Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

31 Aralık 2010 Cuma

Süper Toto Süper Lig 2010-2011 İlk Yarı İstatistikleri...

-En çok sarı kart gören takım: Medical Park Antalyaspor (48)
-En çok kırmızı kart gören takım: Gaziantepspor (4)
-Süper Toto Süper Lig'te 17 haftada toplam 394 gol atıldı.
-Lig'te en çok gol 89. dakikada atıldı (17 gol).
-Kendi sahasında en çok galip gelen takım: Fenerbahçe ve Trabzonspor (7)
-Kendi sahasında en fazla golü Fenerbahçe kaydetti.
-Lig'te en çok gol 8. hafta atıldı (40).
-Lig'te en çok sarı kart 4. hafta çıkartıldı (48).
-Lig'te en çok kırmızı kart 8. hafta çıkartıldı (7).
-Deplasmanda en çok galibiyeti Bursaspor ve Trabzonspor aldı (6).
-Süper Toto Süper Lig'te 17 maçta en çok golü Emenike ve Alex attı (12).
-17 haftada ayak ile 292 gol atıldı.
-17 haftada kafa ile 68 gol atıldı.
-17 haftada kendi kalesine 11 gol atıldı.
-17 haftada penaltıdan 23 gol atıldı.

30 Aralık 2010 Perşembe

Türk Basınından İnciler - 8


Villa - Eto'o!!!! Ahahahhahaha. Sayfanın en başındaki posterlere de dikkat!!!

Yoklama...


Vinnie Jones Gazza'ya istiklal marşını tersten söyletirken....

28 Aralık 2010 Salı

Ezeli Rezalet...


Galatasaray Fenerbahçe U-17 Akademi Ligi maçında olaylar çıktı ve maç yarıda kaldı. Ve artık şunu net bir şekilde dile getirebiliriz ki, futbol terörü altyapıya kadar indi artık. 1 kişinin burnu kırıldığı ve 13 kişinin yaralandığı olaylardan sonra Bakırköy Devlet Hastanesine götürülen genç futbolcular, burada tedavi olduktan sonra Çocuk Büro Amirliği'ne götürülerek kendilerine saldıran kişilerden şikayetçi oldular.
Maç öncesinde iki camianın başkanlarından Adnan Polat, kürek takımında başarılı olan Fenerbahçe'li sporcuların madalyalarını taktı. Aynı şekilde Aziz Yıldırım ise yüzmede başarı gösteren Galatasaray'lı sporcuların. Kulüp bazında hiçbir sıkıntı yok. Ama gelgelelim taraftarlarımız bu anlayışı bir türlü benimseyemiyorlar. Daha geçenlerde Beşiktaş-Bursaspor maçı öncesinde çıkan olaylar yüzünden iki kulübe de saha kapatma cezası geldi. Peki bu olaylarda kulüplerin suçu ne? Dün çıkan olayların faturası yine kulüplere mi kesilecek? Eğer öyle olursa sorunlardan kaçmak demek değil midir bu. Bu olaylar tamamen bizim toplumumuzun seviyesi ile alakalı. 5tl için adam öldürebilecek kişilerle dolu ülkemiz, 17 yaş altındaki çocukları dövmüşler çok mu!
Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki ezeli rekabete gölge düşürmeye çalışan kişileri kınıyorum ve gereken cezaları almalarını istiyorum. Artık bu olayların kulüplere mal edilmemesi gerekmektedir. Yarın Abdi İpekçi salonunda oynanacak basketbol maçında bu tür olayların çıkmaması tek temennimdir...

24 Aralık 2010 Cuma

Yeni Transferler - Hugo Almeida


Beşiktaş'ın üst üste patlattığı bombalardan bir diğeri, Portekiz'li Hugo Almedia. Hemen ona da inceden bir bakış atıyoruz.
Hugo Almeida:
26 yaşındaki oyuncu, Naval altyapısında başladığı futbol kariyerine Porto altyapısında devam ettikten sonra, 2003 yılında Uniao Leiria'ya kiralandı. Ardından Porto'ya dönen Almeida, 2003-2007 arasını da çoğunlukla kiralık sözleşmelerle geçirdi. Sırasıyla bir kez daha Uniao Leiria, Boavista ve Werder Bremen'de forma giyen golcü futbolcu, 2007 yılında bonservisiyle birlikte son durağı Werder Bremen'e transfer oldu.
Werder Bremen formasıyla 121 maça çıkıp 40 gol atan Almeida, en verimli günlerini bu sezonun ilk yarısında yaşadı. 21 maçta 11 gol atıp 1 de asist yapan Almeida, takımının en golcü ismiydi. Portekiz Milli Takımı formasıyla Dünya Kupası'nda da boy gösteren oyuncu, takımının Kuzey Kore'yi 7-0 mağlup ettiği karşılaşmada 1 gole imza attı.
Almeida'nın milli takım forması altında 33 maçta 12 golü bulunuyor. 1.91 boyundaki Almeida, iri cüssesine rağmen depar atabilen ve ayaklarına hakim bir santrafor olarak biliniyor. Ara sıra bıraktığı Recep Tayyip Erdoğan bıyığıyla, Almeida Akp'lilere de sempatik gelecektir.
Yazar Notu: Yıllardır Avrupa liglerini takip ederim. Bundesliga da en sevdiğim liglerden biri. Werder Bremen ise Avrupa sahnesinde desteklediğim, kazandığı zaman mutlu olduğum yegane Alman takımı. Kaç sezondur Klose'den sonra adam gibi bir santrafor transfer etmeyen Bremen yönetiminin takımı Hugo Almeida'ya muthaç bırakmasına ateş püskürüyordum. İzlediğim her karşılaşmada bir şekilde gözüme batan Almeida, takımın da kötü gidişiyle iyice hedef tahtama oturmuştu. Ben sevemedim bu adamı bir türlü. Almeida'yı teknik olarak incelersek kendisi için vasat-vasat üstü bir santrafor diyebiliriz. Gol vuruşları süper, öyle attığını vuran bir forvet değil. Güçlü fiziği ve 1.91'lik boyuyla havadan etkili. Şutları çok sert. Geçtiğimiz sezonlarda Şampiyonlar Ligi'nde İnter'e attığı bir frikik golü var ki, dillere destan. Ani ataklarda adam eksiltebilecek kıvraklığı yok. En önemli eksikliği ise, devamlılık. Werder Bremen istatistiklerine bakıldığında şöyle bir durum göze çarpıyor; Almeida 2 sezon önce ligde oynadığı ilk 22 maçta 4 gol atabilmiş. Sezonun kapanmasına yakın, ligin koptuğu haftalarda oynadığı 5 maçta attığı 5 golle istatistiğini biraz olsun düzeltmiş. Yine 3 sezon önce ligde attığı toplam 11 golün 8'ini üstüste oynadığı 11 maçta atmış, geride kalan maçlarda kaydedebildiği gol sayısı sadece 3!!
Kimse bir gol makinesi transfer ettiğimizi düşünmesin. Beşiktaş'ın sıkıntısı ceza alanı içinde. Takımın ihtiyacı olan ceza alanının içinde affetmeyen, ayağına geleni zorlanmadan uzak köşeye vurabilecek Jardel tipi bir golcüydü. Almeida'nın gol yüzdesi vasatın altında, özellikle de Bundesliga gibi maç başına 2.98 gol atılan bir ligde. Umarım Türkiye Ligi ona hafif gelir de beni yanıltır, karşı karşıya kaldığında topu sürekli kalecinin karnına karnına vuran (Ali Kuçik) ve şut atamadan maçı tamamlayan (Nobre) forvetlerle gol arıyoruz çünkü.

