Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

30 Mayıs 2010 Pazar

Roma'ya ayı indi!!!


Geçtiğimiz sezon şampiyonluğu kılpayı kaçıran Roma, ayrılmasına kesin gözüyle bakılan Toni'nin yerine, bu sene Brezilya'da kafa rahat şekilde takılmayı seçen Adriano'yu transfer etti. Yıllık 3.5 milyon euro ücret alacak olan bu ayıboğan kardeşimiz, Brezilya'da yeteri kadar para kazanamadığı için ayrılacağının sinyallerini veriyorudu zaten son zamanlarda. Eski bir İnter'li olmasından kelli kendisinden ne kadar hazzetmesem de bu sezon Roma'ya yakışan şu şampiyonluğu kazandıracaksa, hoşgelmiş sefa gelmiş.

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Real Madrid Mourinho'nun kendine yakışanı giymesidir..



Kendi kişiliğine birebir uygun bir camiaya gidiyor. Allah İspanyolların yardımcısı olsun.

Mourinho imzalıyor!
İspanyol basını Real Madrid'in Portekizli teknik adam ile 4 yıllık anlaşma sağladığını iddia etti...

İspanyol basınında yer alan haberlere göre Real Madrid, Inter ile Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan Jose Mourinho'ya yıllık 10 milyon avro karşılığında imza attırttı.

AS gazetesinde yer alan habere göre Real Madrid Başkanı Florentino Perez, cuma günü Portekizli çalıştırıcı ile anlaşmaya vardı.

Marca ise "Real Madrid şampiyonu göreve getirdi" başlığı altında verdiği haberde Mourinho'nun salı veya çarşamba günü resmi imzayı atacağını iddia etti.

İki gazete de anlaşmanın 4 yıllık olduğunu ve Mourinho'nun yıllık 10 milyon avro alacağını belirtti.


www.goal.com.tr

Kupanın Gerçek sahibi...



Yukarıda melül melül bakan bu arkadaş, cumartesi gecesi Bayern Münih forması gigiyor olsaydı kupa 2-0'la Almanya'ya giderdi. Her 2 takımda da oynamıyor olsaydı, maç 0-0 biter, penaltılara kadar uzardı iş. Sadece 2 kez ceza sahasına girmesine rağmen öyle 2 gol attı ki, takdir etmek lazım. İnter gibi dünyanın en antipatik 5'i arasına girebilecek bir takıma sempati beslenmesini bile sağladı bu sezon yaptıklarıyla. Mourinho alıp sırtında gezdirse yeridir herifi.
İnter bu sezon kendinden hızlı oynayıp daha fazla pas yapma niyetinde olan her takıma karşı başarıyla uyguladığı "sen al topu kendin takıl, ben kaleme yaklaşana kadar bi 5 dakika daha uyumak istiyorum" taktiğiyle oyuna başlayıp, öyle de bitirdi. Bayern Münih topu aldı, evirdi, çevirdi, dolaştırdı, ta ki İnter kalesi önüne gidene kadar. Gerisi yok. İnter'in hayvani kademe anlayışı ceza sahası içinde etkili olma fırsatını hemen hemen hiç vermedi Almanlara. Topu İnter'in kale çizgisine indirip içeriye yapılacak ortalarla gol bulma denemeleri de hep İnter'in yarmaları tarafından bertaraf edildi. Robben'in bindirmeleri de hep ikili, hatta üçlü kademeninin son ayağına takıldı. Tam oyun uyuma konumuna geçecekken Julio Cesar topu uzun bir degajla Bayern Münih sahası ortasına yolladı. Milito kafayla Sneijjder'e indirdi, Sneijjder ceza sahasına doğru koşu yapan Milito'nun önüne yolladı. Milito ceza sahasına girer girmez Butt'un yanından topu kaleye bıraktı. 1-0'lık skor üstünlüğünü de yanına alan İnter, battaniyeyi iyice üzerine çekti. İkinci yarı karşılıklı birer mutlak pozisyonla başladı. Bayern Münih'te Müller 47'de İnter'de Pandev 48'de kalecilere takıldı. Temponun yükselir gibi olduğunu gören İnter hemen oyunun yularını çekti ve Bayern'i beklemeye başladı. Bayern Münih İnter sahasına yerleşmiş ve daha fazla cezasahasına girmeye başlamışken, ani çıkan İnter'de Etoo'nun hareketlendirdiği Milito, sol taraftan ceza alanına girdi, Van Buyten'i kısa Camel almaya yolladıktan sonra bitirici plaseyi yaptı. Maçın gerisi hiç de önemli değildi artık. Antifutbol oynadığı söylenen (ki ben de öyle düşünüyorum) İnter, Şampiyonlar Ligi finalini gol yemeden, 1-2 pozisyon haricinde pozisyon vermeden, 2 farklı kazandı. 2 takım da 3 forvetle oyuna başladı, fakat İnter'inkilerden biri Milito'ydu. Farkı da o yarattı.

