta Praha - Liverpool
Anderlecht - Ajax
Lech Poznan - Braga
Beşiktaş - Dynamo Kyiv
Basel - Spartak Moskova
Young Boys - Zenit
Aris - Man. City
Paok - CSKA Moskova
Sevilla - Porto
Rubin Kazan - Twente
Lille - PSV
Benfica - Stuttgart
BATE Borisov - PSG
Metalist - Leverkusen
Uefa Avrupa Ligi Düşler Sahnesi 2. tur ilk maçları 10 Mart, rövanş maçları ise 17 Mart tarihinde oynanacak.
Beşiktaş - Dinamo Kiev
Çekilebilecek en iyi kuralardan birini çektik. Lucescu ile elediğimiz Kiev'i bu sezon da geçebiliriz. Kiev'i elersek Aris - Manchester City galibi ile karşılaşacağız. Orası karanlık. Kiev'le eşleştikten sonra, Pascal'ın golünü izlememek olmaz.
Şampiyonlar Ligi 2. Tur Eşleşmeleri...
Kuralar çekildi, eşleşmeler için tek tek sallıyorum.
AS Roma - Shaktar Donetsk: Arsenal'i geride bırakıp lider olarak gruptan çıkan Shaktar, İtalyan ekibi Roma karşısında tur arayacak. Roma ise Arsenal yerine Shaktar'ı tercih ederdi herhalde. Şanslar eşit, illa bir seçim yapmak gerekirse, Shaktar.
AC Milan - Tottenham: Sezonun flaş ekibi Tottenham, Inter'i geride bırakarak Milan'ın grubunun lideri Real Madrid'i es geçmeyi başardı. Oynadıkları hareketli futbol ve bol yıldızlı kadrosuyla Tottenham'ı daha üst turlarda görmek istiyorum ben. İnşallah Tottenham.
Valencia - FC Schalke: Ligde küme düşme hattı civarlarında gezenin Schalke Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura rahat çıktı. Valencia ise grupta Bursaspor'a atıığı 10 golle gönlümü fethetti. Raul, Jurado,Farfan Huntelaar'lı kadrosuyla Schalke Valencia için iyi bir rakip olur ama, Valencia turun favorisi.
FC Inter - Bayern Münih: Geçen sezonun finalistleri bu yıl ikinci turda karşı karşıya geldi. Benitez'in İnter'inin geçen sezonki İnter'le uzaktan yakından alakası yok. Bayern Münih ise Bundesliga'da Dortmund'un şampiyonluğunu kabullenmiş gibi görünüyor, onlar için de bu sezonki çıkar yol Şampiyonlar Ligi. Sezon başından beri izlediğim İnter'in grubu müsait olmasaydı buraya bile gelemeyeceğini düşünüyorum. Bayern Münih İnter'i böyle yakalamışken rövanşı alır.
Lyon - Real Madrid: Artık bir klasik haline gelen Lyon Real Madrid eşleşmelerinde yeni bir sayfa. Son 5 sezonda oynanan 6 maçta rakibine yenilmeyen Lyon, bu kadar güçlü bir Real Madrid'le hiç karşılaşmamıştı. Yeni yeni form tutmaya başlayan Lyon evindeki maçta Real'e kafa tutabilir, ama Barnebau'da tur Real Madrid'e gider.
Arsenal -Barcelona: Grupta ilk 3 maçını kazandıktan sonra götü yayan Arsenal, bunun cezasını grup ikincisi olup Barcelona'yı çekerek ödüyor. Geçen sezonki eşleşmede evindeki maçtan beraberlik alan Arsenal, Camp Nou'da Barcelona'ya onların oyunuyla karşılık vermek istemiş ama Messi attığı 4 golle, rüyayı sonlandırmıştı. Bu sezon da sonuç farklı olmayacak. Barcelona.
Marsilya - Manchester United: Yıllar yıllar sonra Şampiyonlar Ligi'nde ikinci tur gören Marsilya, Chelsea'den sonra başka bir İngiliz'in karşısında. Manchester United ise gruptan beklendiği gibi rahat çıktı. Bu sezon mağlubiyet yüzü görmemiş Manchester United, gösterişsiz, basit ama sonuca gidebilen oyunuyla Marsilya'ya göre ağır basıyor.
Kopenhag - Chelsea: Barcelona'nın arkasında 2. olarak çıkan Kopenhag, grupların en büyük sürprizini yaptı. Chelsea ise 2 aydır çok formsuz. Üst üste mağlubiyetlerle ligde liderliği kaybettiler. Ancelotti'nin koltuğu sallanıyor. Ama Kopenhag'ı içeride alacakları farklı skorla geçerler. Chelsea rahat turlar.
16 Aralık 2010 Perşembe
14 Aralık 2010 Salı
Bidonların Bidonu
Roberto Leite Adriano, Serie A'da her sezon ligin en fazla hayal kırıklığı yaşatan oyuncusuna verilen Altın Bidon ödülünü üçüncü kez kazandı. 2006 ve 2007 yıllarında İnter formasıyla sezonun en kötüsü seçilen Adriano Roma formasıyla bu başarıyı bir kez daha tekrarladı. Sadece 3 maçta forma giyebilen Adriano, sakatlıkla başladığı sezonun ilerleyen haftalarında da fırtına gibi esen Borriello ve Vucinic'i takımdan kesmeyi başaramadı. Devre arasında Corinthians'a transfer olacağı yönünde söylentiler yayılmaya başladı bile. Zaten açıkça görüldü ki, bundan sonra ona Avrupa'da su yok. Brezilya'da rahat rahat partilerine katılır, içkisini içer, uyuşturucusunu kullanır, arada da sahaya çıkıp top oynar. Oh mis. Adriano daha ne ister ki zaten bu saatten sonra.
13 Aralık 2010 Pazartesi
Manuel Fernandes
Portekiz'li yıldız bugün imza için İstanbul'a geliyor. Ara transfer döneminde kiralık olarak Beşiktaş'a gelen 24 yaşındaki yıldız, oyunu iki yönde oynayabilen ve gol yollarında etkili bir ortasaha oyuncusu. Bu sezon Valencia formasıyla 11 maça çıkan Fernandes, toplam 539 dakika süre aldı.
The Don!!!
Fenerbahçe futbolcuları ve heyeti Ankara'da, taraftarı ise ekran başında dondu. Kar yağışı altında geçen maçta, ayakta kalan taraf Başkent temsilcisi oldu.Şok mağlubiyet liderin kazandığı haftada farkı 9 a çıkardı. Aykut hocanın fotoğraftaki ifadesiyle şampiyonluk mucizelere kaldı.
Fenerbahçe ilk yarıda topa hakim olan taraftı. Ver sağa, ver sola, ver ileri, ver geri ile 45 dakikayı hiç etti. Bir iki tane pozisyona girdi, onları da skora yansıtamadı. Takımda Gökhan Gönül dışında ayağı yere basan adam yok. Ayağı yere basan derken, mecazi anlamda demiyorum. Gerçekten yere basmıyor. Çok güçsüzler, her an yere düşecek gibiler( birçok pozisyonda düşüyorlar zaten). Caner iyi niyetli bir arkadaş olabilir ama takıma hiç katkısı yok. Sahada boş boş koşuyor. Olumlu hiçbir hareketi yok. Fransa gibi dirençli bir ligten gelen Niang; sertlikten yakınıyor, yerden kalkmıyor hiç. Mağlup duruma düştükten sonra kanata açılmasına anlam veremiyorum. Sen kanata açılacaksın da ben mi atacağım golü.
Aykut Kocaman'lı Fenerbahçe'de ben taktik falan göremiyorum. Bir şablon var ortada, ama taktik yok. Antremanlarda ne çalışıyor bu takım çok merak ediyorum. 90 dakika boyunca bir verkaç, bir ara top olmaz mı yaaa!
Fenerbahçe'nin usta ayakları var, her an skor üretebilecek kaliteye sahipler. Ama sen mücadele etmezsen, savaşmazsan gol bulamazsın. Kedi gibi tırmalarsın.
Takımda dün gece sadece bir tane gerçek Fenerbahçe'li vardı. O da Gökhan Gönül. Her yere yetişmeye çalıştı çocuk. Umarım bu istikrarını lig sonuna kadar sürdürürsün. Eminim ki sene sonunda Avrupa kapıları sana açılacaktır.
12 Aralık 2010 Pazar
Transfere gerek yok, nasıl olsa sakatlanacaklar...
Beşiktaş Eskişehir deplasmanından 0 puan ve 2 sakatla döndü. Sezon başından beri her hafta en az 8-9 eksikle maçlara çıkan Beşiktaş, bu eksiklere Necip ve Holosko'yu da ekleyince, "gelecek hafta sahaya kimi çıkartacağız" endişesi yaşamaya başladı.
Futbol gibi sert bir sporda sakatlıklar yaşanması, elbette ki doğal bir hadise. Fakat Beşiktaş'ta bu sezon yaşananlar hiç de normal değil. Aslında problem ve çözümü teknik heyetin içerisinde, Sayın Schuster'in gözleri önünde. Fenerbahçe'nin Aragones'li dönemini hatırlayalım. O sezon Dede ile birlikte berbat bir sezon geçiren Fenerbahçe, sistemin oturmaması sebebiyle zaten yeteri kadar sıkıntı yaşamış, bir de üzerine bütün sezonu sakatlıklarla boğuşarak geçirmişti. Her hafta ortalama 5 sakatı vardı Fenebahçe'nin. Ve bunlardan %75'i adale sakatlıklarıydı. (Doktor Kubilay'dan kopya çektim.). Sakatlık sonrası ilk kontrolü yapılan ve 'şu kadar süre sonra futbol oynamaya başlar' denilen topçular, ya vaat edilen süre içerisinde sahalara dönemiyorlar, ya da iyileşir iyileşmez yeniden sakatlanıyorlardı. Bu dönemde sarı-lacivertlilerin kondisyoneri İspanyol Carlos Cascallana'ydı. Aragones'in ayrılmasıyla Fenerbahçe'deki görevi sona eren Cascallana, Schuster dönemi ile birlikte kapağı Beşiktaş'a attı. Türkiye Ligi'ni tanıdığı ve kendisiyle İspanyolca anlaşabileceği gerekçelerini öne süren Schuster, bu bela adamı futbol takımının başına musallat etti. Dikkat ediyorum da, Schuster takımın aldığı kötü sonuçlar için rakip takım teknik direktörlerini bile suçladı ama, 'kondisyonerimiz takımın anasını ağlattı, her hafta 10 kişi eksiğimiz var, nerede sezon başında kurduğum takım, nerede şimdi sahaya çıkarmak zorunda kaldığım takım' demiyor pek. Çünkü Cascallana seçimi tamamen kendisine ait. Fenerbahçe'nin Cascallana'lı sezonda başına gelenleri bilerek istedi onla çalışmayı. Schuster'in ne kadar dik kafalı, inatçı, bildiğinden şaşmayan bir keçi olduğunu da göz önüne alırsak, hatasını kesinlikle kabul etmeyeceğini ve Beşiktaş'ın milyon dolarlar ödeyerek transfer ettiği adamların bu Frankeyştayn'ın elinde daha çoook telef olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Devre arasında futbolcu transferine gerek yok, nasıl olsa bu adam onları forma sokacağım diye sakatlayıp tribüne çıkartır.