Yeni Transferler - Simao Sabrosa


Beşiktaş devrenin son maçı olan Konya Torku Şekerspor karşılaşması sona erer ermez yollayacaklarını yolladı, yerine Portekiz milli takımından takviyeler yaptı. Son bombalar Simao Sabrosa ve Hugo Almeida. Kendilerini şöyle bir tanıyalım.
Simao Sabrosa : Simão, 1997-1999 yılları arasında altyapısından yetiştiği Sporting Lizbon'da forma giydi. 53 maç oynadı, 12 gol attı. Lizbon'daki son sezonunda oynadığı futbol, 30 maçta attığı 10 gol ve yaptığı asistlerle dikkati çeken Sabrosa, Barcelona'nın transfer listesine girdi ve nihayet 1999 yılında 15 milyon euro karşılığında Barcelona'ya transfer oldu. Yıldızlarla dolu Barcelona kadrosunda  yeteneklerini sergileyemeyen Sabrosa, 2 sezonda 46 maç oynadı ve 3 gol atabildi. 2001 yılında 12 milyon euro'ya ülkesine, Benfica'ya döndü.Tam 6 sezon  boyunca burada oynadı ve taraftarın sevgilisi oldu. 173 maçta 76 gole imza atarken son sezonunda yılın futbolcusu seçilen Simao'nun ismi tekrar büyük liglerle anılmaya başlandı. Atletico Madrid'in yaptığı 20 milyon euro'luk teklifi kabul eden Benfica futbolcusunu tekrar İspanya'ya yolladı. 3-buçuk yıl süren ikinci İspanya macerası ilkinden daha başarılı geçti ve Siamo kaptanlığa kadar yükseldiği Madrid'de takımın sembol isimlerinden olmayı başardı. Taraftarın en çok sevdiği isimlerin başında gelen Simao 113 maçta attığı 20 gol ve verdiği sayısız asistle takımın en verimli isimlerinden biriydi. Simao, Portekiz milli takımının da bankolarından. Oynadığı 85 maçta 22 golü var.
Yazar Notu: Kendisini Barcelona yıllarından beri takip eden biri olarak söyleyebilirim ki, hem sağ hem de sol kanatta oynayabilen Simao, eğer devamlılık sağlayabilirse yararlı olabilir. Guti'nin yokluğunda forvetin arkasında pasör olarak da oynayabilecek oyun görüşü ve tekniğine sahip olan Simao'nun uzaktan şut yeteneği de mevcut. Benfica ve Atletico formalarıyla çok güzel frikik golleri var. Fazla sakatlık yaşamayan bir oyuncu. Fakat canımı sıkan huyları da yok değil. Karşılaşmaya kötü başlarsa genellikle öyle bitiriyor. Üst üste 3 pozisyonda istediği pasları alamazsa oyuna küsüyor, elini beline koyup tavrını belli ediyor. İkili mücadelelerde yeterince girişken değil. İddaa oynadığımdan mütevellit, son 4 sezonda en az 60 tane Atletico Madrid maçı seyrettim ve defalarca tanık oldum. Bu arkadaşımız topu tam ayağına bekliyor. Bu sebepten gerisine veya ilerisine düşen topların çoğunu rakip rahatlıkla süpürüyor.
Maksat kimsenin canını sıkmak, moralini bozmak değil. Benim kendisiyle ilgili bazı şüphelerim var. Fakat 900bin euro'ya onun kadar kaliteli bir futbolcu bulunması imkansız, özellikle devre arasında. Portekiz Ligi'nin tozunu atan, İspanya Ligi'nde ise iyi futbolcu kalibresinde bilinen Simao Sabrosa, Quaresma gibi takımı ve ligi ciddiye alırsa yararlı olur.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Gitme Vakti...


Bu sezon başında Inter'de Mourinho'nun boşalttığı koltuğa oturan Benitez, beklentileri karşılamak şöyle dursun, takımı futbol kalitesi olarak sınıf düşürmekle suçlanıyor. Atletico Madrid'le oynanan Süper Kupa finalini kaybederek kötü başlayan Benitez, o zamanlardan tehlike sinyallerini vermişti. Ligde daha devre bitmeden lider Milan'ın 13 puan (2 maç eksiğiyle) gerisine düşen takım, Milan ve Roma'ya mağlup oldu, Juventus'la berabere kaldı. Şampiyonlar Ligi'nde dişlerine göre bir gruba düştüler, fakat ancak son torbadan gruba dahil olan tecrübesiz Tottenham'ın arkasında ikinci bitirerek tur atlayabildiler. Alınan sonuçlar kadar sahadaki futbolun acizliği de yönetim ve taraftarın büyük tepkisini çekti. İtalyan basınında başkan Moratti'nin Benitez'in görevine son verdiği, ve açıklamayı Noel'den sonraya bıraktığı konuşuluyor. Söylenenlere göre, bu kararda en belirleyici etken, Benitez'in Moratti'ye çektiği, "ya kov, ya da arkamda dur" resti. Dünya Kulüpler Şampiyonası sırasında konuşan Benitez, transfere yeteri kadar bütçe ayrılmadığından yakınmış ve yönetimin duruşunu belli etmesi gerektiğini söylemişti. Moratti de onu kırmadı. Inter çok büyük ihtimalle yeni yılda yeni bir teknik direktör tarafından yönetilecek.

Altın Maymun


Bu herif kitleleri tek başına ırkçı yapar. Anladık Wilshere'ı tanımıyorsun, ama "karşılaştığımızda ona kim olduğumu hatırlatırım" falan nedir be?? Antipati bu herifin paçalarından akıyor, resmen kendine duyulan nefretle besleniyor. Bu kafa yapısıyla el üstünde tutulabileceği tek kulüp Manchester City olur bu denyonun. Daha yukarısını görecek kapasitede ve olgunlukta değil, olamayacak da.

