Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

26 Ağustos 2011 Cuma

İnler

Gökhan İnler Fener'de..

Şampiyonlar Ligi Grup Kuraları



Şampiyonlar Ligi kuraları çekildi, Fenerbahçe yerine lige dahil edilen Trabzonspor'un grubuyla birlikte diğer grupları da kısa bir değerlendirmeye alıyorum.

A GRUBU: Bayern Münih, Villarreal, Manchester City, Napoli
Bir Alman, bir İspanyol, bir İngiliz ve bir İtalyan ile tam temel fıkrası gibi bir grup İçinde ülke şampiyonu bulunmuyor. Şampiyonlar Ligi'nin bu sezonki en denk eşleşmesi denebilir. Her takımın birbirini yenme ve grubu lider bitirme şansı var. Hangi 2 takım diğerlerine göre biraz daha şanslı dersek, kadro genişliği bakımından Manchester City, deneyim ve kalite bakımından da Bayern Münih'i ilk 2 sıranın diğerlerine göre daha şanslı isimleri olarak nitelendirebiliriz.

B GRUBU: Inter, CSKA Moskova, Lille, Trabzonspor
B grubunda liderliğin en büyük adayı tabi ki, birinci torba takımı İnter. Geçtiğimiz sezonu ezeli rakibi Milan'ın arkasında kapatan İnter en büyük gol silahı Etoo'yu da Anhzi'ye yolladı. Sezon öncesi çok hazır gözükmediler ama bu grubu lider bitireceklerini düşünüyorum. Fenerbahçe'nin men edilmesinden sonra ne olduğunu anlamadan kendini Şampiyonlar Ligi'nde bulan Trabzonspor ise Şampiyonlar Ligi'ne hazır değil. Üçüncülük başarı olur. Geçtiğimiz sezonu şampiyon bitiren Lille ise, kadrosunu koruyamadı ama gerekli takviyeleri yaparak sezona başladı. İlk ikiyi zorlarlar. CSKA Moskova sonlarına yaklaşına Rus Ligi'nde lider ve şu aralar formda. Benim ilk 2 adaylarım İnter ve tecrübesiyle CSKA.

C GRUBU: Manchester United, Benfica, Basel, Galati
Manchester'ın gözü kapalı oynayıp 6 maçta 18 puan alabileceği bir grup. Puan kaybederlerse ancak bu sürpriz olabilir. Geçtiğimiz sezon her alanda Porto'nun gölgesinde kalan ve kupasız bir sezon geçiren Benfica ise bu sezona yaptığı iddialı transferlerle girdi. Bu grubun ikincisi onlar. İsviçre şampiyonu Basel ise geçen sezon Şampiyonlar Ligi gruplarında Roma'yı deplasmanda yenerek sükse yapmıştı ama bu gruptan sürpriz çıkarabileceklerini sanmıyorum. Ligin yeni takımlarından Romen ekibi Galati ise ancak Basel ile üçüncülük mücadelesi verebilecek kapasitede.


D GRUBU: Real Madrid, Lyon, Ajax, Dinamo Zagreb
Dünya devi Real Madrid, D Grubunun tartışmasız favorisi. Kral Kupası'nda Barcelona karşısında 2 maçta da ortaya koydukları oyun kendilerini ne kadar geliştirdiklerinin kanıtı. İspanyolların Avrupa'daki en büyük kabusu Lyon, istemedikleri ot hesabı, yine diplerinde bitti. Hollanda'da uzun bir aradan sonra şampiyonluğu kazanan Ajax da Lyon ile üçüncülük mücadelesi verecek ama kazanan Lyon olacak gibi görünüyor. Hırvat şampiyonu Zagreb ise burada kareyi tamamlıyan takım görünümünde.

E GRUBU: Chelsea, Valencia, Bayer Leverkusen, Genk
Genk'i hariç tutarsak E grubunun dengeli bir eşleşmeden oluştuğunu söyleyebiliriz. İngiliz devi Chelsea oturmuş kadrosu ve yıldızlarıyla grubun favorisi. Valencia kadroda yeniden yapılanmaya ve gençleşmeye gidiyor, ama sahip oldukları sistem ve yerleşiklik en büyük avantajları. Bayer Leverkusen genç ve dinamik kadrosuyla ikinci sırayı çok zorlayacak, kesin. Kuranın ardından İngiliz, İspanyol ve Alman takımlarıyla eşleştiklerini gören Genk yöneticilerinin ettiği küfürleri duyar gibiyim.