Futbol gibi sert bir sporda sakatlıklar yaşanması, elbette ki doğal bir hadise. Fakat Beşiktaş'ta bu sezon yaşananlar hiç de normal değil. Aslında problem ve çözümü teknik heyetin içerisinde, Sayın Schuster'in gözleri önünde. Fenerbahçe'nin Aragones'li dönemini hatırlayalım. O sezon Dede ile birlikte berbat bir sezon geçiren Fenerbahçe, sistemin oturmaması sebebiyle zaten yeteri kadar sıkıntı yaşamış, bir de üzerine bütün sezonu sakatlıklarla boğuşarak geçirmişti. Her hafta ortalama 5 sakatı vardı Fenebahçe'nin. Ve bunlardan %75'i adale sakatlıklarıydı. (Doktor Kubilay'dan kopya çektim.). Sakatlık sonrası ilk kontrolü yapılan ve 'şu kadar süre sonra futbol oynamaya başlar' denilen topçular, ya vaat edilen süre içerisinde sahalara dönemiyorlar, ya da iyileşir iyileşmez yeniden sakatlanıyorlardı. Bu dönemde sarı-lacivertlilerin kondisyoneri İspanyol Carlos Cascallana'ydı. Aragones'in ayrılmasıyla Fenerbahçe'deki görevi sona eren Cascallana, Schuster dönemi ile birlikte kapağı Beşiktaş'a attı. Türkiye Ligi'ni tanıdığı ve kendisiyle İspanyolca anlaşabileceği gerekçelerini öne süren Schuster, bu bela adamı futbol takımının başına musallat etti. Dikkat ediyorum da, Schuster takımın aldığı kötü sonuçlar için rakip takım teknik direktörlerini bile suçladı ama, 'kondisyonerimiz takımın anasını ağlattı, her hafta 10 kişi eksiğimiz var, nerede sezon başında kurduğum takım, nerede şimdi sahaya çıkarmak zorunda kaldığım takım' demiyor pek. Çünkü Cascallana seçimi tamamen kendisine ait. Fenerbahçe'nin Cascallana'lı sezonda başına gelenleri bilerek istedi onla çalışmayı. Schuster'in ne kadar dik kafalı, inatçı, bildiğinden şaşmayan bir keçi olduğunu da göz önüne alırsak, hatasını kesinlikle kabul etmeyeceğini ve Beşiktaş'ın milyon dolarlar ödeyerek transfer ettiği adamların bu Frankeyştayn'ın elinde daha çoook telef olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Devre arasında futbolcu transferine gerek yok, nasıl olsa bu adam onları forma sokacağım diye sakatlayıp tribüne çıkartır.
Ali Sami Yen de Yıkım!!!
Galatasaray - Gençlerbirliği : 0-2
Ali Sami Yen'deki son lig maçı Galatasaray için kabusa dönüştü. 70.dakikadan sonra gidişata daha fazla dayanamayan taraftarların bazıları stadı terketti, birçoğu ise koltukları sökerek sahaya attılar. Eğer bu stad yıkılacaksa bizimde katkımız olmalı der gibiydiler adeta...
Hagi basın toplantısında veryansın etti, açtı ağzını yumdu gözünü. Galatasaray ruhunu taşımayan bütün futbolcuların takımdan gönderileceğini belirten Hagi, Galatasaray'a gelmekten asla pişman olmadığını belirtti.
Galatasaray düşme potasıyla olan farkı 6 ya kadar indirdi ve haftaya düşme hattını yakından ilgilendirecek zorlu Konya deplasmanına çıkacak...
Ali Sami Yen'deki son lig maçı Galatasaray için kabusa dönüştü. 70.dakikadan sonra gidişata daha fazla dayanamayan taraftarların bazıları stadı terketti, birçoğu ise koltukları sökerek sahaya attılar. Eğer bu stad yıkılacaksa bizimde katkımız olmalı der gibiydiler adeta...
Hagi basın toplantısında veryansın etti, açtı ağzını yumdu gözünü. Galatasaray ruhunu taşımayan bütün futbolcuların takımdan gönderileceğini belirten Hagi, Galatasaray'a gelmekten asla pişman olmadığını belirtti.
Galatasaray düşme potasıyla olan farkı 6 ya kadar indirdi ve haftaya düşme hattını yakından ilgilendirecek zorlu Konya deplasmanına çıkacak...
11 Aralık 2010 Cumartesi
Güm Pat Çat Beşiktaş Nakavt...
Eskişehirspor - Beşiktaş: 2-0
Karakartallar 3 zorlu maçın sonunda Eskişehir'de tökezledi. Bu haftayı cezalar ile geçiren Guti, mağlubiyetin başrol oyuncusu oldu.
İki takımda maça dengeli başladı. Yemeden gol bulmaya çalışarak ilk yarıyı çarçur etti iki tarafta. Özellikle Eskişehirspor'un defansı, Beşiktaş'ın ileri uç elemanlarına fazlaydı. Hem etkili hem de çok adamla savundular kalelerini. Beşiktaş'ın burada yapacağı, yıldız oyuncuları ile bir gol bulup oyunu kontrol altına almaktı. İlk yarıda bunu yapacak tek adam vardı sahada Beşiktaş adına. O da 39. dakikada anlam verilmeyecek şekilde takımını 10 kişi bıraktı. Beşiktaş'ın ilk yarıda en etkisiz ismi Ali Kuçik idi. İkili mücadelelerde biraz etkisiz kaldı, zayıf kaldı. Bununla beraber pas hataları da fazla olunca 46. dakikada yerini Erhan'a bıraktı. İkinci yarıda Schuster, sanırım 0-0'ı korumaya çalıştı. Çünkü, Beşiktaş'ın gol yollarındaki tek etkili adamı kırmızı kart gördükten sonra skoru değiştirecek bir hamle yapmadı. Tabata'nın şu maçta 5 dakika bile oynamaması bana çok garip geldi. Bir ara top atar, bir şut çeker, en azından duran topları kullanır. Bülent Uygun bu bağlamda dersine daha iyi çalışmış. 2. yarıda Eskişehirspor'un üretkenlik sorunu vardı. 60. dakikada eski Beşiktaş'lı Tello'yu oyuna alarak, skoru lehine çevirmesini bildi.
Beşiktaş'ın dün gece fizik gücünün iyi olmadığı gözlerden kaçmadı. Bu eleştiriyi ikinci kez yapıyorum ama maç günü deplasmana gidilmeeeeeezz. Yol, insanı fizik olarak da psikolojik olarak da yorar. Ben bile arkadaşlarımdan rica ediyorum. Halı saha maçına çağıracağınız zaman bir gün önceden haber verin diyorum. Kendimi kendimce maça hazırlamaya çalışıyorum. Beşiktaş'ın ara transfer sezonunda bir veya iki forvet alarak Nobre ile yollarını ayırması lazım. Nobre'nin varlığı zarar veriyor artık takıma. Trabzonspor bu haftayı kayıpsız geçtiği takdirde puan farkı 12 ye çıkacak. Bu ara trasferi nasıl etkiler bilemem...
Karakartallar 3 zorlu maçın sonunda Eskişehir'de tökezledi. Bu haftayı cezalar ile geçiren Guti, mağlubiyetin başrol oyuncusu oldu.
İki takımda maça dengeli başladı. Yemeden gol bulmaya çalışarak ilk yarıyı çarçur etti iki tarafta. Özellikle Eskişehirspor'un defansı, Beşiktaş'ın ileri uç elemanlarına fazlaydı. Hem etkili hem de çok adamla savundular kalelerini. Beşiktaş'ın burada yapacağı, yıldız oyuncuları ile bir gol bulup oyunu kontrol altına almaktı. İlk yarıda bunu yapacak tek adam vardı sahada Beşiktaş adına. O da 39. dakikada anlam verilmeyecek şekilde takımını 10 kişi bıraktı. Beşiktaş'ın ilk yarıda en etkisiz ismi Ali Kuçik idi. İkili mücadelelerde biraz etkisiz kaldı, zayıf kaldı. Bununla beraber pas hataları da fazla olunca 46. dakikada yerini Erhan'a bıraktı. İkinci yarıda Schuster, sanırım 0-0'ı korumaya çalıştı. Çünkü, Beşiktaş'ın gol yollarındaki tek etkili adamı kırmızı kart gördükten sonra skoru değiştirecek bir hamle yapmadı. Tabata'nın şu maçta 5 dakika bile oynamaması bana çok garip geldi. Bir ara top atar, bir şut çeker, en azından duran topları kullanır. Bülent Uygun bu bağlamda dersine daha iyi çalışmış. 2. yarıda Eskişehirspor'un üretkenlik sorunu vardı. 60. dakikada eski Beşiktaş'lı Tello'yu oyuna alarak, skoru lehine çevirmesini bildi.
Beşiktaş'ın dün gece fizik gücünün iyi olmadığı gözlerden kaçmadı. Bu eleştiriyi ikinci kez yapıyorum ama maç günü deplasmana gidilmeeeeeezz. Yol, insanı fizik olarak da psikolojik olarak da yorar. Ben bile arkadaşlarımdan rica ediyorum. Halı saha maçına çağıracağınız zaman bir gün önceden haber verin diyorum. Kendimi kendimce maça hazırlamaya çalışıyorum. Beşiktaş'ın ara transfer sezonunda bir veya iki forvet alarak Nobre ile yollarını ayırması lazım. Nobre'nin varlığı zarar veriyor artık takıma. Trabzonspor bu haftayı kayıpsız geçtiği takdirde puan farkı 12 ye çıkacak. Bu ara trasferi nasıl etkiler bilemem...