Tutto Sport Gazetesi’nin, 21 yaşın altındaki en iyi oyuncuya verdiği "Altın Çocuk" ödülünün bu yılki sahibi, Manchester City forması giyen Mario Balotelli oldu. Sezon başından bu yana, sakatlıklar nedeniyle City'de fazla forma şansı bulamayan Balotelli, ödül töreni sonrası yine çok konuşulacak sözler sarfetti.
Yetenekli olduğu kadar; bir o kadar sorunlu bir oyuncu olarak tanınan Balotelli, 2. sırayı alan Arsenalli Jack Wilshere'ın adını bugüne kadar hiç duymadığını söyledi.
İngiliz futbolunun geleceğine damga vurması beklenen Wilshere hakkındaki açıklamaları bununla da sınırlı kalmayan Balotelli, "Wilshere'ın kim olduğunu gerçekten bilmiyorum. Arsenal ile bir daha karşılaştığımızda ona daha yakından bakarım. Belki bu sırada ona altın çocuk ödülünü kimin kazandığını da hatırlatma şansım olur" diye konuştu.

www.ntvspor.net

17 Aralık 2010 Cuma

Avrupa Ligi'nde 2. Tur Eşleşmeleri...



Uefa Avrupa Ligi Düşler Sahnesi Eşleşmeleri:

Napoli - Villarreal
Rangers - Sporting Lizbon
Sparta Praha - Liverpool
Anderlecht - Ajax
Lech Poznan - Braga
Beşiktaş - Dynamo Kyiv
Basel - Spartak Moskova
Young Boys - Zenit
Aris -  Man. City
Paok - CSKA Moskova
Sevilla - Porto
Rubin Kazan - Twente
Lille - PSV
Benfica - Stuttgart
BATE Borisov - PSG
Metalist - Leverkusen

Uefa Avrupa Ligi Düşler Sahnesi 2. tur ilk maçları 10 Mart, rövanş maçları ise 17 Mart tarihinde oynanacak.

Beşiktaş - Dinamo Kiev

Çekilebilecek en iyi kuralardan birini çektik. Lucescu ile elediğimiz Kiev'i bu sezon da geçebiliriz. Kiev'i elersek Aris - Manchester City galibi ile karşılaşacağız. Orası karanlık. Kiev'le eşleştikten sonra, Pascal'ın golünü izlememek olmaz.

Şampiyonlar Ligi 2. Tur Eşleşmeleri...


Kuralar çekildi, eşleşmeler için tek tek sallıyorum.

AS Roma - Shaktar Donetsk: Arsenal'i geride bırakıp lider olarak gruptan çıkan Shaktar, İtalyan ekibi Roma karşısında tur arayacak. Roma ise Arsenal yerine Shaktar'ı tercih ederdi herhalde. Şanslar eşit, illa bir seçim yapmak gerekirse, Shaktar.
AC Milan - Tottenham: Sezonun flaş ekibi Tottenham, Inter'i geride bırakarak Milan'ın grubunun lideri Real Madrid'i es geçmeyi başardı. Oynadıkları hareketli futbol ve bol yıldızlı kadrosuyla Tottenham'ı daha üst turlarda görmek istiyorum ben. İnşallah Tottenham.
Valencia - FC Schalke: Ligde küme düşme hattı civarlarında gezenin Schalke Şampiyonlar Ligi'nde bir üst tura rahat çıktı. Valencia ise grupta Bursaspor'a atıığı 10 golle gönlümü fethetti. Raul, Jurado,Farfan Huntelaar'lı kadrosuyla Schalke Valencia için iyi bir rakip olur ama, Valencia turun favorisi.
FC Inter - Bayern Münih: Geçen sezonun finalistleri bu yıl ikinci turda karşı karşıya geldi. Benitez'in İnter'inin geçen sezonki İnter'le uzaktan yakından alakası yok. Bayern Münih ise Bundesliga'da Dortmund'un şampiyonluğunu kabullenmiş gibi görünüyor, onlar için de bu sezonki çıkar yol Şampiyonlar Ligi. Sezon başından beri izlediğim İnter'in grubu müsait olmasaydı buraya bile gelemeyeceğini düşünüyorum. Bayern Münih İnter'i böyle yakalamışken rövanşı alır.
Lyon - Real Madrid: Artık bir klasik haline gelen Lyon Real Madrid eşleşmelerinde yeni bir sayfa. Son 5 sezonda oynanan 6 maçta rakibine yenilmeyen Lyon, bu kadar güçlü bir Real Madrid'le hiç karşılaşmamıştı. Yeni yeni form tutmaya başlayan Lyon evindeki maçta Real'e kafa tutabilir, ama Barnebau'da tur Real Madrid'e gider.
Arsenal -Barcelona: Grupta ilk 3 maçını kazandıktan sonra götü yayan Arsenal, bunun cezasını grup ikincisi olup Barcelona'yı çekerek ödüyor. Geçen sezonki eşleşmede evindeki maçtan beraberlik alan Arsenal, Camp Nou'da Barcelona'ya onların oyunuyla karşılık vermek istemiş ama Messi attığı 4 golle, rüyayı sonlandırmıştı. Bu sezon da sonuç farklı olmayacak. Barcelona.
Marsilya - Manchester United: Yıllar yıllar sonra Şampiyonlar Ligi'nde ikinci tur gören Marsilya, Chelsea'den sonra başka bir İngiliz'in karşısında. Manchester United ise gruptan beklendiği gibi rahat çıktı. Bu sezon mağlubiyet yüzü görmemiş Manchester United, gösterişsiz, basit ama sonuca gidebilen oyunuyla Marsilya'ya göre ağır basıyor.
Kopenhag - Chelsea: Barcelona'nın arkasında 2. olarak çıkan Kopenhag, grupların en büyük sürprizini yaptı. Chelsea ise 2 aydır çok formsuz. Üst üste mağlubiyetlerle ligde liderliği kaybettiler. Ancelotti'nin koltuğu sallanıyor. Ama Kopenhag'ı içeride alacakları farklı skorla geçerler. Chelsea rahat turlar.
  

16 Aralık 2010 Perşembe

Bambaşkasın...

Harikasın Batuhan. Böyle devam et.

14 Aralık 2010 Salı

Bidonların Bidonu


Roberto Leite Adriano, Serie A'da her sezon ligin en fazla hayal kırıklığı yaşatan oyuncusuna verilen Altın Bidon ödülünü üçüncü kez kazandı. 2006 ve 2007 yıllarında İnter formasıyla sezonun en kötüsü seçilen Adriano Roma formasıyla bu başarıyı bir kez daha tekrarladı. Sadece 3 maçta forma giyebilen Adriano, sakatlıkla başladığı sezonun ilerleyen haftalarında da fırtına gibi esen Borriello ve Vucinic'i takımdan kesmeyi başaramadı. Devre arasında Corinthians'a transfer olacağı yönünde söylentiler yayılmaya başladı bile. Zaten açıkça görüldü ki, bundan sonra ona Avrupa'da su yok. Brezilya'da rahat rahat partilerine katılır, içkisini içer, uyuşturucusunu kullanır, arada da sahaya çıkıp top oynar. Oh mis. Adriano daha ne ister ki zaten bu saatten sonra.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Manuel Fernandes


Portekiz'li yıldız bugün imza için İstanbul'a geliyor. Ara transfer döneminde kiralık olarak Beşiktaş'a gelen 24 yaşındaki yıldız, oyunu iki yönde oynayabilen ve gol yollarında etkili bir ortasaha oyuncusu. Bu sezon Valencia formasıyla 11 maça çıkan Fernandes, toplam 539 dakika süre aldı.