20 Mayıs 2010 Perşembe

Anan seni doğurmamış,tam da sıçamamış,ıkınırken çıkan kısım, işte sensin...


Pazar gecesi saat 21.45'ten bu yana sistemli, düzenli bir şekilde 4 bir taraftan taşşşşak geçilen fenerbahçe camiasının imdadına, karaktersiz, şerefsiz,ne çocuğu olduğuna babasının bile karar veremediği, silah kaçakçılığıyla ailesini geçindiren, konuşma özürlü bir yaratık yetişti. Türkiye sırtlarında aziz yıldırım ismini alan bu vakay-ı hayriye, Türk futbolunun görüp görebileceği en düzgün insanlardan olan Rüştü Reçber'e dil uzatarak, fenerin oynayacağı rakiplerdeki futbolcuları arayıp "aman fenerden puan alın" dediğinden, Bursa maçındaki yediği golün şaibeli olduğuna kadar, gündemi değiştirip, fenerin taşşşak malzemesi olmasını bir nebze unutturabilecek ne varsa ortaya atmaya başladı. Zamanında galatasaray tarafından mağlup edildikleri maçtan sonra da rakibi tebrik edeceğine, "mevdivenler çok doluydu" diyerek kendini çok kurnaz bildiğini kanıtlayan tek hücreli canlının yanında çok gelişmiş kalacağı organizma, aslında çok da şaşırtmadı. Pazartesi sabahı çarşamba günü toplantı yapacağı söylenen bu organizmanın söyleyecekleri aslında çok kişiye malum oldu. Bakalım bu sefer kimi suçlayarak fenerbahçenin Türkiye'nin en büyük taşşşak malzemesi olduğunu unutturmaya çalışacak diye düşündü konuşmayı yapacak olanı tanıyanlar. O da yanıltmadı zaten. Ama bu seferki pek öyle unutulacak gibi değil. 5 sezon üstüste şampiyon da olunsa hafızalardan silinecek gibi bir şey değil yaşananlar. O yüzden sittir et aziz, biz senin sıkıntını stresini iyi biliyoruz, pazar akşamından beri kutunda(!) çok çok büyük hissediyorsun. Bi istifa eder, sonra dönersin, bişeyciğin kalmaz.

Aahahahahhahahaha!!!!



Valencia'nın, David Villa'yı Barcelona'ya satması sonrası kulübün taraftar sitelerinden birinin "Villa'nın yerine hangi golcüyü istersiniz" diye yaptığı anketi Türk taraftarlar istila etti. Gün içinde bu anketi farkedip internet forumlarında organize olan F.Bahçeliler, bir Valencia taraftarı gibi, takımdan ayrılmasını istedikleri Güiza'yı oy yağmuruna tutup listenin ilk sırasına taşırken; durumu haber alan Galatasaray ve Beşiktaş taraftarları da siteye akın etti ve organize bir biçimde anketteki 'diğer' seçeneğini tıkladı. Bu sayede ankette 'diğer' şıkkı açık ara ön plana çıktı. Gece geç saatlerde ise yoğunluk nedeniyle sitenin anket linkinin çalışmaması da dikkat çekti.


www.sabah.com.tr

İlk bomba!!!