F GRUBU: Arsenal, Marsilya, Olympiakos, Dortmund
F grubu, A grubundan sonra en dengeli sayılabilecek grup. Yazı Fabregas kriziyle geçiren ve kaptanıyla birlikte Nasri, Clichy gibi kilit isimlerini de kaybeden Arsenal, sezona da çok kötü başladı. Alman şampiyonu Dortmund ise kaldığı yerden devam ediyora benziyor. Fransız temsilcisi Marsilya da Arsenal gibi sezon başı pek ışık vermeyen takımlardan. Yunan temsilcisi Olympiakos ise gediklisi olduğu Şampiyonlar Ligi grupları içerisinde hiç bu kadar üst tura çıkmaya müsait bir ortam yakalamamıştı herhalde. Benim ilk 2 için favorilerim ne kadar formsuz olasa da Udinese'yi 2 kez yenip gruplara kalabilen, bir anlamda İngiliz takımları haricindekilere üstünlük sağlayabilen Arsenal ve Nuri haricinde kayıp yaşamayan Jürgen Klopp'lu Dortmund.

G GRUBU: Porto, Shaktar Donetsk, Zenit, APOEL
2010-2011 sezonunun bence en flaş takımıydı Porto. Nerede ne kadar kupa varsa kaldırdı, yenilgisiz lig şampiyonluğunun yanına Avrupa Ligi ve Portekiz Kupası'nı da ekledi. Teknik direktörü Villas Boas'ı Chelsea'ye, Avrupa Ligi rekortmeni golcüsü Falcao'yu Atletico Madrid'e göndermelerine rağmen gurubun liderlik için en büyük favorisi yine onlar. Lucescu'lu Shaktar ise geçen sezon Barcelona eşleşmesiyle son verdiği Şampiyonlar Ligi yolculuğuna yine son Lig şampiyonu ünvanıyla devam edecek. Porto'yla liderlik mücadelesi verecekler. Shaktarla aynı iklimin takımı Zenit ise Porto ve Shaktar'a göre bir kalibre aşağıda ama bu iki takımı zorlayacak ve üst tur şansı kovalayacak güçleri var. Apoel'in ise üst tur şansı yok ama, en büyük silahları olan iç sahada alacakları puanlarla grup sıralamasını değiştirebilirler.

H GRUBU: Barcelona, Milan, BATE Borisov, Viktoria Plzen
Grubun ilk ve son ikileri belli. Barcelona ve Milan tokat delisi yapacakları minik rakiplerine atacakları gollerle birbirlerine gözdağı vermeye çalışacaklar ve grup liderliği için çekişecekler. BATE ve Plizen de kendi aralarında oynadıkları maçlarda birbirlerine üstünlük sağlayıp Avrupa Ligi'ne kalma çabası içinde olacaklar. Bu arada Şampiyonlar Ligi'ne ikinci kez katılan BATE'nin 3. torbadan kuraya girmesi de ayrı bir enteresan.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

çık tişikkirlir Mihmit ili ıydınlır


UEFA, Türk Futbol Federasyonu'na yaptığı baskıyla TFF'nin Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nde men etmesini sağladı. Federasyonumuz, "oyaladıkça nasıl olsa unuttururum" minvalinde davranırken, UEFA bu şark kurnazlığını yemedi. Adamlar yarın öbür gün federasyona Beşiktaş'ı da Avrupa Ligi'nden men ettirdiklerinde, Bursaspor'un ve Trabzonspor'un da grup öncesi play-off'da elenmesi durumunda, daha ağustos ayında Avrupa'da takımsız kalacak olan Türk Futbolu'nun günah keçisi, tartışmasız, bu federasyon ve başkanıdır.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Ertem Şener'le felekten bir gece...

Ertem Şener'in maçı sırtında Barcelona formasıyla anlattığına dair en ufak bir şüphemiz yoktu zaten. Ama kavga esnasında olayı "Marcelo biçti, Mesut ortalığı dağıttı, Higuain herkese vurdu, Mourinho saldırdı" diye anlatırken televizyona bakmasak, Real'lilerin kendi kendilerine kavga ettiğini düşünebilirdik belki de. Dünya Kişisel Barcelona Fetişi Top 10 listesinde Rıdvan Dilmen'le birlikte Türkiye'yi temsil eden 2 Türkten biri olan Sevgili Ertem Şener, lütfen artık bir fırsatını bul da, şu Messi'ye bi kere ver, hem senin için soğusun, hem bizim.