The Don!!!


Fenerbahçe futbolcuları ve heyeti Ankara'da, taraftarı ise ekran başında dondu. Kar yağışı altında geçen maçta, ayakta kalan taraf Başkent temsilcisi oldu.Şok mağlubiyet liderin kazandığı haftada farkı 9 a çıkardı. Aykut hocanın fotoğraftaki ifadesiyle şampiyonluk mucizelere kaldı.
Fenerbahçe ilk yarıda topa hakim olan taraftı. Ver sağa, ver sola, ver ileri, ver geri ile 45 dakikayı hiç etti. Bir iki tane pozisyona girdi, onları da skora yansıtamadı. Takımda Gökhan Gönül dışında ayağı yere basan adam yok. Ayağı yere basan derken, mecazi anlamda demiyorum. Gerçekten yere basmıyor. Çok güçsüzler, her an yere düşecek gibiler( birçok pozisyonda düşüyorlar zaten). Caner iyi niyetli bir arkadaş olabilir ama takıma hiç katkısı yok. Sahada boş boş koşuyor. Olumlu hiçbir hareketi yok. Fransa gibi dirençli bir ligten gelen Niang; sertlikten yakınıyor, yerden kalkmıyor hiç. Mağlup duruma düştükten sonra kanata açılmasına anlam veremiyorum. Sen kanata açılacaksın da ben mi atacağım golü.
Aykut Kocaman'lı Fenerbahçe'de ben taktik falan göremiyorum. Bir şablon var ortada, ama taktik yok. Antremanlarda ne çalışıyor bu takım çok merak ediyorum. 90 dakika boyunca bir verkaç, bir ara top olmaz mı yaaa!
Fenerbahçe'nin usta ayakları var, her an skor üretebilecek kaliteye sahipler. Ama sen mücadele etmezsen, savaşmazsan gol bulamazsın. Kedi gibi tırmalarsın.
Takımda dün gece sadece bir tane gerçek Fenerbahçe'li vardı. O da Gökhan Gönül. Her yere yetişmeye çalıştı çocuk. Umarım bu istikrarını lig sonuna kadar sürdürürsün. Eminim ki sene sonunda Avrupa kapıları sana açılacaktır.

12 Aralık 2010 Pazar

Transfere gerek yok, nasıl olsa sakatlanacaklar...

 Beşiktaş Eskişehir deplasmanından 0 puan ve 2 sakatla döndü. Sezon başından beri her hafta en az 8-9 eksikle maçlara çıkan Beşiktaş, bu eksiklere Necip ve Holosko'yu da ekleyince, "gelecek hafta sahaya kimi çıkartacağız" endişesi yaşamaya başladı.
Futbol gibi sert bir sporda sakatlıklar yaşanması, elbette ki doğal bir hadise. Fakat Beşiktaş'ta bu sezon yaşananlar hiç de normal değil. Aslında problem ve çözümü teknik heyetin içerisinde, Sayın Schuster'in gözleri önünde. Fenerbahçe'nin Aragones'li dönemini hatırlayalım. O sezon Dede ile birlikte berbat bir sezon geçiren Fenerbahçe, sistemin oturmaması sebebiyle zaten yeteri kadar sıkıntı yaşamış, bir de üzerine bütün sezonu sakatlıklarla boğuşarak geçirmişti. Her hafta ortalama 5 sakatı vardı Fenebahçe'nin. Ve bunlardan %75'i adale sakatlıklarıydı. (Doktor Kubilay'dan kopya çektim.).  Sakatlık sonrası ilk kontrolü yapılan ve 'şu kadar süre sonra futbol oynamaya başlar' denilen topçular, ya vaat edilen süre içerisinde sahalara dönemiyorlar, ya da iyileşir iyileşmez yeniden sakatlanıyorlardı. Bu dönemde sarı-lacivertlilerin kondisyoneri İspanyol Carlos Cascallana'ydı. Aragones'in ayrılmasıyla Fenerbahçe'deki görevi sona eren Cascallana, Schuster dönemi ile birlikte kapağı Beşiktaş'a attı. Türkiye Ligi'ni tanıdığı ve kendisiyle İspanyolca anlaşabileceği gerekçelerini öne süren  Schuster, bu bela adamı futbol takımının başına musallat etti.  Dikkat ediyorum da, Schuster takımın aldığı kötü sonuçlar için rakip takım teknik direktörlerini bile suçladı ama, 'kondisyonerimiz takımın anasını ağlattı, her hafta 10 kişi eksiğimiz var, nerede sezon başında kurduğum takım, nerede şimdi sahaya çıkarmak zorunda kaldığım takım' demiyor pek. Çünkü Cascallana seçimi tamamen kendisine ait. Fenerbahçe'nin Cascallana'lı sezonda başına gelenleri bilerek istedi onla çalışmayı. Schuster'in ne kadar dik kafalı, inatçı, bildiğinden şaşmayan bir keçi olduğunu da göz önüne alırsak, hatasını kesinlikle kabul etmeyeceğini ve Beşiktaş'ın milyon dolarlar ödeyerek transfer ettiği adamların bu Frankeyştayn'ın elinde daha çoook telef olacağını rahatlıkla söyleyebiliriz. Devre arasında futbolcu transferine gerek yok, nasıl olsa bu adam onları forma sokacağım diye sakatlayıp tribüne çıkartır.

Ali Sami Yen de Yıkım!!!

                                                     Galatasaray - Gençlerbirliği : 0-2

Ali Sami Yen'deki son lig maçı Galatasaray için kabusa dönüştü. 70.dakikadan sonra gidişata daha fazla dayanamayan taraftarların bazıları stadı terketti, birçoğu ise koltukları sökerek sahaya attılar. Eğer bu stad yıkılacaksa bizimde katkımız olmalı der gibiydiler adeta...
Hagi basın toplantısında veryansın etti, açtı ağzını yumdu gözünü. Galatasaray ruhunu taşımayan bütün futbolcuların takımdan gönderileceğini belirten Hagi, Galatasaray'a gelmekten asla pişman olmadığını belirtti.
Galatasaray düşme potasıyla olan farkı 6 ya kadar indirdi ve haftaya düşme hattını yakından ilgilendirecek zorlu Konya deplasmanına çıkacak...

11 Aralık 2010 Cumartesi

Güm Pat Çat Beşiktaş Nakavt...