10 Aralık 2010 Cuma
10-13 Aralık Tv Maç Yayınları
10 Aralık Cuma:
20:00 Eskişehir - Beşiktaş / Lig Tv
21:30 Hannover 96 - Stuttgart / Trt 3
11 Aralık Cumartesi:
13:30 Karabük - Antalyaspor / Digi
16:30 Bayern Munih - St Pauli / Trt 3
17:00 Bucaspor - Manisaspor / Digi
17:00 West Ham - Manchester City / Spormax
19:00 Galatasaray - Gençlerbirliği / Lig Tv
19:30 Borussia Dortmund - Werder Bremen / Trt 3
19:30 Newcastle United - Liverpool / Spormax
22:00 Auxerre - Marsilya / Kanal A
23:00 Atletico Madrid - D. La Coruna / Ntv Spor
12 Aralık Pazar:
13:30 Bologna - Milan / Tv 8
14:00 Sivasspor - Konyaspor / Digi
15:30 Bolton - Blackburn Rovers / Spormax
16:00 Roma - Bari / Tv 8
16:00 İstanbul Bşb - Trabzonspor / Lig Tv
16:30 Freiburg - Mönchengladbach / Trt 3
17:00 Gaziantepspor - Kayserispor / Digi
18:00 Tottenham - Chelsea / Spormax
18:00 O.Lyon - Toulouse / Kanal A
18:30 Mainz - Schalke 04 / Trt 3
19:00 Ankaragücü - Fenerbahçe / Lig Tv
20:00 Real Zaragoza - Real Madrid / Ntv Spor
21:45 Juventus - Lazio / Spormax / Tv 8
22:00 Barcelona - Real Sociedad / Ntv Spor
22:00 Bordeaux - Rennes / Kanal A
13 Aralık Pazartesi:
20:00 Bursaspor - Kasımpaşa / Lig Tv
22:00 Man. United - Arsenal / Spormax
22:00 Valencia - Osasuna / Ntv Spor
20:00 Eskişehir - Beşiktaş / Lig Tv
21:30 Hannover 96 - Stuttgart / Trt 3
11 Aralık Cumartesi:
13:30 Karabük - Antalyaspor / Digi
16:30 Bayern Munih - St Pauli / Trt 3
17:00 Bucaspor - Manisaspor / Digi
17:00 West Ham - Manchester City / Spormax
19:00 Galatasaray - Gençlerbirliği / Lig Tv
19:30 Borussia Dortmund - Werder Bremen / Trt 3
19:30 Newcastle United - Liverpool / Spormax
22:00 Auxerre - Marsilya / Kanal A
23:00 Atletico Madrid - D. La Coruna / Ntv Spor
12 Aralık Pazar:
13:30 Bologna - Milan / Tv 8
14:00 Sivasspor - Konyaspor / Digi
15:30 Bolton - Blackburn Rovers / Spormax
16:00 Roma - Bari / Tv 8
16:00 İstanbul Bşb - Trabzonspor / Lig Tv
16:30 Freiburg - Mönchengladbach / Trt 3
17:00 Gaziantepspor - Kayserispor / Digi
18:00 Tottenham - Chelsea / Spormax
18:00 O.Lyon - Toulouse / Kanal A
18:30 Mainz - Schalke 04 / Trt 3
19:00 Ankaragücü - Fenerbahçe / Lig Tv
20:00 Real Zaragoza - Real Madrid / Ntv Spor
21:45 Juventus - Lazio / Spormax / Tv 8
22:00 Barcelona - Real Sociedad / Ntv Spor
22:00 Bordeaux - Rennes / Kanal A
13 Aralık Pazartesi:
20:00 Bursaspor - Kasımpaşa / Lig Tv
22:00 Man. United - Arsenal / Spormax
22:00 Valencia - Osasuna / Ntv Spor
Ligue 1
Fransa 1. Futbol Ligi'nde 7 yıl üstüste şampiyon olan Lyon'un hegamonyasına 2 sezon önce Bordeaux son verdiğinde Platini, bu "Fransa futbolu için bir milat, kulüp takımlarımız Avrupa kupalarında artık çok daha başarılı olabilecek ve çok renkli lig sezonları izleyeceğiz" demişti. Avrupa kupalarında Fransa'yı taşıyan takım yine Lyon (geçen sezon Şampiyonlar Ligi yarı finali oynadılar), ama lig tam Platini'nin dediği gibi geçiyor. 16. hafta sonunda alınabilecek 48 puanın sadece 28'ini toplayabilen Lille lider durumda. Gelelim işin ilginç yanına; Liderin 10. sıradaki Hasan Kabze'li (!) Montpellier ile arasındaki puan farkı sadece 4! Evet, Montpellier şu an 10. sırada olmasına rağmen önündeki ilk 2 lig maçını kazanır, şansı da yaver gider ve üzerindekiler puan kaybı yaşarsa lider olabilir. Bir de tam tersini örnek verelim. Montpellier 2 maçı kazanmak yerine kaybederse, ve altındaki takımlar da 4 veya 6 puanla bu 2 haftayı kapatırsa, Montpellier 16. sırada bulunan 19 puanlı Nancy'nin arkasına düşebilir ve kendini küme düşme potasında bulabilir. Popülarite bakımından İspanya, İngiltere, İtalya, Almanya gibi liglerin gerisinde kalan Ligue 1, yukarıdaki tabloya bakıldığında gayet keyif veren, takibi zevkli bir lig. Liderlik her hafta el değiştiriyor. Lige çok iyi başlayarak şampiyonluk havasına bile giren Fransa'nın en çok şampiyon olmuş ekibi St Etienne, 11. sıraya kadar geriledi. Liderliği 2-3 hafta elinde bulundurmayı başaran ligin yenilerinden Brest, 4 hafta içinde 6. sıraya düştü. Ligin zayıf halkası Arles haricinde geriye kalan 19 takımın puan olarak birbirine uzak olmaması ve sezon başında koyulmuş hedeflerden belirgin kopmalar yaşanmaması, takımların birbirine olan direncini sürekli yüksek tutuyor. Rekabetin kıyasıya devam ettiği, her sezon 5-6 takımın şampiyonluk mücadelesini son haftalara kadar sürüklediği Ligue1, Bundesliga ile birlikte favorimlerimden. Bu sezon ipi önde göğüsleyebileceğine inandığım takım, çoğu kişiye göre sürpriz olacak ama, Rennes. Müthiş savunma yapan bu takım, az atıp hiç yemeyerek yukarılarda kalmayı biliyor. Şampiyonlar Ligi'nde Marsilya ve Lyon'un bir üst tura çıktığını ve ligin ortalarına doğru iki zorlu kulvarda birden koşmakta zorlanacaklarını düşünürsek, kırmızı-siyahlılar aradan sıyrılabilir.
9 Aralık 2010 Perşembe
Puskas
Macaristan Milli takım forması ile 84 maçta 83 gol attı.
Macar ligi ve İspanya liginde 533 maçta 511 gol attı.
Bu yaptığı istatistikler ile tüm zamanların en verimli futbolcusudur.
Real Madrid forması ile iki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde 7 gol attı.
8 yıl giydiği Real Madrid forması ile, İspanya gol kralına verilen Pichichi ödülünü 4 kez kazandı.
1995 yılında Ulıslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu İFFHS tarafından 20. yüzyılın en iyi oyuncusu seçildi.
8 Aralık 2010 Çarşamba
7 Aralık 2010 Salı
İkisi Arasındaki 7 farkı bulun !
1- Alex'in istiklal marşı yorumu şu şekildeydi : “Küçük kızım Antonia, İstanbul’da doğdu. Maria da burada doğdu sayılır. Evde İstiklal Marşı’nı çalışırken bana sahada söylemek istediğini söyledi. Biz Türk kültürünü çocuklarımıza öğretmek istiyoruz ve bundan büyük mutluluk duyuyoruz.”
2- Milli Takım´ın ilk devşirme futbolcusu olan Mehmet Aurelio İstiklal Marşını öğrendi.Fenerbahçe´nin Türk statüsünde oynattığı Mehmet Aurelio´nun Milli takıma seçilip seçilmemesi tartışılırken Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim onu ilk milli maçta takıma aldı. Mehmet Aurelio´nun Milli takımda da devam eden istikrarlı grafiği onu Ay yıldızlı formadan koparmadı. Ancak ilk Milli maçında İstiklal Marşı´nı okuyup okumadığı merak edilen Mehmet Aurelio en kısa sürede Mehmet Akif Ersoy´un bu eşsiz eserini ezberleyeceğini belirtmişti...
Mehmet Aurelio verdiği sözü tuttu. Aurelio´nun azmi reklamcılara da konu oldu. Mehmet Aurelio Alpet´in reklam filminde araba kullanırken İstiklal Marşı´nı nasıl okuyabildiğini gösterdi...
2- Milli Takım´ın ilk devşirme futbolcusu olan Mehmet Aurelio İstiklal Marşını öğrendi.Fenerbahçe´nin Türk statüsünde oynattığı Mehmet Aurelio´nun Milli takıma seçilip seçilmemesi tartışılırken Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim onu ilk milli maçta takıma aldı. Mehmet Aurelio´nun Milli takımda da devam eden istikrarlı grafiği onu Ay yıldızlı formadan koparmadı. Ancak ilk Milli maçında İstiklal Marşı´nı okuyup okumadığı merak edilen Mehmet Aurelio en kısa sürede Mehmet Akif Ersoy´un bu eşsiz eserini ezberleyeceğini belirtmişti...
Mehmet Aurelio verdiği sözü tuttu. Aurelio´nun azmi reklamcılara da konu oldu. Mehmet Aurelio Alpet´in reklam filminde araba kullanırken İstiklal Marşı´nı nasıl okuyabildiğini gösterdi...
Etiketler:
Alex,
Fenerbahçe
Bir gol sevinci hikayesi
Brian Laudrup gol attıktan sonra genelde normal sevinen bir oyuncuydu. Laudrup'un oğlu da bunun farkındaydı ve 98 dünya kupasında da babasına fırça kaydı : "bak baba gel otur şöyle , sana bir çift lafım var .. paran var pulun var , milyardersin para babasısın falan ama adam ol artık gol sevincin ilginç bi şey olsun." der. Ciddi anlamda oğlunun söylediği ilginçlik için düşünür taşınır ve bunu bulur . Brezilya maçında skoru 2-1den 2-2'ye getiren golü attıktan sonra. Akıllara Nihat kahveci gelebilir ama aslında Brian Laudrup'un oğlu gelmeli zira Nihat'ın esin kaynağı o oğlan . Diğer amcanın Laudrup hakkındaki düşünceleri ise muallak .
Not : Diğer amca = Soren Colding.
Not : Diğer amca = Soren Colding.
15. Haftanın Panoraması...
15. Hafta Toplu Sonuçları:
Kayserispor - Eskişehirspor 2-2
Fenerbahçe - Kardemir Karabük 2-1
Konyaspor - Gençlerbirliği 2-1
Beşiktaş - Bursaspor 1-0
Antalyspor - Büyükşehir Bld. 1-0
Kasımpaşa - Galatasaray 0-3
Ankaragücü - Sivasspor 1-1
Manisaspor - Gaziantepspor 2-0
Trabzonspor - Bucaspor 2-0
Puan Durumu:
O G B M A Y Puan Av
Trabzonspor 15 11 3 1 34 9 36 25
Bursaspor 15 9 4 2 25 10 31 15
Fenerbahçe 15 9 3 3 38 19 30 19
Kayserispor 15 8 5 2 20 10 29 10
Beşiktaş 15 8 3 4 24 15 27 9
Büyükşehir Bld. 15 7 2 6 19 14 23 5
Antalyaspor 15 6 4 5 17 18 22 -1
Kardemir Karabük 15 6 3 6 26 24 21 2
Galatasaray 15 6 2 7 18 19 20 -1
Gaziantepspor 15 5 5 5 12 14 20 -2
Manisaspor 15 6 0 9 20 24 18 -4
Ankaragücü 15 4 5 6 20 26 17 -6
Eskişehirspor 15 3 7 5 13 17 16 -4
Konyaspor 15 3 5 7 17 25 14 -8
Gençlerbirliği 15 3 5 7 13 23 14 -10
Sivasspor 15 2 6 7 16 31 12 -15
Bucaspor 15 2 5 8 8 20 11 -12
Kasımpaşa 15 1 5 9 13 35 8 -22
Haftanın Takımı: Beşiktaş
Maç öncesi ve sonrası ile haftaya damga vuran karşılaşma da evsahibi, zorlansa da güçlü rakibi karşısında 3 puan almayı başardı.
Haftanın Teknik Direktörü: Bülent Uygun
Zorlu Kayseri deplasmanına takımını çok iyi hazırlayan, ev sahibi karşısında takımının dirençli bir futbol ortaya koymasında başrolü üstlenmiştir. Ligin 7. haftasında takımı Rıza Çalımbay'dan teslim alan Bülent hocanın, 9 maçlık periyotta sadece Kadıköy'de Fenerbahçe mağlubiyeti bulunuyor.
Haftanın Hakemi: Fırat Aydınus
Zorluk derecesi yüksek bir karşılaşmayı iyi yöneterek, eleştiri için pusuda bekleyen simsarlara tokat gibi cevap vermiştir. Maçın son dakikalarında Beşiktaş'ın yakaladığı kontraatakta Bursaspor defansından daha hızlı pozisyona yetişmesi, kondisyonunun ne kadar iyi olduğununun göstergesiydi.
Haftanın Oyuncusu: Alex De Souza
Kaptan takımını sırtlamaya devam ediyor. Karabük karşılaşmasını 1 gol 1 asist ile bitiren Alex, son 5 karşılaşmada gol kaydetti. Süper Toto Süper lig'te gol atmadığı takım kalmadı. Kendisinin 100, takımının 3000. golünü attı. İyi bir sezon geçiren Alex'e Maşallah diyoruz...
