Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

26 Eylül 2011 Pazartesi

Anger Management



Etoo takımının Dinamo Moskova deplasmanında oynadığı RusyaKupası maçında 116. dakikada çok net bir pozisyonu kaçırdı. Bu pozisyonun hemen sonrasında yere düşen Etoo, Moskova'nın Arjantin'lisi Leandro Fernandes'in kendisine eğilip söylediklerinden sonra birden yerden kalkıp rakibinin boğazını sıkmaya başladı. Hakemin gelip Etoo'yu sarı kartla soğutmasından ve olayın tv'deki birkaç tekrarından sonra gördük ki, Etoo rakibiyle sarmaş dolaş ve özürlerini bildiriyor. Ben Fernandes'in ya ırkçı sözler söylediği ya da aldığı parayı bahane ederek Etoo'ya saldırdığını düşünmüştüm ama meselenin "nasıl kaçırdın la bunu ahahaha" dan ibaret olduğu ortaya çıktı.

23 Eylül 2011 Cuma

Sıvadı ve Gitti


Gasperini'nin İnter günleri 3 ay sürdü. 5 sezondur Genoa'da başarılı sezonlar oynayan Haziran ayında İnter'in başına geçtikten sonra Genoa'da başarılı olduğu 3 stoperli şablonu yeni takımında da uygulamak isteyen İtalyan hoca, sezona Süper Kupa'daki 2-1'lik Milan mağlubiyeti ile başlayarak ilk fireyi verdi. Serie A'nın ilk maçında Palermo deplasmanında yenen 4 gol ise, 7 yıldır ligde hiçbir takımdan yenmemişti. Bunları Şampiyonlar Ligi'nde, üstelik, Giuseppe Meazza'da alınan 1-0'lık Trabzonspor yenilgisi izleyince Gasperini kaçınılmaz son ile burun buruna geldi. Evinde oynadığı Roma'yı da yenemeyen Gasperini ligin yeni takımı Novara'dan da 3 yedi ve tekmeyi yedi. Gasperini dönemindeki İnter'i 3 maçta izledim ve Mourinho öncesi İnter'indeki verimsiz ve kısır futbola olan benzerlik hemen dikkatimi çekti. İnter gibi takımın başında deneme yanılma yöntemi kullanma gibi bir lüksünüz yok. Hele hele yaşları toplamı 100'ü geçen 3 savunmacı ile (Zanetti, Samuel, Lucio) 3-4-3 oynamak bu kadar zorken.  Yeni hoca Ranieri ise eski sisteme dönerek oynayacak, klasik ve macera aramayan yapısını takıma da benimsetecektir. Bu sezon İnter maçlarından çok gol beklememek lazım sanki.

22 Eylül 2011 Perşembe

2-1'le şampiyonuz



Müge Anlı'dan konuşurken, bi bakmışsın, maç kaçıvermiiiiş...

20 Eylül 2011 Salı

Kafa Güzel


Beşiktaş oynadığı son 2 resmi maçta bulduğu 8 golün 6'sını kafayla kaydederek sevenlerini şaşırttı. Yıllarca ezeli rakiplerinin Hagi'nin, Alex'in kestiği ortalarla bulduğu onlarca kafa golünü boynu bükük izleyen Beşiktaş taraftarı, Maccabi Haifa ve Ankaragücü maçlarında Almeida, Mehmet Aurelio, Egemen, Sidnei (2), ve Mustafa Pektemek'in kafa golleriyle adeta şoka girdi. Bu sezon takımdan bolca kafa golü izleyeceğe benziyoruz. Eh, oyun anlayışımız "Quaresma'ya ver, o markajdaysa Simao'ya ver, sıfıra inip orta yapsınlar, biri vurur da gol olursa kazanırız"dan öteye geçmediği için göbekten pek gol bulamayışımız çok da sürpriz olmaz aslında.

Not: Evet, Quaresma'nın bencilliğine inanılmaz kılım.
Not 2: Bu arada Bobo'nun hatırı sayılır hava hakimiyetini unuttuğum sanılmasın, ama Deli İbo kestiği ortaların hepsini çocuğun beline hizaladığı için yeteri kadar kafa golü izleyememiştik Bobo'dan da.