Barcelona Valencia'nın 4'te 3'ü diye de bilinen David Villa ile 4 yıllığına anlaştı. Yıllık 7 milyon euro alacak olan Villa için Valencia'ya 50 milyon euro ödeneceği konuşuluyor. Eder. Fazlası da eder belki. Özellikle İbrahimoviç'ten kurtulunmasını sağlayacağı için. bo da kulüp arayışlarına başlamış transfer haberini öğrendikten sonra. Fener'e gel olum İbo. Guiza'yı yolluyorlar, önümüzdeki sezon da sana güleriz artık.

17 Mayıs 2010 Pazartesi

Şampiyonlar-1



Avrupa Ligleri bir bir kapanışı yaptı. Çoğunlukla tahmin edilen olurken, irili ufaklı sürprizler de sezona renk kattı. İspanya'da milyon eurolar Real Madrid'in çaresi olamadı. Barcelona 99 puanla La liga rekoru kırarak şampiyon olurken Madrid 96 puanla ikinci sırada kaldı. 2 takımın aralarında oynadıkları maçları gol yemeden kazanan Barcelona, göz göre göre yediği İbrahimoviç kazığına rağmen ipi göğüsledi, Messi de 34 golle kral oldu. Şampiyonlar Ligi'nde finalist çıkaramayan İspanyolların imdadına Atletico Madrid yetişti. Ülkesine ve taraftarına ilk Avrupa Ligi kupasını hediye eden Atletico, Kral kupası finalinde de Sevilla'yı yenerse berbat bir lig performansı gösterdiği sezonu 2 kupayla kapatacak.
İngiltere'de sezona Manu ile birlikte favori başlayan Ancelotti'li Chelsea, son haftaya kadar süren yarışı 8-0 Wigan galibiyetiyle sona erdirerek şampiyon oldu, Drogba'yı da gol kralı çıkardı. 3 kez 7, bir kez de 8 gollü galibiyetler alan Chelsea 103 gol atarak "İtalyan Hoca, defansif oyun, mıy mıy mıy" diyenlerin beynine beynine verdi. Sezonun en çok konuşulan olaylarından biri de Liverpool'un ligi adeta sürünerek bitirmesiydi (7incilik). Ligin orta sıra takımlarından Fulham ise, Avrupa Ligi'nde final oynayarak büyük sürpriz gerçekleştirdi.
İtalya'da ligi yıllardır domine eden İnter her zamanki gibi bu sezona da en büyük şampiyonluk adayı olarak girdi. Ezeli rakibi Milan, sezonun sonlarına doğru İnter'in yaptığı sürpriz puan kayıplarıyla liderlik şansı bile yakaladı ama bunların hiçbirini değerlendiremeyerek taraftarlarına büyük hayal kırıklığı yaşattı. Roma ise kötü başladığı sezonun ilk 10 haftasından sonra yakaladığı müthiş ivmeyle İnter'i yakaladı, geçti, fakat kendi evinde 1-0 önde bitirdiği ilk yarıdan sonra Sampdoria'ya 2-1 kaybederek tekrar rakibinin arkasına düştü 2 puanla. Lig sonuna kadar bir daha hata yapmayan İnter son hafta deplasmanda küme düşmesi kesinleşmis Siena'yı Milito'nun tek golüyle yenerek mutlu sona ulaştı. Yine deplasmanda Chievo'yu 2-0 yenen Roma ise ikincilikle yetindi. Bu sezon ligde yenemediği Roma'yı kupa finalinde, hem de Roma'da mağlup eden İnter, sezonu dubleyle kapatmış oldu. 3. kupa için ise Bayern Münihle oynanacak olan final bekleniyor. Di Natale'nin 29 golle kral olduğu Serie A'nın hayal kırıklığı ise Juventus'tu. 15 mağlubiyet alan Torino ekibi, eksi averajla ligi 7. sırada bitirdi.

13 Mayıs 2010 Perşembe

11 Mayıs 2010 Salı

7 Mayıs 2010 Cuma

Ayağına Sağlık Kaptan!!!