Haftanın Kötüleri:
Volkan Şen: Zorlu Beşiktaş deplasmanında takımını hiç gereği yok iken 50 dakika kadar yalnız bırakması, Bursaspor'un belkide eliboş dönmesine neden olmuştur.
Guti: Bursaspor galibiyetini gece kulüplerinde kutlayan Guti, normalden 5 kat fazla alkollü olarak Belediye otobüsüne çarpması sonucu ehliyetine el konuldu.
Kasımpaşa: Son haftalarda iyi bir istikrar yakalayan, en azından yenilmeyen Kasımpaşa'nın Galatasaray karşısında gol atmayı bırakın pozisyona bile girememesi ilerisi için umut vermemektedir.
Gaziantepspor: Bu haftanın bir diğer kırmızı kart kurbanı takımı Gaziantepspor. Her maçta kırmızı kart gören takım son haftalarda maçlarını 11 kişi bitiremiyor.
Haftanın ilk 11'i:
Ömer (Antalyaspor)
Serkan (Trabzonspor)
Lugano (Fenerbahçe)
Egemen (Trabzonspor)
Deli İbrahim (Beşiktaş)
Peter Grajciar (Konyaspor)
Fabian Ernst (Beşiktaş)
Alex (Fenerbahçe)
Burhan Eşer (Eskişehirspor)
Harry Kewell (Galatasaray)
Emenike (Karabük)
Notlar:
- 15. haftada 4 karşılaşma üst bitti.
- 1 karşılaşma 4-6 bitti.
- 5 karşılaşma alt bitti.
- Bütün maçlarda gol oldu.
- 5 takım gol atamadı.
- Kasımpaşa'yı deplasman olarak saymazsak, ev sahipleri mağlup olmadı.
- Tüm maçlarda 21 gol kaydedildi.
Gol Krallığı:
Alex (Fenerbahçe) 11 gol
Emenike (Karabük) 11 gol
Niang (Fenerbahçe) 8 gol
Bobo (Beşiktaş) 7 gol
Herve Tum (Büyükşehir Bld.) 7 gol
Simpson (Manisaspor) 7 gol
Semih (Fenerbahçe) 7 gol
Umut (Trabzonspor) 7 gol
6 Aralık 2010 Pazartesi
Fi-Yapı Meydan Muharebesi...
Beşiktaş Bursaspor maçı öncesinde beklenen oldu ve iki takım taraftarları birbirlerine girdi. 7,5 yıl aradan sonra iki takımın taraftarları bir arada maç izlemek için toplandılar fakat facianın önüne geçilemedi. Bu durumun oluşmasında tamamen emniyet güçlerinin hatası olduğunu gözler önüne serildi. Çarşı grubunun Dolmabahçe'den gelerek köşede Teksas grubunu karşılayacağı, maç ile ilgisi olmayan herkesin farkedebileceği bir durumdu. Bursaspor taraftarları, maçın oynanacağı Fi-Yapı İnönü stadına kadar doğru bir biçimde, 3-4 noktada aranarak getirildi. Suç unsurları toplandı ve taşkınlık en aza indirildi. Fakat Çarşı grubuna hiçbir önlem alınamadı. Bursaspor taraftarının geldiği sıralarda, Dolmabahçe'ye kurulacak barikat ile stada gidişi yarım saatliğine durdurabilirdi emniyet güçleri. Bu yarım saat, deplasman ekibi taraftarlarının içeri girmesine fazlasıyla yeterdi. Veya Bursaspor taraftarı, normalden erken getirilerek saat 10 gibi yani maçtan 4 saat önce stada sokulabilirdi. Biz zamanında santradan 8 saat önce çoook maçlara girdik... Bu önlemlerin hiçbiri gerçekleşmedi ve Bursaspor taraftarı, numaraları tribün tarafındaki tünelden çıkarak, eski açık tribünün Dolmabahçe'ye bakan tarafından içeri alınmasına çalışıldı. Beşiktaş taraftarının orada pusuda olduğu nasıl düşünülemedi. İki takım taraftarı arasındaki mesafe bir anda 30 metreye kadar indi. Ondan sonra bir elinde cop, diğer elinde biber gazı yardırırsın böyle. Sonuç olarak iki takım taraftarı birarada maç izlemek için en az 7,5 sene daha beklemek durumunda kalacak.
Maçın erken olması, Beşiktaş çarşı içindeki meyhaneleri kara kara düşündürüyordu. Vefakar Beşiktaş taraftarı bu sorunu da çözdü. Gece 12'den sonra sabahlayan binlerce Beşiktaş taraftarı, hem esnafını memnun etti, hem de alkolün sınırlarını zorladı.
Comandante Alex
FENERBAHÇE - KARDEMİR DEMİRÇELİK KARABÜKSPOR : 2-1
Fenerbahçe maça yine hızlı başladı. İki gol geldi arka arkaya . Luganonun özlenen kafa gollerinden biri geldi bu hafta. Alex de devam etti gollerine. Türkiye'de gol atmadığı takım kalmadı Comandante'nin . Özlenilen bir şey daha kaldı, o da Alex'ten bir frikik golü. O da haftaya gelir bakarsınız!
Ve fakat gelin görün ki dostlar o nasıl bir ikinci yarı idi ben anlamadım. Fenerbahçe ıstırap dolu bi ikinci yarı izletti taraftarına. Özellikle Caner ve o tarafta Yobo ve Lugano, Niang, Dia kim geldiyse o civara, orada her topu taca atmayı başardılar. Sanırım gizli bi hayalet falan vardı o kısımda sol taç çizgisinin dışında - gizli hayalet nasıl oluyorsa! - Belki de top toplayıcı çocuğu sevdiler.. Zaten Aykut hoca Stoch-Selçuk değişikliğini yaptı, film daha bir ilginç hale büründü. Sol açıkta Mamadou Niang vardı. Forvetsiz bir görüntü çizildi bu 15 dakika. Açıkçası Fenerbahçe ve Türk futbolu malesef sol bek göremiyor uzun yıllardır sanırım. Hepsinde öyle veya böyle falsolar var. Zaten Caner sol bek değildi, adamı alıp sol bek yapmaya çalıştılar olmadı. Sol içte orta sahada oynarken 17 yaşaltı milli takımında döktürüyordu misal. Nuri Şahin'li , Tevfik Köse'li, Cafercan'lı kadro Abdullah Avcı ile şov niteliğinde oyunlar oynuyordu Peru'da. Ama ülkemizde güvenip de 17 yaşında 18 yaşındaki gençleri koyamıyolar kadrolara. Mesela Bursa'da Muhammet diye bi genç vardı . Altyaş milli takımlarında takımın kaptanıydı, çekip çeviriyodu o milli takımı. Gelsin Bursa'yı komple çekip çevirsin demiyorum ama hiçbir maçta kadro yüzü görmemesi ilginç. Tam emin değilim belki de bir sakatlık vardır ya da gitmiştir bile Bursa'dan; ama neden hiçbir yerde karşımıza çıkmıyor bu gençler ufak yaş milli takımları dışında diye düşünüyorum sadece. Örneğin Gökay İravul mantıklı bi oyun oynuyodu ortada. Ama Christian ile boy ölçüşmek öyle her babayiğidin harcı değildir tabi. O gencecik çocuk mu boy ölçüşsün! Viva Alex !
Etiketler:
Alex,
Fenerbahçe
3 Aralık 2010 Cuma
İddaa: Haftasonu Sermayesi
101 Gaz Metan Media - Victoria Branesti : Ev sahibi son 4 maçta aldığı 10 puan ile çıkışa geçti. Rakip, deplasmanlarda varlık gösteremiyor. 1 yaz geç. (1.40)
103 Duisburg - Frankfurt : Lideri 1 puan gerisinden takip eden Duisburg, deplasmanlarda vasatın üzerine çıkamayan Frankfurt karşısında net favori. İçeride 6 galibiyet 1 beraberliği bulunan ev sahibinin, rahatlıkla galibiyete ulaşabileceğini düşünüyorum. 1 olur (1.45)
104 Osnabrück - Paderborn : Deplasman takımı, son derece iyi bir misafir. Osnabrück de topladığı puanların hatırı sayılır bir kısmını içeride aldı. Oranın da yüksekliği dikkate alınarak 1 oynanabilir. (1.85)
106 Trabzonspor - Bucaspor : Lider dolu-dizgin yoluna devam ediyor. Beşiktaş ile Bursaspor'un kapışacağı bir haftada fire vermek istemeyeceklerdir. Bu yüzden işi sıkı tutacaklardır. Eksik Buca karşısında skoru handikaba taşıyacaklarını düşünüyorum. 1(h) (1.45)
115 Sedan - Reims : Deplasmanlarda kayıp olan Reims, Sedan karşısında direnemez. Fransa 2. Ligi'nden handikaplı galibiyet oynanacak bir maç seçilecekse bu maç uygun olabilir. 1(h) (2.55)
126 St.Pauli - Kaiserslautern : Deplasman ekibi çiftetelli bile oynasa üst bitiyor. 2 maçı hariç diğer maçlarını üst bitiren Kaiserslautern, ev sahibinin de yardımıyla skoru üste taşıyacaktır. Üst (1.60)
127 Gröningen - Vitesse : Vitesse'nin ligde 5 haftadır sürdürdüğü yenilmezlik, Gröningen tarafından sona erdirilebilir. Daha önce 2 kez ilk 3'e girme fırsatını tepen Yeşil-Beyazlılar, iyi iç saha perfonmanslarını bu maça yansıtacaktır. 1 olur (1.45)
131 Benfica - Olhanense : İç sahadaki tek mağlubiyetini ligin ilk haftasında Academia karşısında alan Benfica, daha sonraki 5 galibiyetinde gol yemeyerek iyi bir istatistiğe imza attı. Deplasmanda galibiyeti bulunmayan Olhanense, ev sahibine direnecek güce sahip değil. Defalarca gol olur. 1(h) (1.45)
1 Aralık 2010 Çarşamba
Are You Göttingen? Yes we're all GÖTtingen.
Beşiktaşın Göttingen ile Almanya'da oynadığı maçta yaşanan totoşluğa daha önce değinmiştim. Ve konu nihayet lehimize çözüldü. Maçın kural hatası sebebiyle tekrarına karar verildi. Uleb İtiraz Komitesi Başkanı İsviçreli Partick Grandjean, oyun saatinin durdurulduğunun ve Göttingen’in attığı sayının normal sürenin dışında olduğunun belirlenmesi üzerine bu kararın verildiğini açıkladı. İşin ilginç olan diğer bir kısmı ise son hücumda Beşiktaş'a verilmesi gereken 24 saniyelik hücum süresinin 14 saniyeye düşürülmesi konusunda herhangi bir yaptırımı geçtim, açıklama bile yok. Bizi ayak üstü dütmeye kalkışan Göttingen ahalisinin yaptığı yanlarına kaldı. Bu sefer galip gelelim de verelim ağızlarının paylarını. Yukarıda fotosu bulunan zattan double-double bekliyorum.
Gabriel Batistuta
Kendi ülkesinde Newell's Old Boys takımının alt yapısından yetişen Batistuta, 1988 yılında yine bu takımda profesyonel oldu.Fiorentina forması ile özdeşleşen golcü, 1991-2000 yılları bu formayı giydi.1993 yılında küme düşen takımından ayrılmayarak futbolseverlerin kalbinde taht kurmuştur. Batigol lakabını alan Arjantin'li oyuncu, Fifa 99 oyununda cezasahası içinde etkili olması, her vurduğunu 90'a takmasıyla akıllara kazınmıştır.Dünya kupasında en çok gol atan futbolcular arasında bulunan Batigol, 2006 yılında futbol hayatını sonlandırmıştır.