Maç zaten yeterince gergin geçiyordu, Messi galibiyet golünü atınca Madrid'lilerin sinirleri boşaldı. Marcelo Fabregas'a sert girdi, Fabregas da 6 yıldır Arsenal'de kaldıramadığı kupayı Barcelona'daki 3. gününde sadece 4 dakika oynayarak ve topa sadece 2 kez dokunarak kaldırma şansının verdiği motivasyonla kendini böğrüne satır yemiş gibi atıp kafası kesilen kurbanlık misali tepinmeye başlayınca ortalık karıştı, 3 kırmızı kart çıktı, Mesut, Villa, Marcelo atıldı, Mourinho bile olaylara dahil oldu. Villa'nın tokadıyla kendini kaybeden Mesut'un Villa'nın annesiyle ilgili türkçe yorumları da gözümüzden kaçmadı. Bir El Clasico daha klasik görüntülerle kapanırken içimdeki Barcelona nefreti bir kat daha arttı, öyle ki çirkef ve kibirli Real Madrid bile gözüme bu adamlara rakip olduğu için sempatik gelmeye başladı. 


Yendi ama ezemedi..


Sezon öncesi iki ezeli rakibi karşı karşıya getiren ve çift ayak usulü oynanan İspanya Süper Kupası gösterdi ki, Real Madrid bu sezon Barca'ya daha fazla diş gösterecek. İki maçı da izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, Real Madrid'in Barcelona karşısında yaşadığı ancak ve ancak cenabetlik olarak nitelendirilebilir.
Bernabau'da oynanan ve 2-2 biten ilk maçta Real Madrid, Barcelona Sporting Gijon'la Nou Camp'da nasıl oynuyorsa öyle oynayarak başladı. Busquets, Xavi ve Pique'siz 11'le sahaya çıkan rakibinin kendi kalesine yakın bölümde top çevirmesine bile müsade etmeyen Mourinho'nun takımı, Valdes, Abidal, Alves gibi oyuncuları çok zor durumlara düşürerek neredeyse her topu taca, kornere vurdurttu. Mesut'la, Benzema'yla, Ramos'la Marcelo'yla durmadan saldıran, Khedira ve Alonso'nun orta alana çektiği setle de Katalan akınlarını başlamadan bitiren Madrid, taraftarını adeta mest etti. Benzema'nın pasında Mesut'la öne de geçen Real kendinden çok da emin oynuyordu, hem de Ronaldo bu kadar kötüyken. Fakat yarı sahayı topla geçemeyen Barca önce Villa, sonra Messi'yle öyle 2 gol buldu ki, kupayı 10 dakika içinde Madrid'den alıp götürdü. Madrid hakettiğini skora dökememenin sıkıntısını yaşadı. Oysa ki geçen sezon Barcelona Madrid'i böyle yakaladığında maç 5-0 bitmişti.
İkinci maçın Barca için çok daha kolay geçeceğini düşünenler yanıldı. Son dakikalara kadar maça asılan Madrid, Messi'yi durduramadı. Maçın başında mağlup duruma düşen Madrid eşitliği erken buldu, ama rakibin direncini kırdığı anlarda yine ilk maçta olduğu gibi galibiyet golünü atamadı. Durum 1-1 iken Mesut ve Ronaldo'yla kaçırılan goller oyunun kaderini belirleyici türdendi. İkinci yarıda da rakibinden oyun olarak geride kalmayan Madrid, Messi'ye Benzema'yla karşılık verdi. Bu gollerin asistlerinin stoperler tarafından (Pique, Pepe) yapılması da ilginç bir ayrıntıydı. Maç uzayacak derken, Messi kendi başlattığı akını sol voleyle bitirdi ve Madrid'e çok da haketmediği bir mağlubiyet tattırdı. 94 milyon euro'luk Ronaldo, 2 maçta toplam 940bin euro'luk bile oynamayarak bir anlamda Messi'nin dominasyonuna boyun eğdi.
Madrid oynanan 2 maçta da, geçtiğimiz sezon üstüste oynana 4 El Clasico'nun tersine, topa hükmetmek için uğraşan, rakibe direnmeye çalışmak yerine skor üretmek peşinde olan taraftı. İyi yönde gelişme gösterdikleri kesin. Ama dünyanın en iyi takımına üstünlük sağlayabilmek için daha fazlası gerekiyor. Kimsenin çare bulamadığı Messi, Mourinho'nun da belalısı. Alves ve Mascherano'nun ikili kıskacında süt dökmüş kediye dönen Ronaldo'nun aksine, bir türlü marke edilemeyen bir hücum oyuncusu olan Messi'nin kupayı Barcelona'ya getirdiği 2 üst düzey mücadele izledik. Mourinho geçen sezona göre takımının hücum oyununa çok şey katmış, ama bir de Messi'yi nasıl durdurabileceğini bulması lazım.