Roma Olimpiyat'ta Roma ile İnter arasında oynan kupa finali tekme tokat geçti. Birbirlerini her kıstırdıklarında allah ne verdiyse girişen iki takımın mücadelesinde Milito farkı geceye damgasını vurdu. 3 Roma'lı arasından süper bir gol atan Milito, 1-0'lık skorla kupayı takımına getirdi. Roma'nın kaçırdığı en az 4-5 mutlak pozisyon var.Hele Totti'nin Cesar'dan dönen frikiğinde altıpastan topu kafayla dışarı vuran Juan, alkışları haketti. Gecenin en güzel hareketi 89'da büyük kaptandan geldi. Roma yarıalanının ortalarından aldığı topla sol taraftan çizgiye doğru inen İbnotelli'yi amansız takibini sürdüren kaptan, önündeki Roma'lıyı geçip cezasahasına girecek olan rakibine allah yarattı demeden öyle bir tekme savurdu ki.....Kupanın karaktersiz Mourinho ve takımına gidecek olmasının verdiği üzüntü bir nebze olsun hafifledi bende. Tabi ki direkt kırmızı kartla oyundan atılan Totti'ye 6 -7 maç ceza gelmesi bekleniyormuş. Ama diyorum ya, isterlerse 27 maç ceza versinler, milyonların hislerine tercüman oldu kaptan. Tepeden tırnağa heryerinden litre litre yavşaklık, puştluk,ibnelik akan Balotelli o tekmeyi çoktaaaan haketmişti de, kısmet sezon sonunaymış. Totti sonradan yaptığı açıklamada "Milano'da oynanan maçta Balotelli, tüm bir takıma hatta tüm bir kente çok ağır hakaretler etti. Bunları görmezden gelemedim" dedi. Ayağına sağlık kaptan. Heryerinden öpüyorum. Video hemen aşağıda.

Şampiyon Marsilya!!!!!


Rennes'i kendi evinde 3-1 yenen Marsilya, en yakın takipçisi Auxerre'nin Lyon deplasmanında 3 puan bırakmasıyla bitime 2 hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. Beşiktaş şampiyon olmuş kadar sevinmedim belki ama 18 yıl aradan sonra onları zirvede görmek beni mutlu etti. Renklerinden, isminden kısacası herşeyinden nefret ettiğim Bordeaux'un son 12 haftada yaptığı müthiş puan kayıpları sebebiyle liderlikten Avrupa Ligi barajının bile altına inmesi de yılın en büyük sürprizlerinden biri oldu. Onları da ayrı kutluyorum.

6 Mayıs 2010 Perşembe



BU FOTOĞRAFI HATIRLIYOR MUSUNUZ?

Tabiiki hatırlamıyorsunuz.Babama gösterdim tam seçemedi fotoğrafı, biraz anımsar gibi oldu ama tam çıkartamadı.

Geçen günkü yazımda da belirttiğim gibi Fenerbahçe yi yine madalyayla uğurladılar.

Trabzonspor un maçta daha istekli ve arzulu olduğunu gördük.Geriye düşmelerine yılmayıp maçı çevirmesini bildiler.Ya Fenerbahçe geriye düşseydi!!! Tarihi fark kaçınılmaz olurdu o zaman.

Fenerbahçe nin kredisi olduğunu düşünüyorum.Ankaragücü maçı camiaya şampiyonluk getirecek.Bu maçın Trabzon maçından daha zor geçecegi tartışılmaz bir konu.

Betsson cu arkadaşlara önerim Ankaragücü-Fenerbahçe maçında kırmızı kart çıkar bahsine oynamalarıdır.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

SS Puştio!!!!