                                                          Eskişehirspor - Beşiktaş: 2-0

Karakartallar 3 zorlu maçın sonunda Eskişehir'de tökezledi. Bu haftayı cezalar ile geçiren Guti, mağlubiyetin başrol oyuncusu oldu.
İki takımda maça dengeli başladı. Yemeden gol bulmaya çalışarak ilk yarıyı çarçur etti iki tarafta. Özellikle Eskişehirspor'un defansı, Beşiktaş'ın ileri uç elemanlarına fazlaydı. Hem etkili hem de çok adamla savundular kalelerini. Beşiktaş'ın burada yapacağı, yıldız oyuncuları ile bir gol bulup oyunu kontrol altına almaktı. İlk yarıda bunu yapacak tek adam vardı sahada Beşiktaş adına. O da 39. dakikada anlam verilmeyecek şekilde takımını 10 kişi bıraktı. Beşiktaş'ın ilk yarıda en etkisiz ismi Ali Kuçik idi. İkili mücadelelerde biraz etkisiz kaldı, zayıf kaldı. Bununla beraber pas hataları da fazla olunca 46. dakikada yerini Erhan'a bıraktı. İkinci yarıda Schuster, sanırım 0-0'ı korumaya çalıştı. Çünkü, Beşiktaş'ın gol yollarındaki tek etkili adamı kırmızı kart gördükten sonra skoru değiştirecek bir hamle yapmadı. Tabata'nın şu maçta 5 dakika bile oynamaması bana çok garip geldi. Bir ara top atar, bir şut çeker, en azından duran topları kullanır. Bülent Uygun bu bağlamda dersine daha iyi çalışmış. 2. yarıda Eskişehirspor'un üretkenlik sorunu vardı. 60. dakikada eski Beşiktaş'lı Tello'yu oyuna alarak, skoru lehine çevirmesini bildi.
Beşiktaş'ın dün gece fizik gücünün iyi olmadığı gözlerden kaçmadı. Bu eleştiriyi ikinci kez yapıyorum ama maç günü deplasmana gidilmeeeeeezz. Yol, insanı fizik olarak da psikolojik olarak da yorar. Ben bile arkadaşlarımdan rica ediyorum. Halı saha maçına çağıracağınız zaman bir gün önceden haber verin diyorum. Kendimi kendimce maça hazırlamaya çalışıyorum. Beşiktaş'ın ara transfer sezonunda bir veya iki forvet alarak Nobre ile yollarını ayırması lazım. Nobre'nin varlığı zarar veriyor artık takıma. Trabzonspor bu haftayı kayıpsız geçtiği takdirde puan farkı 12 ye çıkacak. Bu ara trasferi nasıl etkiler bilemem...

10 Aralık 2010 Cuma

10-13 Aralık Tv Maç Yayınları

10 Aralık Cuma:
20:00 Eskişehir - Beşiktaş / Lig Tv
21:30 Hannover 96 - Stuttgart / Trt 3

11 Aralık Cumartesi:
13:30 Karabük - Antalyaspor / Digi
16:30 Bayern Munih - St Pauli / Trt 3
17:00 Bucaspor - Manisaspor / Digi
17:00 West Ham - Manchester City / Spormax
19:00 Galatasaray - Gençlerbirliği / Lig Tv
19:30 Borussia Dortmund - Werder Bremen / Trt 3
19:30 Newcastle United - Liverpool / Spormax
22:00 Auxerre - Marsilya / Kanal A
23:00 Atletico Madrid - D. La Coruna / Ntv Spor

12 Aralık Pazar:
13:30 Bologna - Milan / Tv 8
14:00 Sivasspor - Konyaspor / Digi
15:30 Bolton - Blackburn Rovers / Spormax
16:00 Roma - Bari / Tv 8
16:00 İstanbul Bşb - Trabzonspor / Lig Tv
16:30 Freiburg - Mönchengladbach / Trt 3
17:00 Gaziantepspor - Kayserispor / Digi
18:00 Tottenham - Chelsea / Spormax
18:00 O.Lyon - Toulouse / Kanal A
18:30 Mainz - Schalke 04 / Trt 3
19:00 Ankaragücü - Fenerbahçe / Lig Tv
20:00 Real Zaragoza - Real Madrid / Ntv Spor
21:45 Juventus - Lazio / Spormax / Tv 8
22:00 Barcelona - Real Sociedad / Ntv Spor
22:00 Bordeaux - Rennes / Kanal A

13 Aralık Pazartesi:
20:00 Bursaspor - Kasımpaşa / Lig Tv
22:00 Man. United - Arsenal / Spormax
22:00 Valencia - Osasuna / Ntv Spor

Ligue 1


Fransa 1. Futbol Ligi'nde 7 yıl üstüste şampiyon olan Lyon'un hegamonyasına 2 sezon önce Bordeaux son verdiğinde Platini, bu "Fransa futbolu için bir milat, kulüp takımlarımız Avrupa kupalarında artık çok daha başarılı olabilecek ve çok renkli lig sezonları izleyeceğiz" demişti. Avrupa kupalarında Fransa'yı taşıyan takım yine Lyon (geçen sezon Şampiyonlar Ligi yarı finali oynadılar), ama lig tam Platini'nin dediği gibi geçiyor. 16. hafta sonunda alınabilecek 48 puanın sadece 28'ini toplayabilen Lille lider durumda. Gelelim işin ilginç yanına; Liderin 10. sıradaki Hasan Kabze'li (!) Montpellier ile arasındaki puan farkı sadece 4! Evet, Montpellier şu an 10. sırada olmasına rağmen önündeki ilk 2 lig maçını kazanır, şansı da yaver gider ve üzerindekiler puan kaybı yaşarsa lider olabilir. Bir de tam tersini örnek verelim. Montpellier 2 maçı kazanmak yerine kaybederse, ve altındaki takımlar da 4 veya 6 puanla bu 2 haftayı kapatırsa, Montpellier 16. sırada bulunan 19 puanlı Nancy'nin arkasına düşebilir ve kendini küme düşme potasında bulabilir. Popülarite bakımından İspanya, İngiltere, İtalya, Almanya gibi liglerin gerisinde kalan Ligue 1, yukarıdaki tabloya bakıldığında gayet keyif veren, takibi zevkli bir lig. Liderlik her hafta el değiştiriyor. Lige çok iyi başlayarak şampiyonluk havasına bile giren Fransa'nın en çok şampiyon olmuş ekibi St Etienne, 11. sıraya kadar geriledi. Liderliği 2-3 hafta elinde bulundurmayı başaran ligin yenilerinden Brest, 4 hafta içinde 6. sıraya düştü. Ligin zayıf halkası Arles haricinde geriye kalan 19 takımın puan olarak birbirine uzak olmaması ve sezon başında koyulmuş hedeflerden belirgin kopmalar yaşanmaması, takımların birbirine olan direncini sürekli yüksek tutuyor. Rekabetin kıyasıya devam ettiği, her sezon 5-6 takımın şampiyonluk mücadelesini son haftalara kadar sürüklediği Ligue1, Bundesliga ile birlikte favorimlerimden. Bu sezon ipi önde göğüsleyebileceğine inandığım takım, çoğu kişiye göre sürpriz olacak ama, Rennes. Müthiş savunma yapan bu takım, az atıp hiç yemeyerek yukarılarda kalmayı biliyor. Şampiyonlar Ligi'nde Marsilya ve Lyon'un bir üst tura çıktığını ve ligin ortalarına doğru iki zorlu kulvarda birden koşmakta zorlanacaklarını düşünürsek, kırmızı-siyahlılar aradan sıyrılabilir.