Hızlandırılmış Korece


Adı: Emmanuel Eboue
Doğum Tarihi: 1983
Boy:  1.78
Mevki: Sağ Bek
Bildiği Diller: İngilizce, Fransızca, Korece (derdini anlatabilecek kadar)



Bal Küpü


Lüksemburg'u Avrupa'da temsil eden takımlardan biri de Differdange 03. Geçen sezonu 4. sırada bitiren ve Lüksemburg Kupası'nı kazanan Differdange Avrupa Ligi'ne 2. ön elemeden dahil oldu. Estonya temsilcisi Levadia Tallin ile eşleşen Lüksemburg ekibi, evindeki maçı 0-0'a bağlayıp deplasmanda da 1-0 kazanarak turu atladı. 1. ön eleme turunda ise kendine göre çok daha dişli bir takım olan Yunanistan'dan ASK Olimpiakos ile karşı karşıya gelen Differdange, beklendiği gibi her 2 maçta da varlık gösteremeyerek 3-0'lık skorlarla elendi. Fakat herşey burada bitmedi. Yunanistan Futbol Federasyonu ASK Olimpiakos'u şike yaptığı gerekçesiyle ikini lige düşürdü, dolayısıyla UEFA'da en ağır cezayı keserek ASK'yı kupadan ihraç etti ve sonraki 2 sezonda da Avrupa'ya çıkma yasağı verdi. Yunanistan Federasyonu'nun temyiz kurulu ASK'nın lige tekrar dahil edip cezayı -10 puana çekmesi de UEFA'nın kararını değiştirmedi ve Differdange gruplara kalabilmek için Paris Saint Germain ile ASK'nın yerine oynayacak. Avrupa Kupalarında tahmin edilebileceği üzere berbat bir performans gösteren Differdange'nin 1979'da Rum takımı Omonia Nicosia karşısında evinde aldığı 2-1'lik galibiyetten sonra elde ettiği tek zafer, bu sezon Estonya'da kazandıkları Tallin mücadelesi. 1984'te Ajax ile eşleşmelerinde elde ettikleri 0-0'lık beraberlik tarihlerinin en büyük başarısı. Ama Ajax'ın bu maçın Hollanda'daki rövanşında gurur yapıp 14-0'lık galibiyetle o zamanki adıyla UEFA Kupası gol rekorunu kırdığını da söylememiz lazım.
Şans talih, kader kısmet derken Avrupa Ligi play-off'una kadar dayanan Differdange muhtemelen PSG karşısında da 2 bozgun yaşayacak ama, 7150 kişilik mütevazi stadlarındaki her bilet satılmış ve Lüksemburglular heyecan içinde PSG'yi bekliyorlar.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Cheat & Footballer

İrlanda basınından alıntı. Henry'yi asla affetmeyecekler...

14 Ağustos 2011 Pazar

Gelmiyor, dağılın!!


NBA'in lokavta gideceği belli olduktan sonra adeta boku çıkartılan Kobe Bryant - Beşiktaş ilişkisinde nokta nihayet kondu. Deron Williams'a 250bin dolar aylık ödemeyi kabul eden Beşiktaş, Kobe için de 500bin doları gözden çıkardı fakat, yetmedi. Kobe'nin menejeri Rob Pelinka görüşmeleri sonlandırdıklarını resmen açıkladı. 500bin dolarlık aylığın 200bin dolarlık kısmını THY'nin sponsorluğundan bekleyen Beşiktaş, orada çıkan pürüzler sonrasında önerdiği fiyatı arttıramadı ve rüya sona erdi. Şimdi Kobe'nin beğenmediği paraya geleceği haberini yollayan ve Deron Williams'ı arayıp "Alo Deron, Ben Kevin", Demiören'i arayıp "başkanım beni alın" diyen Kevin Durant ile masaya oturulacağı konuşuluyor. Türkiye Ligi'ne yapacakları etkinin hemen hemen aynı olacağını düşünüyorum, lokavt bitmeden bir şampiyonluk kazanabilirsek çok mutlu ve mesut bir Beşiktaş'lı olurum. Ama bu şampiyonluk yerli oyuncularımıza yapılan "günde 3 idman ve noter" ayıbını örter mi derseniz, bence örtmez.