Hafta içi İtalya'da en çok konuşulan şeylerden biri, Lazio taraftarlarının kendi takımlarının tesislerine gelip futbolculara İnter'e yenilerek Roma'nın önüne geçirmeleri konusunda yaptıkları gayet ikna edici konuşmalardı. Lazio ile Roma arasında takımlar var olduğundan beri süregelen o bilindik nefret, 2 hafta önce Roma'nın Lazio'yu 2-1 yenmesinin ardından maç sonunda Totti'nin Lazio tribünlerine yaptığı üstte fotoğrafını gördüğünüz hareket ile daha bambaşka bir hal aldı. Öyle ki Lazio taraftarları kulübün internet sitesine ve taraftar forumlarına gönderdikleri binlerce mesajda, ligden düşmenin umurlarında olmadığını, Roma'yı şampiyon görmemek için ne gerekiyorsa yapılması gerektiğini büyük tehditler savurarak dile getirmişlerdi. Maç sırasında da kendi takımları İnter kalesine doğru her atağa kalktığında ıslığa başlayarak, İnter'in gollerinde götlerini yırtarak bu sezon zaten epey bozuk bir psikoloji içerisinde olan Lazio'lu futbolcuların beynine beynine iyice bir verdiler. Tahmin edilebileceği gibi İnter karşılaşmayı rahat bir oyunla 2-0 kazanarak Roma'nın 2 puan önünde son 2 haftaya girdi. Lazio ise düşme hattının 5 puan üzerinde. Onlar için tek dileğim, son 2 hafta oynayacakları maçları kaybederek Serie B'de Mantova ve Cremonese'nin rakibi olmaları. Başından kıçına kadar her türlü kötülüğü hakediyor bu camia. Allah belalarını versin.

4 Mayıs 2010 Salı

Quaesma!!!!




Türkiye'ye gelirse yılın fiyaskosu olur, Beşiktaş'ın elinde patlayan kimbilir kaçıncı yabancı olarak tarihteki yerini alır bana göre. Bu adam için Engin Baytar ve Burak Yılmaz hakkındaki hissiyatımdan çok da farklı birşey hissetmiyorum açıkçası. Quresman'nın kısa tarihine bir göz atalım. Ronaldo ile aynı takımdan mezun olan Quaresma, Ronaldo'yu yedek bırakarak dikkat çekti ve Manchester United'in transfer listesine girdi, fakat bilindiği gibi Ronaldo Sporting - Manu hazırlık maçındaki müthiş performansı ile kapağı Quaresma'dan önce İngiltere'ye atmayı başardı. Quaresma da Portekiz'den ayrıldı ve Barcelona yolunu tuttu. Orada yedek kulubesinin tozlarını alan bu arkadaş Rijkaard ile de sürtüşerek tekrar Portekiz'e, Porto'ya postalandı. Portekiz liginde önüne gelenin sağından atıp solundan geçince ve güzel de istatistik yapınca İnter transfer komitesinin "ulan bu sefer adam oldu bu lavuk galiba" düşüncesiyle bir kez daha büyük bir lige transfer olup kendini gösterme şansı yakaladı. Ama İnter'deki performansıyla da altın ahududu'yu kimselere kaptırmayarak Chelsea'ye kiralandı. Oradaki yedek kulübelerini de bal dök yala yaptıktan sonra Quaresma Mourinho tarafından İnter'e geri çağrıldı ve halen temizlik kolu başkanı olarak yaşamını sürdürüyor. Rijkaard ve Mourinho tarafından "disiplinsiz" olarak nitelendirilen bu adam Mustafa Denizli tarafından adam edilebilir mi? Birebirde çok iyi adam eksiltebilmek iyi futbolcu olmak için yeterli mi?Burası Portekiz Ligi mi? Bonservisine verileceği konuşulan 8 milyon euro'yu Demirören axess kartıyla vadesiz 10 taksitte mi ödeyecek? Gelirse öğreniriz. Ayrıca Quaresma'nın imajına sokiim.

Not: Üstteki fotoğrafı sırf yazının sonunda "imajına sokiim" demek için seçtim. Olum o nasıl saç lan?

Güle GüLEo Franco - Hakan Arıkan ikilemi...