Kendimi tebrik ederim


Yusuf Şimşek, takımı Turgutluspor'la çıktığı Diyarbakırspor deplasmanında kendisini oyuna sokarak 1 puanı kurtardı. Henüz 2. dakikada öne geçen Turgutluspor, 15. dakikada beraberlik golünü, 60. dakikada ise ikinci golü yiyince, teknik direktör sıfatıyla kulübede oturan Yusuf, "bi boku beceremediniz lan, illa beni uğraştıracaksınız!!" diyerek kendisini oyuna soktu ve 75. dakikada skoru 2-2'ye getiren golü kaydederek takımına 1 puanı getirdi. Maç sonunda mikrofonlara konuşan Yusuf, "60. dakikadan sonra oyuna soktuğum ve beraberlik golünü atan BEN'i kutluyorum" dedi.

15 Eylül 2011 Perşembe

37 yıl ve 289 gün


Evet 37 yıl ve 289 gün...Ülkemizde bu kadar yaşamış neredeyse tüm futbolcular götü göbeği birbirine bağlayıp televizyonlarda ona buna sallayarak hayatlarını idame ettiriyorlar. Ryan Giggs ise Şampiyonlar Ligi'nde oynanan Benfica deplasmanında takımına 1 puanı getiren golü atıyor ve zaten kendisinin olan Şampiyonlar Ligi'nin en yaşlı golcüsü ünvanını geliştiriyor. Geçtiğimiz sezon Inter kaptanı Javier Zanetti'nin Tottenham'a gol atarak elde ettiği bu ünvanı yine geçtiğimiz sezonun yarı final maçında Schalke'ye attığı golle Arjantin'linin elinden alan Giggs 37 yıl, 148 günlük rekorunu dün akşam 141 gün daha geliştirdi. Adam oynuyor efendim, durduramıyoruz.

Kaledeki Efsane


Ronaldo'nun kendi güzelliği ve zenginliği ile ilgili açıklamasıyla renklenen Dinamo Zagreb karşılaşmasının Casillas için ayrı bir anlamı vardı. Real Madrid formasıyla 577. resmi maçına çıkan Casillas, Jose Antonio Camacho'yu yakalayarak kulüp tarihinden en çok forma giyen 6. futbolcu oldu. 1998-1999 yılında Alman kaleci Bodo Illgner'den kaleyi alan Casillas, birinci kaleci olma özelliğini sadece 2001-2002 yılında yaşadığı formsuz dönem esnasında Cesar'a kaybetti. Bayer Leverkusen ile oynanan ve 2-1 kazanılan finalde Cesar'ın sakatlığı sonrası son 25 dakika oyuna giren ve yaptığı kurtarışlarla kupayı getiren Casillas kaleyi bir daha bırakmadı. 30 yaşındaki Casillas'ın 741 maçla birinci sırada bulunan Raul'u geride bırakabilmesi için 165 resmi maç daha gerekiyor. Real Madrid'in yılda 50 civarı resmi maç oynadığını düşünürsek bunların en az 45'inde kaleye geçecek bir Casillas'ın 3buçuk sezon sonra Raul'u geride bırakabileceğini söyleyebiliriz.

Raul 741
Sanchis 710
Santillana 643
Gento 605
Hierro 601
Casillas 577
Camacho 577
Pirri 561
Michel 559
Guti 542

Bi yüzünü yıka da kendine gel..


"Beni ıslıklıyorlar çünkü güzelim, zenginim ve büyük bir futbolcuyum, kıskanılıyorum."

Cristiano Ronaldo, dün akşam Hırvastistan'da oynadıkları Dinamo Zagreb maçından sonra.