11 Ağustos 2011 Perşembe

Ohannes!!!



Bunlardan Beşiktaş formasıyla da görmek istiyoruz Almeida...

7 Ağustos 2011 Pazar

Toplu Defans Toplu Hücum



Real Madrid - 109 tane Çinli Çocuk:  2-0

6 Ağustos 2011 Cumartesi

72 Tane !!!


Robbie Savage'lı N-power Ligleri Reklamı.

Avrupa Ligi Eşleşmeleri: Trabzonspor - Athletic Bilbao

Avrupalılar Trabzonspor'u ülkemizde elde ettiği başarılarından çok, Avrupa Kupaları'ndaki kura cenabetliğiyle tanıyorlar. Şampiyonlar Ligi elemesinde torbanın en zor takımı Benfica ile eşleşerek yine kendine yakışanı yapan Trabzonspor rakibine diş geçiremeyerek elendi. Avrupa Ligi play-off kuralarında herkes Trabzonspor'un Tottenham'ı çekerek görevini yerine getirmesini bekliyordu ki, temsilcimiz bu sefer şaşırttı ve kötünün iyisi Athletic Bilbao'yla eşleşmeyi başardı. 2004-205 sezonunda da Bilbao'yla eşleşen Trabzonspor, Avni Aker'deki ilk maçta rakibine 70. dakikaya kadar cehennemi yaşatmış ve 3-0 da öne geçmişti, fakat sonra klasik görüntüsüne bürünüp 2 gol yiyince yakaladığı büyük avantajı kaybederek İspanya'ya gitmek durunda kalmış ve 2-0 yenilerek elenmişti. Trabzonspor'un İspanyol takımlarıyla olan randevuları hep hüsranla bitti. Athletic Bilbao, Deportivo, Osasuna, Atletico Madrid, Villareal gibi takımlara daha önce elenen Trabzonspor bu sefer şanssızlığı kırma peşinde.
Geçtiğimiz sezonu 6. sırada bitiren Athletic Bilbao play-off turundan Avrupa Ligi mücadelesine katılmaya hak kazandı. Arjantin'li teknik direktör Marcelo Bielsa'nın çalıştırdığı Bilbao, maçlarını 39bin kişilik San Mames'de oynuyor. Ateşli taraftarı ve her daim dolu tribünleriyle Sam Mames, rakipler için gerçek bir deplasman. Geçtiğimiz sezon içeride oynadığı 19 maçın 12 tanesini kazanan Bilbao burada topladığı puanlar sayesinde ligi bu kadar yukarıda bitirdi. Kırmızı-siyah renklere sahip Bask temsilcisi kadrosunda Bask bölgesi doğumlu olmayan oyuncuları bulundurmamasıyla ünlü. 1898 tarihinde kurulan kulübün bugüne kadar İspanya Bask bölgesi dışında doğmuş olan tek oyuncusu, Fransa'nın Bask Bölgesi doğumlu Bixente Lizarazu. Oldukça gelenekçi ve milliyetçi bir halkın çılgın desteğini arkasına alan Bilbao takımı, ilk kez kuruluşundan 110 yıl sonra, 2008'de formasına Bask bölgesi çıkışlı bir Petrol şirketi olan Petronos'un reklamını aldı. 8 La Liga şampiyonu olan, 24 Kral Kupası kaldıran Basklılar, duble yaptıkları efsane 1983-84 sezonundan sonra sadece 1984-85'de İspanya Süper Kupası'nı müzelerine ekleyebildiler. Takımın en önemli isimleri, geçtiğimiz sezon Real Madrid tarafından ısrarla istenen kafa golü üstadı LLorente, yine Avrupa'nın birçok büyük takımını radarında olan Javi Martinez, 19 yaşındaki genç yetenek Muniain, tecrübeli kaleci Iraizoz, savunmacılar Iraola, ortasaha oyuncuları Gabilondo ve Toquero, Gurpegi ve Susaeta. Daha önce Galatasaray'la Şampiyonlar  Ligi'nde eşleşen Bilbao, İstanbul'da 2-1 yenildiği rakibini kendi sahasında 1-0 mağlup etmiş, 2 kez karşılaştığı Beşiktaş'ı ise 2 maçlı eliminasyonda safdışı bırakmış, Avrupa Ligi grup maçında ise rakibine İnönü'de 3-1 mağlup olmuştu.
Bana göre Trabzonspor'un tur için umutlu olabilmesi San Mames'deki ilk maçtan en kötü tek farklı bir mağlubiyet çıkarmasına bağlı. Daha önce de değindiğim gibi, Bilbao taraftarı sahadaki futbolcular kadar maça etki etmesiyle ünlü ve San Mames'deki maçta maça baskı yiyerek başlayan bir Trabzonspor oradan istediği sonuçla çıkamayabilir.