9 Aralık 2010 Perşembe

Puskas




Macaristan Milli takım forması ile 84 maçta 83 gol attı.
Macar ligi ve İspanya liginde 533 maçta 511 gol attı.
Bu yaptığı istatistikler ile tüm zamanların en verimli futbolcusudur.
Real Madrid forması ile iki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde 7 gol attı.
8 yıl giydiği Real Madrid forması ile, İspanya gol kralına verilen Pichichi ödülünü 4 kez kazandı.
1995 yılında Ulıslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu İFFHS tarafından 20. yüzyılın en iyi oyuncusu seçildi.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Şükrü Gülesin


Kornerleri penaltıya çeviren adam...

Maradona


Teker teker gelmeyin.Hepiniz birden gelin.

7 Aralık 2010 Salı

İkisi Arasındaki 7 farkı bulun !

           1- Alex'in istiklal marşı yorumu şu şekildeydi : “Küçük kızım Antonia, İstanbul’da doğdu. Maria da burada doğdu sayılır. Evde İstiklal Marşı’nı çalışırken bana sahada söylemek istediğini söyledi. Biz Türk kültürünü çocuklarımıza öğretmek istiyoruz ve bundan büyük mutluluk duyuyoruz.”
            
            2- Milli Takım´ın ilk devşirme futbolcusu olan Mehmet Aurelio İstiklal Marşını öğrendi.Fenerbahçe´nin Türk statüsünde oynattığı Mehmet Aurelio´nun Milli takıma seçilip seçilmemesi tartışılırken Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim onu ilk milli maçta takıma aldı. Mehmet Aurelio´nun Milli takımda da devam eden istikrarlı grafiği onu Ay yıldızlı formadan koparmadı. Ancak ilk Milli maçında İstiklal Marşı´nı okuyup okumadığı merak edilen Mehmet Aurelio en kısa sürede Mehmet Akif Ersoy´un bu eşsiz eserini ezberleyeceğini belirtmişti...

Mehmet Aurelio verdiği sözü tuttu. Aurelio´nun azmi reklamcılara da konu oldu. Mehmet Aurelio Alpet´in reklam filminde araba kullanırken İstiklal Marşı´nı nasıl okuyabildiğini gösterdi...

Bir gol sevinci hikayesi

            Brian Laudrup gol attıktan sonra genelde normal sevinen bir oyuncuydu. Laudrup'un oğlu da bunun farkındaydı ve 98 dünya kupasında da babasına fırça kaydı : "bak baba gel otur şöyle , sana bir çift lafım var .. paran var pulun var , milyardersin para babasısın falan ama adam ol artık gol sevincin ilginç bi şey olsun." der. Ciddi anlamda oğlunun söylediği ilginçlik için düşünür taşınır ve bunu bulur . Brezilya maçında skoru 2-1den 2-2'ye getiren golü attıktan sonra. Akıllara Nihat kahveci gelebilir ama aslında Brian Laudrup'un oğlu gelmeli zira Nihat'ın esin kaynağı o oğlan . Diğer amcanın Laudrup hakkındaki düşünceleri ise muallak .
           Not : Diğer amca = Soren Colding.

15. Haftanın Panoraması...


15. Hafta Toplu Sonuçları:
Kayserispor - Eskişehirspor        2-2
Fenerbahçe - Kardemir Karabük  2-1
Konyaspor - Gençlerbirliği          2-1
Beşiktaş - Bursaspor                1-0
Antalyspor - Büyükşehir Bld.      1-0
Kasımpaşa - Galatasaray           0-3
Ankaragücü - Sivasspor            1-1
Manisaspor - Gaziantepspor       2-0
Trabzonspor - Bucaspor            2-0

Puan Durumu:
                                     O       G      B       M        A       Y      Puan      Av       
Trabzonspor             15    11     3      1       34     9      36       25
Bursaspor                15     9      4      2       25    10      31       15
Fenerbahçe              15    9      3      3       38     19     30       19
Kayserispor              15     8      5      2       20     10     29       10
Beşiktaş                  15     8      3      4       24     15     27         9
Büyükşehir Bld.         15     7      2      6       19     14     23         5
Antalyaspor             15     6      4       5      17     18     22        -1
Kardemir Karabük      15     6      3       6      26     24     21         2
Galatasaray             15     6      2       7     18      19     20        -1
Gaziantepspor          15     5      5       5      12     14     20        -2
Manisaspor              15     6      0       9      20     24     18        -4
Ankaragücü             15     4      5       6      20     26      17        -6
Eskişehirspor            15     3      7       5      13     17     16        -4
Konyaspor               15     3      5       7      17     25      14        -8
Gençlerbirliği             15    3      5       7      13      23     14      -10
Sivasspor                15     2      6       7      16     31      12      -15
Bucaspor                15     2      5       8       8      20       11     -12
Kasımpaşa              15     1      5       9      13      35       8      -22

Haftanın Takımı: Beşiktaş
Maç öncesi ve sonrası ile haftaya damga vuran karşılaşma da evsahibi, zorlansa da güçlü rakibi karşısında 3 puan almayı başardı.

Haftanın Teknik Direktörü: Bülent Uygun
Zorlu Kayseri deplasmanına takımını çok iyi hazırlayan, ev sahibi karşısında takımının dirençli bir futbol ortaya koymasında başrolü üstlenmiştir. Ligin 7. haftasında takımı Rıza Çalımbay'dan teslim alan Bülent hocanın, 9 maçlık periyotta sadece Kadıköy'de Fenerbahçe mağlubiyeti bulunuyor.

Haftanın Hakemi: Fırat Aydınus
Zorluk derecesi yüksek bir karşılaşmayı iyi yöneterek, eleştiri için pusuda bekleyen simsarlara tokat gibi cevap vermiştir. Maçın son dakikalarında Beşiktaş'ın yakaladığı kontraatakta Bursaspor defansından daha hızlı pozisyona yetişmesi, kondisyonunun ne kadar iyi olduğununun göstergesiydi.


Haftanın Oyuncusu: Alex De Souza
Kaptan takımını sırtlamaya devam ediyor. Karabük karşılaşmasını 1 gol 1 asist ile bitiren Alex, son 5 karşılaşmada gol kaydetti. Süper Toto Süper lig'te gol atmadığı takım kalmadı. Kendisinin 100, takımının 3000. golünü attı. İyi bir sezon geçiren Alex'e Maşallah diyoruz...


Haftanın Kötüleri:
Volkan Şen: Zorlu Beşiktaş deplasmanında takımını hiç gereği yok iken 50 dakika kadar yalnız bırakması, Bursaspor'un belkide eliboş dönmesine neden olmuştur.
Guti: Bursaspor galibiyetini gece kulüplerinde kutlayan Guti, normalden 5 kat fazla alkollü olarak Belediye otobüsüne çarpması sonucu ehliyetine el konuldu.
Kasımpaşa: Son haftalarda iyi bir istikrar yakalayan, en azından yenilmeyen Kasımpaşa'nın Galatasaray karşısında gol atmayı bırakın pozisyona bile girememesi ilerisi için umut vermemektedir.
Gaziantepspor: Bu haftanın bir diğer kırmızı kart kurbanı takımı Gaziantepspor. Her maçta kırmızı kart gören takım son haftalarda maçlarını 11 kişi bitiremiyor.