Altyapı:
1987-1988 Newell's Old Boys
Profesyonel:
Maç Gol
1988-1989 Newell's Old Boys 24 7
1989-1990 River Plate 21 4
1990-1991 Boca juniors 30 13
1991-2000 Fiorentina 269 168
2000-2003 Roma 63 30
2003 İnter (kiralık) 12 2
2003 2005 Al-Arabi 21 25
Milli Takım:
1988-2003 Arjantin 78 56
İddaa...
531 - Beypazarı Şekerspor - Mardinspor : Kendi evinde 4 galibiyet, 3 beraberlik alıp mağlup olmayan Beypazarı, deplasmanlarda 7 maçta sadece 3 gol bulan Mardinsporu eliboş gönderebilecek kapasiteye sahip. Tahmin:1
537 - Turgutluspor - Bandırmaspor : Namağlup lider Bandırmaspor, bu zorlu deplasmandan puan çıkartabilecek kaliteye sahip. Tahmin:0/2Ç
543 - Sampdoria - Psv Eindhoven : Grupta iddaasını son maça taşımak isteyen İtalyanlar, bu maçtan mutlak puan çıkarmak durumunda. Beraberlik iki tarafıda üzmez.Tahmin:1/0Ç
544 - Young Boys - Stuttgart : Gruptan lider olarak çıkmayı garantileyen Alman temsilcisi, İsviçre deplasmanında kendisini fazla zorlayacağını düşünmüyorum.Artık ligi düşünmek isteyecekler.Akılları Cumartesi günü oynanacak Hoffenheim karşılaşmasında olacaktır.Tahmin:1
546 - Marsilya - Rennes : Sezona kötü başlayan Marsilya, toparlanmaya başladı ve maç eksiği ile lider konumunda. Bu maçı alarak yakın takipçileri ile farkı 3 puana çıkarmak isteyeceklerdir.Deplasman performansı iyi olmayan Rennes karşısında sahadan galibiyet ile ayrılacaklardır.Tahmin:1
552 - Lech Poznan - Juventus : 7 puan ile lider konumda olan Polanya temsilcisi, artık beraberlik lüksü kalmayan Juvestus'u ağırlıyor.Kendi sahasındaki 2 maçıda kazanan Lech Poznan, -10 derece civarında oynanacak karşılaşmadan en az 1 puan çıkartacaktır.Tahmin:1/0Ç
554 - Rosenborg - Leverkusen : İsveç ligini şampiyon olarak tamamlayan Rosenborg, 25 gün sonra sahaya çıkacak ve grupta şansları yok.Alman temsilcisi bu fırsatı değerlendirecektir.Tahmin:0/2Ç
537 - Turgutluspor - Bandırmaspor : Namağlup lider Bandırmaspor, bu zorlu deplasmandan puan çıkartabilecek kaliteye sahip. Tahmin:0/2Ç
543 - Sampdoria - Psv Eindhoven : Grupta iddaasını son maça taşımak isteyen İtalyanlar, bu maçtan mutlak puan çıkarmak durumunda. Beraberlik iki tarafıda üzmez.Tahmin:1/0Ç
544 - Young Boys - Stuttgart : Gruptan lider olarak çıkmayı garantileyen Alman temsilcisi, İsviçre deplasmanında kendisini fazla zorlayacağını düşünmüyorum.Artık ligi düşünmek isteyecekler.Akılları Cumartesi günü oynanacak Hoffenheim karşılaşmasında olacaktır.Tahmin:1
546 - Marsilya - Rennes : Sezona kötü başlayan Marsilya, toparlanmaya başladı ve maç eksiği ile lider konumunda. Bu maçı alarak yakın takipçileri ile farkı 3 puana çıkarmak isteyeceklerdir.Deplasman performansı iyi olmayan Rennes karşısında sahadan galibiyet ile ayrılacaklardır.Tahmin:1
552 - Lech Poznan - Juventus : 7 puan ile lider konumda olan Polanya temsilcisi, artık beraberlik lüksü kalmayan Juvestus'u ağırlıyor.Kendi sahasındaki 2 maçıda kazanan Lech Poznan, -10 derece civarında oynanacak karşılaşmadan en az 1 puan çıkartacaktır.Tahmin:1/0Ç
554 - Rosenborg - Leverkusen : İsveç ligini şampiyon olarak tamamlayan Rosenborg, 25 gün sonra sahaya çıkacak ve grupta şansları yok.Alman temsilcisi bu fırsatı değerlendirecektir.Tahmin:0/2Ç
30 Kasım 2010 Salı
Haftanın Panoraması...
Spor Toto Süper Lig'te 14. hafta geride kalırken, heyecan her geçen gün artmaya devam ediyor;
Toplu Sonuçlar:
Bursaspor - Kayserispor : 2-0
Galatasaray - Beşiktaş : 1-2
Bucaspor - Antalyaspor : 1-0
Kardemir Karabük - Ankaragücü : 5-1
İst.Büyükşehir Bld. - Fenerbahçe : 0-1
Gençlerbirliği - Sivasspor : 1-1
Gaziantepspor - Trabzonspor : 1-3
Konyaspor - Kasımpaşa : 2-2
Eskişehirspor - Manisaspor : 2-1
Puan Durumu:
O G B M A Y Puan Av
1 Trabzonspor 14 10 3 1 32 9 33 23
2 Bursaspor 14 9 4 1 25 9 31 16
3 Kayserispor 14 8 4 2 18 8 28 10
4 Fenerbahçe 14 8 3 3 36 18 27 18
5 Beşiktaş 14 7 3 4 23 15 24 8
6 İst.Büyükşehir Bld. 14 7 2 5 19 13 23 6
7 Kardemir Karabük 14 6 3 5 25 22 21 3
8 Gaziantepspor 14 5 5 4 12 12 20 0
9 Antalyaspor 14 5 4 5 16 18 19 -2
10 Galatasaray 14 5 2 7 15 19 17 -4
11 Ankaragücü 14 4 4 6 19 25 16 -6
12 Eskişehirspor 14 3 6 5 11 15 15 -4
13 Manisaspor 14 5 0 9 18 24 15 -6
14 Gençlerbirliği 14 3 5 6 12 21 14 -9
15 Konyaspor 14 2 5 7 15 24 11 -9
16 Bucaspor 14 2 5 7 8 18 11 -10
17 Sivasspor 14 2 5 7 15 30 11 -15
18 Kasımpaşa 14 1 5 8 13 32 8 -19
Haftanın Takımı : Trabzonspor ve Beşiktaş
Trabzonspor'un, herkesin puan kaybedeceğini düşündüğü Antep deplasmanından firesiz çıkması, şampiyonluğun düğüm noktası olabilecek kalitede idi.
Beşiktaş'ın, her ne kadar Galatasaray kötü günler geçiriyor olsa da derbiden 3 puan ile çıkması, kara bulutları bir nebze dağıtacaktır.
Haftanın Teknik Direktörü : Bernd Schuster
Sıkıntılı geçen 2. yarıda Necip değişikliği ile takımını rahatlatarak, dersine iyi çalıştığını göstermiştir.
Haftanın Hakemi : Cüneyt Çakır
Haftanın Futbolcusu : Gökay ( Fenerbahçe )
Mücadele gücü yüksek bir karşılaşmada 0 pas hatası ile oynayarak, önce Aykut Kocaman'ın sonra da tüm camianın güvenini kazandı. Fizik gücünü biraz arttırdığı takdirde Fenerbahçe'nin değişmez oyuncusu olacaktır.
Haftanın Kötüleri :
- Galatasaray : Son 6 maçında sadece 2 gol atabildi.
- Hagi : Acele bir şekilde Galatasaray'ın başına getirilen Hagi, yaraya derman olamadı ve olamayacak.
- Niang : 11 maçta 8 golü bulunan Senegal'li, İstanbul Büyükşehir Bld. maçında etkili olamayarak bir de penaltı vuruşundan yararlanamadı.
- Antalyaspor : Son 5 lig maçında sadece 2 beraberlik alabilen Antalya, son 3 maçında gol kaydedemeyerek 9.'luğa kadar geriledi.
Haftanın ilk 11'i :
Volkan Demirel(Fenerbahçe)
Orhan Ak(Bucaspor)
Gökhan Gönül(Fenerbahçe)
Gökçen Vederson(Bursaspor)
Koray(Bucaspor)
Gökay(Fenerbahçe)
Guti(Beşiktaş)
Burak(Trabzonspor)
Batalla(Bursaspor)
Jaja(Trabzonspor)
Emenike(Kardemir Karabük)
- Süper Toto Süper Lig'in 14. haftasında 9 karşılaşmada 26 gol atıldı.
- 5 karşılaşma üst bitti.
- 4 karşılaşma alt bitti.
- 3 karşılaşma 4-6 sonuçlandı.
- Bütün karşılaşmalarda gol kaydedildi.
- 3 takım gol atamadı.
Cezalılar :
Jerko Leko Bucaspor
Ekrem Ekşioğlu İstanbul Büyükşehir Bld.
Serdar Kurtuluş Gaziantepspor
Tolunay Kafkas Gaziantepspor
Gelecek Hafta Programı :
15. Hafta
3 Aralık Cuma :
Trabzonspor - Bucaspor 20:00
4 Aralık Cumartesi :
Manisaspor - Gaziantepspor 14:00
Ankaragücü - Sivasspor 17:00
Kasımpaşa - Galatasaray 19:00
5 Aralık Pazar :
Beşiktaş - Bursaspor 14:00
Konyaspor - Gençlerbirliği 16:00
Antalyaspor - İstanbul Bşb. 19:00
Fenerbahçe - Karabükspor 19:00
6 Aralık Pazartesi :
Kayserispor - Eskişehirspor 20:00
Öf ki ne Öf!!!
Portekiz takımı Leiria'da başlayan kariyerinde Mourinho, daha önce böyle bir rezillik yaşamadı. Camp Nou'dan 5 gol yiyerek ayrılan Real Madrid, topu ayağına bile alamadı. Barcelona sayesinde çok kişi nefret ettiği Mourinho'ya acıdı bu gece.
29 Kasım 2010 Pazartesi
1960'lı Yılların Futbolu 3 Puanı Getirdi...
Galatasaray - Beşiktaş : 1-2
Karakartallar dün gece yüksekten uçtu. Ali Samiyen'de oynanan son derbi maçını kazanarak tarihe geçti ve 8 senelik hasrete son verdi. Sonunda Schuster, gol yemeden gol bulma taktiğine mağlup oldu ve 1960'lardan esinti yaparak, nostaljik bir gece yaşattı.
Maça Siyah-Beyazlılar kontrollü, ayağa pas yaparak başladı.8. dakikada Holosko'nun sol kanattan deparına Ali Turan eşlik etti. Ceza sahasına girene kadar Holosko'yu 20 metre kovaladı. İçeri girdikten sonra da düşürerek penaltıya sebebiyet verdi. Böyle bir acemilik olmaz hocam... Golden sonra Beşiktaş kontrolü Galatasaray'a bıraktı, topun arkasına geçerek takım savunması yaptı.