Avrupa Ligi Eşleşmeleri: Beşiktaş - Vladikavkaz


Avrupa Ligi Play-off kuraları çekildi. Beşiktaş Rusya'nın Alania Vladikavkaz takımıyla eşleşti. Benim gönlümden Shamrock Rovers geçiyordu, çünkü İrlanda takımları ada futbolunun en zayıf temsilcilerinden. Alania Vladikavkaz da 11 milyon euroluk bütçesiyle Avrupa Ligi adaylarının mütevazilerinden sayılır. 1921 yılında kurulan sarı-kırmızı-beyaz renklere sahip külübün en büyük başarısı, 1995'te kazandıkları Rusya şampiyonluğu. 1992 ve 1996 yıllarında elde ettikleri ikincilikleri de unutmamak lazım. Maçlarını 32bin kişilik Spartak Republican Stadı'nda oynuyorlar. Geçtiğimiz sezon Rusya Kupası'nda ilk 2 turu 0-0'lık beraberlikler sonucu penaltılarla atlayan, bir sonraki turu 3-0'lık hükmen galibiyetlerle geçen, yarı finali de tıpkı ilk 2 turda olduğu gibi 0-0'lık skorun sonrasındaki penaltılarla geride bırakan Alania Vladikavkaz tek gol bile atmadan CSKA Moskova'nın finaldeki rakibi oldu. Rusya Kupası'ndaki tek golünü 2-1 yenildiği final maçında kaydeden Alania, CSKA'nın Şampiyonlar Ligi bileti almasıyla Avrupa Ligi'nde Rusya'yı temsil etme hakkı kazandı. Bu arada ligi 30 puanla 15. sırada bitirip küme düştüklerini de ekleyelim. Bu sezon ise Rusya 1. liginde 2. sırada mücadelelerini sürdürüyorlar. 19 lig maçı oynadılar, dolayısıyla resmi maç oynamamış Beşiktaş'a göre daha hazır olan ekip görüntüsündeler. 9 golle ligin en az gol yiyen ekibi durumundalar. Vladimir Gazzayev'in çalıştırdığı, yaş ortalaması 23 olan Alania, bir sonraki sezon üst ligde mücadele edebilmek için motive olmuş durumda. Kadrolarında Bir Fildişi'li, bir Burkina Faso'lu, Bir El Salvador'lu, Bir Özbek, 2 Brezilya'lı ve 1 Yeni Zelanda'lı yabancı oyuncu barındırıyorlar. Çok öne çıkan yıldız bir isimleri yok. Takım savunması en önemli kozları. Beşiktaş ile eşleşmeden bir önceki eleme turunda Kazakistan'ın Aktobe takımıyla iki maçta da 1-1 beraberlik alan Alania takımı, bilin bakalım rakibini nasıl eledi? Evet yine penaltılarla. Beşiktaş gününde olduğu gün bu takımı içeride dışarıda topa tutar. Ama olur da, iş yanlışlıkla penaltılara kalırsa ayvayı yediğimizin resmidir, Alania yaptığı katı savunmanın semeresini penaltılarda almasını bilen bir takım çünkü. Rusya basınında çıkan haberlere bakıldığında Ruslar'ın kendilerine hiç şans tanımadığını görüyoruz. Ortak görüş, Beşiktaş'ın yedekleriyle bile Alania'yı eleyebileceği şeklinde. Valerenga ve Maccabi Haifa maçlarında maçında tribünde olan biri olarak ben, dereyi görmeden paça sıvanmayacağını en iyi bilenlendenim. İnönü'deki ilk maçta 4-5 gollü bir galibiyetle Rusya'ya gidersek, o zaman rahat edebilirim.