Tarih & Tekerrür


Trabzonspor'un efsanevi 1-0'lık İnter galibiyetinin 28. yıldönümünde Şampiyonlar Ligi ilk maçında yine İnter ile karşılaşması belki de olacakların işaretiydi. 14 Eylül'ü İnter için hatırlanmak istenmeyen günler arasına almak elindeydi Trabzonspor'un. Şenol Güneş tribünde Burak ve Adrian kırmzı kart cezalısı olduklarından sahada değilllerdi, dolayısıyla İnter mutlak favori başlıyacaktı oyuna. İnter sahasında kağıt üstünde grubun en zayıf takımına üstünlüğünü kabul ettirebilmek ve skoru erkenden çözebilmek baskılı başlamak istedi, sadece istedi ama, yapamadı. Trabzonspor sahadaki yerleşimini öyle iyi ayarladı ki, topa daha çok sahip olan İnter tehlike oluşturacak şut imkanı bulmakta zorlandı. Nagatomo ve Maicon'un bindirmeleri Celutska ve Cech'in yerinde kademeleriyle eridi gitti. Topu yükselttiklerinde ise karşılarında Glowacki, Giray ve Tolga vardı. Zokora'nın ön alanda yaptığı bitmek bilmeyen baskı İnter'in kalbi Sneijjder'in Zarate ve Pazzini'yi besleyememesine yol açtı. Burak'sız Trabzonspor'un da hücum gücünün törpülendiği açıkça ortadaydı. Halil, Alanzinho ve Henrique birbirlerine dönük ve dikine oynama fırsatı bulamadılar. Ama Colman'ın geçen sezon neredeyse hiç görülmemiş istekli ve diri oyunu pozisyon getiremese de, topu rakip alanda tutmak istedikleri zamanda bordo-mavililere epeyce metre kazandırdı. Trabzonspor'un İnter'in üstünlüğünü kabul edip 3 net pozisyon birden verdiği 30. dakika dışında (ki Tolga 3 pozisyonda da son derece başarılıydı), İnter ilk yarıda istediklerinin hiçbirini yapamadı. İkinci yarı da hemen hemen aynı karakterle başladı. Gol atmak için sabırsızlanan ama sabırsızlığı kadar üretkenliği olmayan İnter atakları Zokora ve Colman'a çarparak eridi. Trabzonspor tam da oynaması gerektiği gibi oynuyordu. Buradan çıkarılacak 1 puan bile önümzdeki maçlar için moral ve avantaj demekti ne de olsa. İnter'in savunma bloğunu yavaş yavaş öne çıkarması Trabonzspor'un gol için iştahını kabarttı ama yapılan basit top kayıpları yaratılabilecek pozisyonları başlamadan bitirirken, Pazzini ve Milito'ya geçit vermeyen Tolga takımını oyunda tutuyordu. 76. dakikada kazanılan kornerde Halil maç boyunca yaptığı tek müspet hareketi yaparak topu yarım voleyle kaleye yolluyor, üst direkten dönen ve sol çapraza açılan topu ise Celutska, Lucio ve Cambiasso'nun arasından Cesar'ın tersine, yerden arka direğe yollayarak  Trabzonspor'u öne geçiriyordu. Messi'nin, Ronaldo'nun attığı gollerde götü yırtılana kadar bağıran İlker Yasin'in o sesi ve coşkusu neresine kaçmıştı bilmiyorum ama Trabzonspor öndeydi artık. Kalan 15 dakikada yine müthiş koordineli ve dikkatli bir savunma bloğu vardı İnter'in önünde. Herkes canla başla kaleyi savunuyor ve yardımlaşıyordu, kazanılan toplar etkili ve sakin kulanılsa 2. gol bile gelebilirdi. Zokora baktı takım heyecandan ileri çıkamıyor, topa basa basa, çevire çevire oyunu bitirdi. Trabzonspor Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı ilk maçta İnter'i yenerek grup liderliğine otururken, 900bin euro maliyetle Sparta Prag'dan alınan Celutska, attığı galibiyet golüyle bonservisini çıkarıyordu. Ha bir de "bu İnter'i biz de yenerdik" diyen hazımsız Fener'li arkadaşlarımız vardı ki, onlara söylemek istediğim, "lütfen mikrofona konuşun".

13 Eylül 2011 Salı

9 Eylül 2011 Cuma

Nostaljik Vesikalıklar - 1

Thierry Henry

Görünmeyen Ayaklar



Arjantin'in 2. golünde Messi'nin ayaklarını izleyin, izleyebiliyorsanız. Neredeyse tamamı atletlerden oluşan Nijerya takımını ekstra bir bilek hareketi, bir vücut çalımı bile kullanmadan yanlarından depar atarak geçiyor ve Higuain'in golünü hazırlıyor adam. Her ne kadar Barca'lı olduğu için benim gözümde eksi puanla başlıyor olsa da, galiba yetenekli bu adam. Biraz.

7 Eylül 2011 Çarşamba