Haftanın ilk 11'i:
Ömer (Antalyaspor)
Serkan (Trabzonspor)
Lugano (Fenerbahçe)
Egemen (Trabzonspor)
Deli İbrahim (Beşiktaş)
Peter Grajciar (Konyaspor)
Fabian Ernst (Beşiktaş)
Alex (Fenerbahçe)
Burhan Eşer (Eskişehirspor)
Harry Kewell (Galatasaray)
Emenike (Karabük)

Notlar:
- 15. haftada 4 karşılaşma üst bitti.
- 1 karşılaşma 4-6 bitti.
- 5 karşılaşma alt bitti.
- Bütün maçlarda gol oldu.
- 5 takım gol atamadı.
- Kasımpaşa'yı deplasman olarak saymazsak, ev sahipleri mağlup olmadı.
- Tüm maçlarda 21 gol kaydedildi.

Gol Krallığı:
Alex (Fenerbahçe)             11 gol
Emenike (Karabük)             11 gol
Niang (Fenerbahçe)             8 gol
Bobo (Beşiktaş)                  7 gol
Herve Tum (Büyükşehir Bld.) 7 gol
Simpson (Manisaspor)          7 gol
Semih (Fenerbahçe)            7 gol
Umut (Trabzonspor)            7 gol

6 Aralık 2010 Pazartesi

Fi-Yapı Meydan Muharebesi...



Beşiktaş Bursaspor maçı öncesinde beklenen oldu ve iki takım taraftarları birbirlerine girdi. 7,5 yıl aradan sonra iki takımın taraftarları bir arada maç izlemek için toplandılar fakat facianın önüne geçilemedi. Bu durumun oluşmasında tamamen emniyet güçlerinin hatası olduğunu gözler önüne serildi. Çarşı grubunun Dolmabahçe'den gelerek köşede Teksas grubunu karşılayacağı, maç ile ilgisi olmayan herkesin farkedebileceği bir durumdu. Bursaspor taraftarları, maçın oynanacağı Fi-Yapı İnönü stadına kadar doğru bir biçimde, 3-4 noktada aranarak getirildi. Suç unsurları toplandı ve taşkınlık en aza indirildi. Fakat Çarşı grubuna hiçbir önlem alınamadı. Bursaspor taraftarının geldiği sıralarda, Dolmabahçe'ye kurulacak barikat ile stada gidişi yarım saatliğine durdurabilirdi emniyet güçleri. Bu yarım saat, deplasman ekibi taraftarlarının içeri girmesine fazlasıyla yeterdi. Veya Bursaspor taraftarı, normalden erken getirilerek saat 10 gibi yani maçtan 4 saat önce stada sokulabilirdi. Biz zamanında santradan 8 saat önce çoook maçlara girdik... Bu önlemlerin hiçbiri gerçekleşmedi ve Bursaspor taraftarı, numaraları tribün tarafındaki tünelden çıkarak, eski açık tribünün Dolmabahçe'ye bakan tarafından içeri alınmasına çalışıldı. Beşiktaş taraftarının orada pusuda olduğu nasıl düşünülemedi. İki takım taraftarı arasındaki mesafe bir anda 30 metreye kadar indi. Ondan sonra bir elinde cop, diğer elinde biber gazı yardırırsın böyle. Sonuç olarak iki takım taraftarı birarada maç izlemek için en az 7,5 sene daha beklemek durumunda kalacak.
Maçın erken olması, Beşiktaş çarşı içindeki meyhaneleri kara kara düşündürüyordu. Vefakar Beşiktaş taraftarı bu sorunu da çözdü. Gece 12'den sonra sabahlayan binlerce Beşiktaş taraftarı, hem esnafını memnun etti, hem de alkolün sınırlarını zorladı.

Comandante Alex


                                            
                       FENERBAHÇE - KARDEMİR DEMİRÇELİK KARABÜKSPOR : 2-1

Fenerbahçe maça yine hızlı başladı. İki gol geldi arka arkaya . Luganonun özlenen kafa gollerinden biri geldi bu hafta. Alex de devam etti gollerine. Türkiye'de gol atmadığı takım kalmadı Comandante'nin . Özlenilen bir şey daha kaldı, o da Alex'ten bir frikik golü. O da haftaya gelir bakarsınız!
Ve fakat gelin görün ki dostlar o nasıl bir ikinci yarı idi ben anlamadım. Fenerbahçe ıstırap dolu bi ikinci yarı izletti taraftarına. Özellikle Caner ve o tarafta Yobo ve Lugano, Niang, Dia kim geldiyse o civara, orada her topu taca atmayı başardılar. Sanırım gizli bi hayalet falan vardı o kısımda sol taç çizgisinin dışında - gizli hayalet nasıl oluyorsa! - Belki de top toplayıcı çocuğu sevdiler.. Zaten Aykut hoca Stoch-Selçuk değişikliğini yaptı, film daha bir ilginç hale büründü. Sol açıkta Mamadou Niang vardı. Forvetsiz bir görüntü çizildi bu 15 dakika. Açıkçası Fenerbahçe ve Türk futbolu malesef sol bek göremiyor uzun yıllardır sanırım. Hepsinde öyle veya böyle falsolar var. Zaten Caner sol bek değildi, adamı alıp sol bek yapmaya çalıştılar olmadı. Sol içte orta sahada oynarken 17 yaşaltı milli takımında döktürüyordu misal. Nuri Şahin'li , Tevfik Köse'li, Cafercan'lı kadro Abdullah Avcı ile şov niteliğinde oyunlar oynuyordu Peru'da. Ama ülkemizde güvenip de 17 yaşında 18 yaşındaki gençleri koyamıyolar kadrolara. Mesela Bursa'da Muhammet diye bi genç vardı . Altyaş milli takımlarında takımın kaptanıydı, çekip çeviriyodu o milli takımı. Gelsin Bursa'yı komple çekip çevirsin demiyorum ama hiçbir maçta kadro yüzü görmemesi ilginç. Tam emin değilim belki de bir sakatlık vardır ya da gitmiştir bile Bursa'dan; ama neden hiçbir yerde karşımıza çıkmıyor bu gençler ufak yaş milli takımları dışında diye düşünüyorum sadece. Örneğin Gökay İravul mantıklı bi oyun oynuyodu ortada. Ama Christian ile boy ölçüşmek öyle her babayiğidin harcı değildir tabi. O gencecik çocuk mu boy ölçüşsün! Viva Alex !