2.yarıya, Ali Turan-Mehmet Battal değişikliğiyle başlayan Hagi, gol bulacağını falan zannetti. Bulamazsın arkadaşım... Beşiktaş yine topun arkasında başladı 2. devreye. Galatasaray topa sahip ama Beşiktaş kalesini hiç bunaltamıyor. 65. dakikada Hagi, kimsenin anlam veremediği bir şekilde Barış-Servet değişikliğine gitti. Bu değişiklik ile Cana'yı stopere çeken Hagi, hem Guti'yi, hem de maç boyunca hiçbir varlık gösteremeyen Nobre'yi rahatlattı. Zaten Cim-Bom'un kondisyonunun 60-70 dakika olduğu gerçeğinide düşünürsek, Nobre'nin üçüncü kafa denemesi farkı ikiye çıkardı. 90+ da Kewell'ın vurduğu kafa sadece üstçüleri sevindirdi. Böylece Galatasaray, Ali Sami Yen'deki son derbi ile lige havlu atmış oldu.
Büyük derbi 2-1 sonuçlandı ve Beşiktaş yoluna devam etti.Schuster ile Hagi arasındaki fark ise oyuncu değişiklikleriyle ortaya çıktı. Biri Tabata-Necip değişikliği yaparak hem Cana'nın orta sahadaki yokluğundan faydalanıyor, hem de Guti'yi rahatlatıyor. Diğeri ise Servet-Barış değişikliği yaparak kendi kendine düğüm atıyor.
Karakartallar dün gece yüksekten uçtu. Ali Samiyen'de oynanan son derbi maçını kazanarak tarihe geçti ve 8 senelik hasrete son verdi. Sonunda Schuster, gol yemeden gol bulma taktiğine mağlup oldu ve 1960'lardan esinti yaparak, nostaljik bir gece yaşattı.
Maça Siyah-Beyazlılar kontrollü, ayağa pas yaparak başladı.8. dakikada Holosko'nun sol kanattan deparına Ali Turan eşlik etti. Ceza sahasına girene kadar Holosko'yu 20 metre kovaladı. İçeri girdikten sonra da düşürerek penaltıya sebebiyet verdi. Böyle bir acemilik olmaz hocam... Golden sonra Beşiktaş kontrolü Galatasaray'a bıraktı, topun arkasına geçerek takım savunması yaptı.
2.yarıya, Ali Turan-Mehmet Battal değişikliğiyle başlayan Hagi, gol bulacağını falan zannetti. Bulamazsın arkadaşım... Beşiktaş yine topun arkasında başladı 2. devreye. Galatasaray topa sahip ama Beşiktaş kalesini hiç bunaltamıyor. 65. dakikada Hagi, kimsenin anlam veremediği bir şekilde Barış-Servet değişikliğine gitti. Bu değişiklik ile Cana'yı stopere çeken Hagi, hem Guti'yi, hem de maç boyunca hiçbir varlık gösteremeyen Nobre'yi rahatlattı. Zaten Cim-Bom'un kondisyonunun 60-70 dakika olduğu gerçeğinide düşünürsek, Nobre'nin üçüncü kafa denemesi farkı ikiye çıkardı. 90+ da Kewell'ın vurduğu kafa sadece üstçüleri sevindirdi. Böylece Galatasaray, Ali Sami Yen'deki son derbi ile lige havlu atmış oldu.
Büyük derbi 2-1 sonuçlandı ve Beşiktaş yoluna devam etti.Schuster ile Hagi arasındaki fark ise oyuncu değişiklikleriyle ortaya çıktı. Biri Tabata-Necip değişikliği yaparak hem Cana'nın orta sahadaki yokluğundan faydalanıyor, hem de Guti'yi rahatlatıyor. Diğeri ise Servet-Barış değişikliği yaparak kendi kendine düğüm atıyor.
28 Kasım 2010 Pazar
Pazar Sallaması
Dün Selçuk kardeşimin yapmış olduğu talihsiz tahminlerden sonra ben de "daha kötü sallayamam herhalde" diyerek (ahahahahah) pazar günü için sallamalar yapmak istedim. 2 gündür kazandığım paraların hepsini yatıracağım, ya herro ya merro.
307: Inter - Parma : Inter'e oynayıp kaybetme virüsü Selçuk'tan sonra bana bulaştı. Ama arkadaş bu sefer de kazanamazlarsa ne zaman kazanacaklar ki? Dün Milan beraber kaldı, eğer İnter kazanırsa puan farkı 7'ye düşecek.12 eksiğine rağmen bu sefer İnter diyorum. (1.50)
341: Lazio - Catania : Milan'ın Sampdoria'ya takılmasının iştahını kabarttığı bir başka takım da Lazio. Misafir takım Catania ise deplasmanlarda hakikaten misafir. 6 maçtan 2 puan çıkarabildiler. En son deplasmanda Sicilya derbisinde Palermo'ya kaybettiler. Lazio kazanıp puan farkını 1'e indirmek için var gücüyle çalışacak. 1 dedim, olacak. (1.45)
349: Xamax - Basel : İsviçre Ligi'nde her sezonda kafaya oynayan 2 veya 3 takım oluyor. Onların dışındakiler ligin gerektiğinde fark atılacak, averaj alınacak takımları olarak görünüyorlar. Xamax bu sezon bana göre bu bahsettiğim takım tipinde bir takım. Lider Luzern'in puan kaybı, Basel'e kazanıp puanları eşitleme şansı verdi. Basel kazanır diyorum, 2 diyorum. (1.50)
353: Tottenham - Liverpool: Tottenham Şampiyonlar Ligi'nde bir üst turu garantilemenin verdiği moral ve rahatlıkla Liverpool'u konuk edecek. Liverpool'un ligde son 6 maçta aldığı 4 galibiyet ve 1 beraberlik bence yanıltıcı. Büyük bir düşüş içindeki Chelsea karşısında alınan galibiyet dışında alınan galibiyetler ligin alt kalibre takımları karşısında kazanıldı. Zaten bu galibiyetlerden sonra Stoke City deplasmanında neredeyse pozisyon bulamadan yenilmeleri yükselişin suni olduğunu kanıtladı bana göre. Geçen hafta Arsenal'i deplasmanda 2 fark geriden gelip mağlup eden Tottenham, Liverpool'u harcar gibime geliyor. Üstelik oran süper. 1 hocam. (1.90)
359: Mallorca - Malaga: Geçen sezonki iç saha performansıyla akıllarda yer eden Mallorca bu sezon o kadar dominant değil ama istatistiki olarak güvenilecek seviyede. Teknik direktörünü kovup yenisini getiren Malaga ise çalkantılı günler yaşıyor. Kan değişikliği Malaga'nın puan için güvenebileceği tek faktör, ama Mallorca kazanıp ilk 4'te kalacaktır. 1. (1.50)
370: Kerkyra - Panathinaikos: Lider Olympiakos'un en yakın takipçisi Pana, dün AEK deplasmanından yenilgiyle dönen Olympiakos'la puanlarını eşitlemek için sahaya çıkacak. Kerkyra ise iç saha performansı deplasmanına göre biraz daha iyi, ne kokar ne bulaşır bir takım. Çok rahat bir maç olmayabilir, ama belli bir motivasyonla sahaya çıkacak Pana ne yapıp edip kazanacaktır. 2 olur. İnşallah. (1.50)
371: Athletic Bilbao - Osasuna: Deplasmanlarda 4'er 5'er yiyen Bilbao, evinde aldığı galibiyetlerle lige tutunma çabasında. Osasuna da geçen hafta alınan 5-1'lik Real yenilgisine telafi olacak yumuşaklıkta. San Mames'de bambaşka oynayan Bilbao burada sadece Barcelona'ya kaybetti. Rahatlıkla 1 biteceği düşüncesindeyim. (1.50)
372: Beira Mar - Benfica: Portekiz Ligi'nin zirvesindeki Porto, dün akşamki maçta ezeli rakiplerinden Sporting Lisbon ile deplasmanda 1-1 berabere kalınca, Benfica'ya puan farkını 8'e düşürme imkanı doğdu. İsmi bana Brezilya dizilerini anımsatan Beira Mar, Benfica ayarında bir takım değil tabi ki, ama evinde bu sezon hiç yenilmeyen bu takım, ilk iç saha mağlubiyetini bu maçta alır mı? Mesela saat 8'e kadar yürüyen kuponunuz kalmadı, tazeleme yapmanız gerekiyor. Kalan az sayıdaki maçın içerisinde mecburiyetten bir maç seçmeniz ve kuponu tamamlamanız gerekiyorsa, Benfica ideal seçim. Çok güvenmemekle birlikte, zar zor 2. (1.40)
385: Palermo - Roma: Palermo son 4 maçından 9 puan çıkartararak toparlanma sürecine girdi. 7. sıradalar. Roma ise hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde aldığı önemli galibiyetlerle 2 tarafa da tutundu. En iyi yaptıkları iş olan lider takip etmeyi bu sezon da yapabilecek havaya girdiler. 2 yüksek seviye İtalyan ekibinin mücadelesinden ÜST çıkması muhtemel. (1.65)
388: Lyon - PSG: İşte kuponları yatan ama pazar akşamını evde kuponsuz kuponsuz, sevimsiz bir biçimde pineklerek geçirmek istemeyen kişiler için ilaç olacak bir karşılaşma daha. Gollü geçebilecek bir maç. 2 takımın da golcülerinin formda olması bol gollü bir maç izlenebileceğine işaret. Çok güvenmeyin, fakat eğer denize düşerseniz rahatlıkla sarılabileceğiniz ve Kanal A'dan da takip ederek geceyi sonlandırabileceğiniz bir mücadele. Oran da güzel, ÜST oynayın, 3 gol bekleyin. 12'ye kadar oyalanmış olursunuz. (1.85)
389: Valencia - Almeria: Geçen hafta 8 tane yiyen Almeria, bu kez Valencia karşısında. Geçen haftaki skora aldanan herkes handikap olur, üst olur, 4-6 olur diyecektir. Fakat ben bu kez çok kolay teslim olmayacağını düşünüyorum Almeria'nın. Valencia'nın da Bursa'ya 6 tane atması ölçü değil. Ertuğrul Sağlam ve öğrencilerini La Liga'ya koysan sezon sonu 20 puan toplayamadan küme düşer çünkü. Valencia kazanabilir, ama geçen hafta Barcelona'nın kazandığı gibi rahat olmayacağı kesin. 1 olsun. (1.20)
307: Inter - Parma : Inter'e oynayıp kaybetme virüsü Selçuk'tan sonra bana bulaştı. Ama arkadaş bu sefer de kazanamazlarsa ne zaman kazanacaklar ki? Dün Milan beraber kaldı, eğer İnter kazanırsa puan farkı 7'ye düşecek.12 eksiğine rağmen bu sefer İnter diyorum. (1.50)
341: Lazio - Catania : Milan'ın Sampdoria'ya takılmasının iştahını kabarttığı bir başka takım da Lazio. Misafir takım Catania ise deplasmanlarda hakikaten misafir. 6 maçtan 2 puan çıkarabildiler. En son deplasmanda Sicilya derbisinde Palermo'ya kaybettiler. Lazio kazanıp puan farkını 1'e indirmek için var gücüyle çalışacak. 1 dedim, olacak. (1.45)