Sonunda beklenen oldu ve Leo Franco'nun sözleşmesi karşılıklı olarak feshedildi. Başkan Adnan Polat Leo Franco'ya bonservis bedeli biçmeyeceklerini ve istediği takıma gidebileceğini söylediklerini belirtti. Bilindiği gibi safi omuzdan oluşan yapısıyla dikkat çeken Leo Franco, Fener'in Guiza'dan sonra gol yenmesi en zor futbolcusundan 35 metreden yediği şahane golden sonra son kalan kontörlerini de kullanmış ve ödemeli çağrılar yapmaya başlamıştı. Tribünlerden de büyük tepki çeken Leo Franco Türkiye'de zıçtığının farkına vardı ki, kendisi için burada herhangi bir gelecek göremediğini belirterek fesih için yönetime kapıyı açtı. Hakan Arıkan sesleri yükselmeye başladı ki, eğer Beşiktaş Hakan Arıkan'ı Galatasaray'a gönderirse bunun adı tam bir denyoluk olur. Adı sürekli Liverpool'dan yediği 8, Metalist'ten yediği 4 gol ile adılan Hakan Arıkan kanaatimce kötü bir kaleci değil. O maçlarda o defans bloğunun arkasına Casillas'ı, Buffon'u, Julio Cesar'ı koysanız futbolu bırakırlar, Mehmet Ali Erbil'in sunduğu programda canlı yayında penaltı kurtararak hayatlarını sürdürürlerdi. Eksik tarafları da var tabi adamın. Çizgide kalmayı seviyor savunma arkasına atılan uzun toplarda, (Rüştü gibi ortasaha yuvarlağına kadar çıkıp gözü kapalı topa doğru uçan bir kaleciden sonra sıkıntı yaratabilir) ayrıca topu oyuna sokuşu teknik ve sürat bakımından yetersiz. Fakat çok iyi refleksleri var ve devamlı oynayarak yetersizliklerini kapatabilir. Benim dileğim maç eksiğini Beşiktaş formasıyla gidermesi. Ama Yıldırım Demirören onu 250bin dolara Galatasaray'a satıp yerine yıllık 4 milyon eruo ücretle Leo Franco'yu transfer edebilir. Ne de olsa bizim transfer politikamız bu.




27 YILLIK HASRET BİTERMİ ACABA...




Yine geldik bir final gününe.Evlenme yaşı gelmiş hatta geçmiş birçok Fenerbahçe taraftarının henüz göremediği o kupa işte...

Fenerbahçe son haftalarda biraz toparlandı,lig bitiminde akılları daha yeni başlarına geldi.Fenerbahçenin bu günlere gelmesinde Selçuk un Galatasaray a attığı golün cok büyük payı var muhakkak...

Şimdi birde kupa heyecanı var camiada.Bu heyecan hep var ama hemen hemen her sene kupa ile değil madalya ile uğurluyorlar takımı finalde.Bu kez rakip lige havlu atmış Trabzonspor.Artık tamamiyle kupayı düşünüyorlar ve Avrupa liginide garantilemiş durumdalar.Onlar için artık sezonun son maçı bu.İyi konsatre olacaklar ve hatayı affetmeyecek oyuncuları var.Fenerbahçe için kolay maç olmayacak hatta ibre bana göre %60 Trabzonspor u gösteriyor.Fenerbahçe nin üstünde şu sıra biraz fazla yük var.Ankaragücü maçı hem zorluk hem atmosfer olarak gerçekten zor geçecek.Taraftar kupa maçından çok Ankaragücü maçını düşünüyorsa eğer futbolcular neden düşünmesin.Fenerbahçe çok ince bir çizgide bulunuyor şuan.İki kupayıda alabilir,birini alıp birini bırakabilir veya ikisinide bırakabilir.Zor bir hafta olacak anlayacağınız...

Sonuç olarak 27 yıllık hasret bitecekmi derseniz bence bitmez :)


1988-89 Fenerbahçe-Beşiktaş 0 - 1
Beşiktaş-Fenerbahçe 2 - 1
1995-96 Galatasaray-Fenerbahçe 1 - 0
Fenerbahçe-Galatasaray 1 - 1
2000-01 Fenerbahçe-G.Birliği 2 - 2 (3 - 6)
(Penaltılarla)
2004-05 Galatasaray-Fenerbahçe 5 - 1
2005-06 Beşiktaş-Fenerbahçe 3 - 2
(Uzatmada)
2008-09 Beşiktaş-Fenerbahçe 4 - 2

FENERBAHÇE NE FİNALLER GÖRDÜ BENCE BUNUDA KAYBEDER.