3 Aralık 2010 Cuma

İddaa: Haftasonu Sermayesi

                                              




101 Gaz Metan Media - Victoria Branesti : Ev sahibi son 4 maçta aldığı 10 puan ile çıkışa geçti. Rakip, deplasmanlarda varlık gösteremiyor. 1 yaz geç. (1.40)
103 Duisburg - Frankfurt : Lideri 1 puan gerisinden takip eden Duisburg, deplasmanlarda vasatın üzerine çıkamayan Frankfurt karşısında net favori. İçeride 6 galibiyet 1 beraberliği bulunan ev sahibinin, rahatlıkla galibiyete ulaşabileceğini düşünüyorum. 1 olur (1.45)
104 Osnabrück - Paderborn : Deplasman takımı, son derece iyi bir misafir. Osnabrück de topladığı puanların hatırı sayılır bir kısmını içeride aldı. Oranın da yüksekliği dikkate alınarak 1 oynanabilir. (1.85)
106 Trabzonspor - Bucaspor : Lider dolu-dizgin yoluna devam ediyor. Beşiktaş ile Bursaspor'un kapışacağı bir haftada fire vermek istemeyeceklerdir. Bu yüzden işi sıkı tutacaklardır. Eksik Buca karşısında skoru handikaba taşıyacaklarını düşünüyorum. 1(h) (1.45)
115 Sedan - Reims : Deplasmanlarda kayıp olan Reims, Sedan karşısında direnemez. Fransa 2. Ligi'nden handikaplı galibiyet oynanacak bir maç seçilecekse bu maç uygun olabilir. 1(h) (2.55)
126 St.Pauli - Kaiserslautern : Deplasman ekibi çiftetelli bile oynasa üst bitiyor. 2 maçı hariç diğer maçlarını üst bitiren Kaiserslautern, ev sahibinin de yardımıyla skoru üste taşıyacaktır. Üst (1.60)                   
127 Gröningen - Vitesse : Vitesse'nin ligde 5 haftadır sürdürdüğü yenilmezlik, Gröningen tarafından sona erdirilebilir. Daha önce 2 kez ilk 3'e girme fırsatını tepen Yeşil-Beyazlılar, iyi iç saha perfonmanslarını bu maça yansıtacaktır. 1 olur (1.45)
131 Benfica - Olhanense : İç sahadaki tek mağlubiyetini ligin ilk haftasında Academia karşısında alan Benfica, daha sonraki 5 galibiyetinde gol yemeyerek iyi bir istatistiğe imza attı. Deplasmanda galibiyeti bulunmayan Olhanense, ev sahibine direnecek güce sahip değil. Defalarca gol olur. 1(h) (1.45)

1 Aralık 2010 Çarşamba

Are You Göttingen? Yes we're all GÖTtingen.


Beşiktaşın Göttingen ile Almanya'da oynadığı maçta yaşanan totoşluğa daha önce değinmiştim. Ve konu nihayet lehimize çözüldü. Maçın kural hatası sebebiyle tekrarına karar verildi. Uleb İtiraz Komitesi Başkanı İsviçreli Partick Grandjean, oyun saatinin durdurulduğunun ve Göttingen’in attığı sayının normal sürenin dışında olduğunun belirlenmesi üzerine bu kararın verildiğini açıkladı. İşin ilginç olan diğer bir kısmı ise son hücumda Beşiktaş'a verilmesi gereken 24 saniyelik hücum süresinin 14 saniyeye düşürülmesi konusunda herhangi bir yaptırımı geçtim, açıklama bile yok. Bizi ayak üstü dütmeye kalkışan Göttingen ahalisinin yaptığı yanlarına kaldı. Bu sefer galip gelelim de verelim ağızlarının paylarını. Yukarıda fotosu bulunan zattan double-double bekliyorum.

Gabriel Batistuta


                Kendi ülkesinde Newell's Old Boys takımının alt yapısından yetişen Batistuta, 1988 yılında yine bu takımda profesyonel oldu.Fiorentina forması ile özdeşleşen golcü, 1991-2000 yılları bu formayı giydi.1993 yılında küme düşen takımından ayrılmayarak futbolseverlerin kalbinde taht kurmuştur. Batigol lakabını alan Arjantin'li oyuncu, Fifa 99 oyununda cezasahası içinde etkili olması, her vurduğunu 90'a takmasıyla akıllara kazınmıştır.Dünya kupasında en çok gol atan futbolcular arasında bulunan Batigol, 2006 yılında futbol hayatını sonlandırmıştır.

Altyapı:
1987-1988   Newell's Old Boys

Profesyonel:
                                             Maç      Gol
1988-1989   Newell's Old Boys      24        7
1989-1990   River Plate               21        4
1990-1991   Boca juniors             30       13
1991-2000   Fiorentina               269     168
2000-2003   Roma                      63       30
2003            İnter (kiralık)           12       2
2003 2005   Al-Arabi                   21       25

Milli Takım:
1988-2003   Arjantin                   78       56

İddaa...

531 - Beypazarı Şekerspor - Mardinspor : Kendi evinde 4 galibiyet, 3 beraberlik alıp mağlup olmayan Beypazarı, deplasmanlarda 7 maçta sadece 3 gol bulan Mardinsporu eliboş gönderebilecek kapasiteye sahip. Tahmin:1
537 - Turgutluspor - Bandırmaspor : Namağlup lider Bandırmaspor, bu zorlu deplasmandan puan çıkartabilecek kaliteye sahip. Tahmin:0/2Ç
543 - Sampdoria - Psv Eindhoven : Grupta iddaasını son maça taşımak isteyen İtalyanlar, bu maçtan mutlak puan çıkarmak durumunda. Beraberlik iki tarafıda üzmez.Tahmin:1/0Ç
544 - Young Boys - Stuttgart : Gruptan lider olarak çıkmayı garantileyen Alman temsilcisi, İsviçre deplasmanında  kendisini fazla zorlayacağını düşünmüyorum.Artık ligi düşünmek isteyecekler.Akılları Cumartesi günü oynanacak Hoffenheim karşılaşmasında olacaktır.Tahmin:1
546 - Marsilya - Rennes : Sezona kötü başlayan Marsilya, toparlanmaya başladı ve maç eksiği ile lider konumunda. Bu maçı alarak yakın takipçileri ile farkı 3 puana çıkarmak isteyeceklerdir.Deplasman performansı iyi olmayan Rennes karşısında sahadan galibiyet ile ayrılacaklardır.Tahmin:1
552 - Lech Poznan - Juventus :  7 puan ile lider konumda olan Polanya temsilcisi, artık beraberlik lüksü kalmayan Juvestus'u ağırlıyor.Kendi sahasındaki 2 maçıda kazanan Lech Poznan, -10 derece civarında oynanacak karşılaşmadan en az 1 puan çıkartacaktır.Tahmin:1/0Ç
554 - Rosenborg - Leverkusen : İsveç ligini şampiyon olarak tamamlayan Rosenborg, 25 gün sonra sahaya çıkacak ve grupta şansları yok.Alman temsilcisi bu fırsatı değerlendirecektir.Tahmin:0/2Ç