349: Xamax - Basel : İsviçre Ligi'nde her sezonda kafaya oynayan 2 veya 3 takım oluyor. Onların dışındakiler ligin gerektiğinde fark atılacak, averaj alınacak takımları olarak görünüyorlar. Xamax bu sezon bana göre bu bahsettiğim takım tipinde bir takım. Lider Luzern'in puan kaybı, Basel'e kazanıp puanları eşitleme şansı verdi. Basel kazanır diyorum, 2 diyorum. (1.50)
353: Tottenham - Liverpool: Tottenham Şampiyonlar Ligi'nde bir üst turu garantilemenin verdiği moral ve rahatlıkla Liverpool'u konuk edecek. Liverpool'un ligde son 6 maçta aldığı 4 galibiyet ve 1 beraberlik bence yanıltıcı. Büyük bir düşüş içindeki Chelsea karşısında alınan galibiyet dışında alınan galibiyetler ligin alt kalibre takımları karşısında kazanıldı. Zaten bu galibiyetlerden sonra Stoke City deplasmanında neredeyse pozisyon bulamadan yenilmeleri yükselişin suni olduğunu kanıtladı bana göre. Geçen hafta Arsenal'i deplasmanda 2 fark geriden gelip mağlup eden Tottenham, Liverpool'u harcar gibime geliyor. Üstelik oran süper. 1 hocam. (1.90)
359: Mallorca - Malaga: Geçen sezonki iç saha performansıyla akıllarda yer eden Mallorca bu sezon o kadar dominant değil ama istatistiki olarak güvenilecek seviyede. Teknik direktörünü kovup yenisini getiren Malaga ise çalkantılı günler yaşıyor. Kan değişikliği Malaga'nın puan için güvenebileceği tek faktör, ama Mallorca kazanıp ilk 4'te kalacaktır. 1. (1.50)
370: Kerkyra - Panathinaikos: Lider Olympiakos'un en yakın takipçisi Pana, dün AEK deplasmanından yenilgiyle dönen Olympiakos'la puanlarını eşitlemek için sahaya çıkacak. Kerkyra ise iç saha performansı deplasmanına göre biraz daha iyi, ne kokar ne bulaşır bir takım. Çok rahat bir maç olmayabilir, ama belli bir motivasyonla sahaya çıkacak Pana ne yapıp edip kazanacaktır. 2 olur. İnşallah. (1.50)
371: Athletic Bilbao - Osasuna: Deplasmanlarda 4'er 5'er yiyen Bilbao, evinde aldığı galibiyetlerle lige tutunma çabasında. Osasuna da geçen hafta alınan 5-1'lik Real yenilgisine telafi olacak yumuşaklıkta. San Mames'de bambaşka oynayan Bilbao burada sadece Barcelona'ya kaybetti. Rahatlıkla 1 biteceği düşüncesindeyim. (1.50)
372: Beira Mar - Benfica: Portekiz Ligi'nin zirvesindeki Porto, dün akşamki maçta ezeli rakiplerinden Sporting Lisbon ile deplasmanda 1-1 berabere kalınca, Benfica'ya puan farkını 8'e düşürme imkanı doğdu. İsmi bana Brezilya dizilerini anımsatan Beira Mar, Benfica ayarında bir takım değil tabi ki, ama evinde bu sezon hiç yenilmeyen bu takım, ilk iç saha mağlubiyetini bu maçta alır mı? Mesela saat 8'e kadar yürüyen kuponunuz kalmadı, tazeleme yapmanız gerekiyor. Kalan az sayıdaki maçın içerisinde mecburiyetten bir maç seçmeniz ve kuponu tamamlamanız gerekiyorsa, Benfica ideal seçim. Çok güvenmemekle birlikte, zar zor 2. (1.40)
385: Palermo - Roma: Palermo son 4 maçından 9 puan çıkartararak toparlanma sürecine girdi. 7. sıradalar. Roma ise hem ligde hem Şampiyonlar Ligi'nde aldığı önemli galibiyetlerle 2 tarafa da tutundu. En iyi yaptıkları iş olan lider takip etmeyi bu sezon da yapabilecek havaya girdiler. 2 yüksek seviye İtalyan ekibinin mücadelesinden ÜST çıkması muhtemel. (1.65)
388: Lyon - PSG: İşte kuponları yatan ama pazar akşamını evde kuponsuz kuponsuz, sevimsiz bir biçimde pineklerek geçirmek istemeyen kişiler için ilaç olacak bir karşılaşma daha. Gollü geçebilecek bir maç. 2 takımın da golcülerinin formda olması bol gollü bir maç izlenebileceğine işaret. Çok güvenmeyin, fakat eğer denize düşerseniz rahatlıkla sarılabileceğiniz ve Kanal A'dan da takip ederek geceyi sonlandırabileceğiniz bir mücadele. Oran da güzel, ÜST oynayın, 3 gol bekleyin. 12'ye kadar oyalanmış olursunuz. (1.85)
389: Valencia - Almeria: Geçen hafta 8 tane yiyen Almeria, bu kez Valencia karşısında. Geçen haftaki skora aldanan herkes handikap olur, üst olur, 4-6 olur diyecektir. Fakat ben bu kez çok kolay teslim olmayacağını düşünüyorum Almeria'nın. Valencia'nın da Bursa'ya 6 tane atması ölçü değil. Ertuğrul Sağlam ve öğrencilerini La Liga'ya koysan sezon sonu 20 puan toplayamadan küme düşer çünkü. Valencia kazanabilir, ama geçen hafta Barcelona'nın kazandığı gibi rahat olmayacağı kesin. 1 olsun. (1.20)
Alen Markaryan Vuruldu...
Beşiktaş'ın amigosu Alen Markaryan dün Üsküdar'da çıkan tartışma sonucu, yine Beşiktaş'ın sözü geçen amigolarından Harun Dulkara tarafından; bir topuğundan, bir bacağından ve birde elinden olmak üzere 3 kurşunla vurularak yaralandı.Kadıköy Acıbadem Hastanesine kaldırılan Alen'in hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Çok sayıda Beşiktaş taraftarının hastaneye gelerek amigolarına destek verdikleri öğrenildi. Tartışmanın derbinin maç biletleriyle alakalı olduğu sanılıyor. Olay yerinden kaçan Harun Dulkara Fatih'te polis tarafından göz altına alındı.
Not : 2008 de dünya evine giren Harun Dulkara'nın nikah şahidi Alen Markaryan idi.
27 Kasım 2010 Cumartesi
İddaa İle Kazanacaksınız...
160 Aston Villa - Arsenal : İç sahada henüz bileği bükülmeyen Aston Villa, yorgun ve moralsiz Arsenal karşısında puan alacaktır. Tahmin:1/0Ç
170 Gaziantep - Trabzonspor : Son 3 lig maçını kazanan ev sahibi ekip, Tolunay Kafkas'ın sistemini oturtmuş görünüyor. Lider için buradan alınacak 1 puan kayıp sayılmaz. Tahmin:Alt
171 Bayern Münih - Eintracht Frankfurt : Alman devi, liderin 14 puan gerisinde kaldı. Artık her maç final gibi onlar için. Hafta arasında 2-0 dan mağlup olan ev sahibi, bu maçta skoru üste taşıyarak kazanacaktır. Tahmin:Üst
213 Celtic - İnverness Ct : Kendi evinde gol bulmakta zorlanmayan ev sahibi, farklı kazanarak skoru üst yapacaktır.Tahmin:Üst
228 Betis - Barcelona Atletic : Lider kendi evinde oynadığı 6 maçıda kazanarak iyi bir istikrar yakaladı. Barcelona Atletic deplasmanlarda tutunamıyor. Betis 3 puana ulaşarak seriyi 7 maça çıkaracaktır.Tahmin:1
243 Büyükşehir Bld.Spor - Fenerbahçe : Fenerbahçe'nin belalısı Büyükşehir, yine ligin en kritik haftasında Sarı Kanaryalara çelme takmak isteyecektir. Geçen sene şampiyonluğa giden yolda, büyük yara almıştı Fenerbahçe. Gol yollarında sıkıntı yaşamayan ve yaşatmayan Fenerbahçe skoru çok rahat üste taşıyacaktır.Tahmin:Üst
248 Dortmund - M.Gladbach : Lider dolu dizgin yoluna devam ediyor.Lig sonuncusu karşısında fire vermeyeceklerdir.Tahmin:1
260 Anderlecht - Charleroi : Genk'in dün gece 3 puanı bırakmasından sonra Anderlecht, sahaya liderlik için çıkacak.Bu onları daha da ateşleyecektir. Deplasman ekibinin istatislikleri hiç iyi değil. Kümede kalmaları zor görünüyor.Tahmin: 1(h)
273 Sevilla - Getafe : Getafe'nin deplasman karnesi zayıf. Ev sahibi, usta ayaklarıyla sonuca gidecektir.Tahmin:1
170 Gaziantep - Trabzonspor : Son 3 lig maçını kazanan ev sahibi ekip, Tolunay Kafkas'ın sistemini oturtmuş görünüyor. Lider için buradan alınacak 1 puan kayıp sayılmaz. Tahmin:Alt
171 Bayern Münih - Eintracht Frankfurt : Alman devi, liderin 14 puan gerisinde kaldı. Artık her maç final gibi onlar için. Hafta arasında 2-0 dan mağlup olan ev sahibi, bu maçta skoru üste taşıyarak kazanacaktır. Tahmin:Üst
213 Celtic - İnverness Ct : Kendi evinde gol bulmakta zorlanmayan ev sahibi, farklı kazanarak skoru üst yapacaktır.Tahmin:Üst
228 Betis - Barcelona Atletic : Lider kendi evinde oynadığı 6 maçıda kazanarak iyi bir istikrar yakaladı. Barcelona Atletic deplasmanlarda tutunamıyor. Betis 3 puana ulaşarak seriyi 7 maça çıkaracaktır.Tahmin:1
243 Büyükşehir Bld.Spor - Fenerbahçe : Fenerbahçe'nin belalısı Büyükşehir, yine ligin en kritik haftasında Sarı Kanaryalara çelme takmak isteyecektir. Geçen sene şampiyonluğa giden yolda, büyük yara almıştı Fenerbahçe. Gol yollarında sıkıntı yaşamayan ve yaşatmayan Fenerbahçe skoru çok rahat üste taşıyacaktır.Tahmin:Üst
248 Dortmund - M.Gladbach : Lider dolu dizgin yoluna devam ediyor.Lig sonuncusu karşısında fire vermeyeceklerdir.Tahmin:1
260 Anderlecht - Charleroi : Genk'in dün gece 3 puanı bırakmasından sonra Anderlecht, sahaya liderlik için çıkacak.Bu onları daha da ateşleyecektir. Deplasman ekibinin istatislikleri hiç iyi değil. Kümede kalmaları zor görünüyor.Tahmin: 1(h)
273 Sevilla - Getafe : Getafe'nin deplasman karnesi zayıf. Ev sahibi, usta ayaklarıyla sonuca gidecektir.Tahmin:1
26 Kasım 2010 Cuma
Miş'li Geçmiş Zaman...
Ajax ezeli rakibi Feyenoord önünde 1-0 öne geçiyor. Golü atan Van der Vaart, asistin sahibi ise Sneijjder. Arşivlik bir video.
25 Kasım 2010 Perşembe
El Clasico
Tarih Ev Sahibi Deplasman MS : İY
9 Mayıs 1929 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-0)
26 Ocak 1930 Barcelona Real Madrid 1-4 (0-3)
30 Mart 1930 Real Madrid Barcelona 5-1 (3-0)
1 Şubat 1931 Real Madrid Barcelona 0-0 (0-0)
5 Nisan 1931 Barcelona Real Madrid 3-1 (2-1)
31 Ocak 1932 Real Madrid Barcelona 2-0 (2-0)
3 Nisan 1932 Barcelona Real Madrid 2-2 (1-1)
1 Ocak 1933 Barcelona Real Madrid 1-1 (0-0)
5 Mart 1933 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-0)
26 Kasım 1933 Barcelona Real Madrid 1-2 (0-2)
28 Ocak 1934 Real Madrid Barcelona 4-0 (3-0)
3 Şubat 1935 Real Madrid Barcelona 8-2 (5-1)
21 Nisan 1935 Barcelona Real Madrid 5-0 (1-0)
26 Aralık 1935 Barcelona Real Madrid 0-3 (0-2)
22 Mart 1936 Real Madrid Barcelona 3-0 (2-0)
28 Ocak 1940 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-1)
14 Nisan 1940 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
1 Aralık 1940 Barcelona Real Madrid 3-0 (0-0)
23 Şubat 1941 Real Madrid Barcelona 1-2 (0-0)
19 Ekim 1941 Real Madrid Barcelona 4-3 (2-1)
25 Ocak 1942 Barcelona Real Madrid 0-2 (0-0)
27 Eylül 1942 Real Madrid Barcelona 3-0 (1-0)
10 Ocak 1943 Barcelona Real Madrid 5-5 (4-1)
2 Ocak 1944 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-0)
9 Nisan 1944 Barcelona Real Madrid 1-2 (0-0)
9 Kasım 1944 Real Madrid Barcelona 1-0 (1-0)
25 Mart 1945 Barcelona Real Madrid 5-0 (1-0)
25 Kasım 1945 Real Madrid Barcelona 3-2 (1-0)
3 Mart 1946 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
1 Aralık 1946 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-1)
30 Mart 1947 Barcelona Real Madrid 3-2 (2-0)
12 Ekim 1947 Real Madrid Barcelona 1-1 (0-1)
25 Ocak 1948 Barcelona Real Madrid 4-2 (3-0)
19 Eylül 1948 Real Madrid Barcelona 1-2 (0-1)
15 Ocak 1949 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-1)
18 Eylül 1949 Real Madrid Barcelona 6-1 (3-0)
15 Ocak 1950 Barcelona Real Madrid 2-3 (1-0)
24 Eylül 1950 Barcelona Real Madrid 7-2 (3-1)
14 Ocak 1951 Real Madrid Barcelona 4-1 (4-1)
11 Kasım 1951 Real Madrid Barcelona 5-1 (3-1)
2 Mart 1952 Barcelona Real Madrid 4-2 (2-2)
23 Kasım 1952 Real Madrid Barcelona 2-1 (0-0)
5 Nisan 1953 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
25 Ekim 1953 Real Madrid Barcelona 5-0 (4-0)
21 Şubat 1954 Barcelona Real Madrid 5-1 (1-1)
21 Kasım 1954 Real Madrid Barcelona 3-0 (1-0)
6 Mart 1955 Barcelona Real Madrid 2-2 (1-1)
13 Kasım 1955 Real Madrid Barcelona 2-1(1-0)
18 Mart 1956 Barcelona Real Madrid 2-0 (2-0)
11 Kasım 1956 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
3 Mart 1957 Real Madrid Barcelona 1-0 (1-0)
13 Ekim 1957 Real Madrid Barcelona 3-0 (2-0)
2 Şubat 1958 Barcelona Real Madrid 0-2 (0-2)
26 Ekim 1958 Real Madrid Barcelona 4-0 (1-0)
15 Şubat 1959 Real Madrid Barcelona 1-0 (0-0)
29 Kasım 1959 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
20 Mart 1960 Barcelona Real Madrid 3-1 (0-0)
4 Aralık 1960 Barcelona Real Madrid 3-5 (2-3)
26 Mart1961 Real Madrid Barcelona 3-2 (0-0)
30 Eylül 1961 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
21 Ocak 1962 Barcelona Real Madrid 3-1 (2-0)
30 Eylül 1962 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
27 Ocak 1963 Barcelona Real Madrid 1-5 (1-2)
15 Aralık 1963 Real Madrid Barcelona 4-0 (1-0)
30 Mart 1964 Barcelona Real Madrid 1-2 (1-2)
8 Kasım 1964 Real Madrid Barcelona 4-1 (2-0)
28 Şubat 1965 Barcelona Real Madrid 1-2 (1-0)
19 Aralık 1965 Real Madrid Barcelona 1-3 (1-3)
27 Mart 1966 Barcelona Real Madrid 2-1 (0-1)
20 Kasım 1966 Real Madrid Barcelona 1-0 (0-0)
19 Mart 1967 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
10 Aralık 1967 Real Madrid Barcelona 1-1 (0-0)
9 Nisan 1968 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-1)
16 Kasım 1968 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-1)
9 Mart 1969 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-0)
14 Eylül 1969 Real Madrid Barcelona 3-3 (2-2)
28 Aralık 1969 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
25 Ekim 1970 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-1)
14 Şubat 1971 Barcelona Real Madrid 0-1 (0-0)
28 Kasım 1971 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-0)
3 Nisan 1972 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
1 Ekim 1972 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
25 Şubat 1973 Real Madrid Barcelona 0-0 (0-0)
7 Ekim 1973 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
17 Şubat 1974 Real Madrid Barcelona 0-5 (0-2)
5 Ocak 1975 Real Madrid Barcelona 1-0 (1-0)
11 Mayıs 1975 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
28 Aralık 1975 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-0)
30 Nisan 1976 Real Madrid Barcelona 0-2 (0-1)
19 Eylül 1976 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-0)
30 Ocak 1977 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
4 Aralık 1977 Barcelona Real Madrid 2-3 (1-2)
30 Ocak 1978 Real Madrid Barcelona 4-0 (2-0)
23 Eylül 1978 Real Madrid Barcelona 3-1 (2-1)
17 Şubat 1979 Barcelona Real Madrid 2-0 (0-0)
23 Eylül 1979 Real Madrid Barcelona 3-2 (3-2)
10 Şubat 1980 Barcelona Real Madrid 0-2 (0-0)
30 Kasım 1980 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
29 Mart 1981 Real Madrid Barcelona 3-0 (0-0)
20 Aralık 1981 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-0)
29 Mart 1982 Real Madrid Barcelona 3-1 (2-1)
27 Kasım 1982 Real Madrid Barcelona 0-2 (0-1)
26 Mart 1983 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
22 Ekim 1983 Barcelona Real Madrid 1-2 (1-2)
25 Şubat 1984 Real Madrid Barcelona 2-1 (1-0)
2 Eylül 1984 Real Madrid Barcelona 0-3 (0-0)
30 Aralık 1984 Barcelona Real Madrid 3-2 (1-1)
9 Kasım 1985 Barcelona Real Madrid 2-0 (1-0)
8 Mart 1986 Real Madrid Barcelona 3-1 (0-0)
8 Ekim 1986 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
31 Ocak 1987 Barcelona Real Madrid 3-2 (2-0)
12 Nisan 1987 Real Madrid Barcelona 0-0 (0-0)
23 Mayıs 1987 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-0)
2 Ocak 1988 Real Madrid Barcelona 2-1 (2-1)
30 Nisan 1988 Barcelona Real Madrid 2-0 (1-0)
22 Ekim 1988 Real Madrid Barcelona 3-2 (0-1)
1 Nisan 1989 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
7 Ekim 1989 Barcelona Real Madrid 3-1 (1-1)
15 Şubat 1990 Real Madrid Barcelona 3-2 (3-0)
19 Ocak 1991 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-1)
8 Haziran 1991 Real Madrid Barcelona 1-0 (0-0)
19 Ekim 1991 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-0)
7 Mart 1992 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-0)
5 Eylül 1992 Barcelona Real Madrid 2-1 (1-0)
30 Ocak 1993 Real Madrid Barcelona 2-1 (2-1)
8 Ocak 1994 Barcelona Real Madrid 5-0 (1-0)
7 Mayıs 1994 Real Madrid Barcelona 0-1 (0-0)
7 Ocak 1995 Real Madrid Barcelona 5-0 (3-0)
27 Mayıs 1995 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
1 Ekim 1995 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
11 Şubat 1996 Barcelona Real Madrid 3-0 (1-0)
8 Aralık 1996 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
11 Mayıs 1997 Barcelona Real Madrid 1-0 (1-0)
2 Kasım 1997 Real Madrid Barcelona 2-3 (0-1)
8 Mart 1998 Barcelona Real Madrid 3-0 (0-0)
20 Eylül 1998 Real Madrid Barcelona 2-2 (2-1)
15 Şubat 1999 Barcelona Real Madrid 3-0 (2-0)
14 Ekim 1999 Barcelona Real Madrid 2-2 (1-1)
27 Şubat 2000 Real Madrid Barcelona 3-0 (2-0)
22 Ekim 2000 Barcelona Real Madrid 2-0 (1-0)
4 Mart 2001 Real Madrid Barcelona 2-2 (2-1)
5 Kasım 2001 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
17 Mart 2002 Barcelona Real Madrid 1-1 (0-1)
24 Kasım 2002 Barcelona Real Madrid 0-0 (0-0)
20 Nisan 2003 Real Madrid Barcelona 1-1 (1-1)
7 Aralık 2003 Barcelona Real Madrid 1-2 (0-1)
25 Nisan 2004 Real Madrid Barcelona 1-2 (0-0)
20 Kasım 2004 Barcelona Real Madrid 3-0 (2-0)
10 Nisan 2005 Real Madrid Barcelona 4-2 (2-1)
19 Kasım 2005 Real Madrid Barcelona 0-3 (0-1)
1 Nisan 2006 Barcelona Real Madrid 1-1 (1-1)
22 Ekim 2006 Real Madrid Barcelona 2-0 (1-0)
10 Mart 2007 Barcelona Real Madrid 3-3 (2-2)
23 Aralık 2007 Barcelona Real Madrid 0-1 (0-1)
7 Mayıs 2008 Real Madrid Barcelona 4-1 (2-0)
13 Aralık 2008 Barcelona Real Madrid 2-0 (0-0)
2 Mayıs 2009 Real Madrid Barcelona 2-6 (1-3)
29 Kasım 2009 Barcelona Real Madrid 1-0 (0-0)
10 Nisan 2010 Real Madrid Barcelona 0-2 (0-1)
İSTATİSTİKLER:
69 galibiyet Real Madrid
61 galibiyet Barcelona
30 karşılaşma berabere
Real Madrid deplasmanda 18 galibiyet aldı.
Barcelona deplasmanda 16 galibiyet aldı.
Barcelona son 4 karşılaşmayı kazandı.
Aralarında yapılan 99 karşılaşma üst bitti.
Aralarında yapılan 7 karşılaşma +7 oldu.
Ve artık El Classico'ya sayılı günler kaldı. Maç öncesinde 2 cepheden de iddaalı demeçler geliyor. Real Madrid teknik direktörü "Benim için anlamı, sadece yeni bir maç ama Real Madrid'in başında olduğumdan dolayı belki onlar için daha özel olacaktır" dedi. Cristiano Ronaldo ise demecinde, "Bakalım pazartesi günü bize de 8 atabilecekler mi dedi. El Classico da her iki takımdan da öne çıkacak oyuncuların Barcelona da Messi, Real Madrid de ise Ronaldo olacağını düşünüyorum. Her ikisinin de birbirlerine ayrı motivasyonu olduğu ortada. Cristiona Ronaldo'nun Real Madrid forması ile Barcelona'ya henüz golü yok. Lionel Messi'nin de Mourinho'nun çalıştırdığı takımlara karşı golü yok. Her yönü ile değişik ve bir o kadar da zevkli bir karşılaşma olacak. İki taraftan kimin kazanacağını bilmem ama biz futbolseverlerin kazanacağı kesin...
Etiketler:
Barcelona,
El Clasico,
Real Madrid
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)