Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

16 Kasım 2011 Çarşamba

Topa vurucan topa!!


Yeşil sahaların cahil zencisi Balotelli'nin dün akşam oynanan İtalya - Uruguay maçında Muslera'ya gol atamayınca girdiği triplerden biri.

31 Ekim 2011 Pazartesi

Bağırmaya Devam


Dün oynanan Beşiktaş - Sivasspor maçının ikinci yarısında skor 1-1 iken çevresinde boş durumda top bekleyen arkadaşlarına pas atmak yerine yine kendini tatmin etmeye çalışınca topu kaybetti. Kapalı tribünün alt tarafından gelen "bırak şovu da top oyna biraz" tepkisine ise " formayı sana vereyim gel sen oyna" şeklinde karşılık verdi.  O dakikaya kadar maçın en çok top kaybeden ve Beşiktaş'a zararı dokunan futbolcusuydu Portekiz'li yıldızımız. 90+3'e kadar da böyleydi durum. Bu dakikada adam kovalamaktan yorulmuş, tükenmiş rakibini ekarte etti, ayağının dışıyla Holosko'ya golü attırdı. O ana kadar kaptırdığı onca top, çalım sevdası yüzünden ezdiği onca atağa rağmen, tribünlerin tepkisi ise "Quaresma, Quaresma, oley, oley, oley" oldu. Şimdi söyleyin Allahaşkına, bu adam şımarmasın da ben mi şımarayım bu şafaktan sonra? Sanki babasının sahibi olduğu kulüp, şımarık oğlu eğlensin diye yanına 10 adam daha koyup sahaya sürülmüş bir takım gibi Beşiktaş. Yarın öbür gün tepemize sıçmaya kalkarsa ben şaşırmayacağım. Adamı tanrı yaptık yahu, boru mu?

23 Ekim 2011 Pazar

CCC Varas CCC

Ben bu takımdan boşuna nefret etmiyorum arkadaş!! Barcelona'nın en sevilenlerinden İniesta bile topa yetişemeyeceğini anlayıp penaltı almaya çalışıyor, hakem zaten "birine bişey olsa da düdüğe asılsam"ın peşinde olduğundan cart die çalıyor penaltıyı. Ama Varas "kusura bakmayın abiler ben gol yemiyorum bu maç" dercesine Messi'nin penaltısını da çıkarıyor ve yaptığı 6 mutlak kurtarışın yanına ekliyor. Gol atamadıkça sinirlenen Barcelona'lıların sert oynamak yerine rakibin psikolojisine oynama huyu da kendilerinden iğrenmek için başlı başına bir neden aslında. İspanya'ya transferi sonrası tam bir kahpeye evrilen Fabregas'ı da Kanoute keşke ciddi ciddi yumruklasaydı lan...

22 Ekim 2011 Cumartesi

Kornerden nasıl gol yenir - 101


Beşiktaş ölüp ölüp dirildiği Kiev deplasmanında büyük oranda şansının yardımıyla normal süre içerisinde skoru 0-0'da tutmayı başarmış. Verilen 3 dakika uzatmanın üzerinden 20 saniye kadar geçmiş ama hakem oyunu devam ettiriyor ve rakibiyle ikili mücadeleye giren Simao'nun müdahalesiyle top kornere çıkıyor. Korner savuşturulursa maç bitecek ve Beşiktaş rezil rüsva oynadığı bu deplasmandan 1 puanla İstanbul'a dönerek Kiev'e karşı avantaj sağlamış olacak. Fakat rakip korneri kullanırken Beşiktaş savunmasının hali işte yukarıdaki gibi. Ceza sahası içi ve çevresinde toplam 6 Kievli oyuncu bulunuyor. Beşiktaş ise bütün hatlarıyla ceza sahası içinde. Cenk kalede, İsmail ön direkte. Buraya kadar tamam. Onlar haricindeki 9 kişinin ne yapmaya çalıştığı hakkında en ufak bir fikri olan var mı? Altıpas çizgisi çevresinde yanyana dizilmiş 6 tane oyuncu penaltı noktasına indirilecek bir korneri karşılamada ne kadar faydalı olabilir? Olamaz. Olamadı da. Allah Beşiktaş'ı koruyabileceği kadar korudu Kiev'de. Kıça başa çarpan toplar, direkler vs vs... Fakat Beşiktaş ayağına kadar gelen puan şansını yine kendi şuursuzluğu yüzünden iterek kendisini sevenleri kanser etti. Maçın sonunda Carvalhal'in şansı sayesinde farktan kurtulan takımının oyunundan memnun olduğunu söylemesi de, hocamızın kendisini hala Portimonense, Rio Ave, Maritimo gibi bir takımda sandığını anlamamıza yardımcı oldu. Avrupa seviyesine göre ortalama bir takım olan Dinamo Kiev'in perşembe gecesi Beşiktaş sayesinde Manchester United gibi görünmesi Carvalhal'i pek rahatsız etmemiş anlaşılan. Edu ile içinde bulundukları duygusal ilişkinin ise yakında açığa çıkacağını düşünüyorum çünkü, kontra oynayıp 1 puana yatacağını bile bile 29 kişilik oyuncu kadrosundaki en hantal, en ciğersiz en en en en en.... olan futbolcu (!) ile oyuna başlamak duygusal bir ilişkinin meyvesidir bence.

20 Ekim 2011 Perşembe

Xavi


Xavi'nin rol aldığı viral reklam

13 Ekim 2011 Perşembe

35. Saniye Kasabı



Dünya Kupası elemelerinde İran, Bahreyn'i konuk ederken, 2 takım da 4 puana sahipti. Konuk takım Bahreyn, zorlu İran deplasmanından alacağı beraberliğe amin diyecekti. 4-5-1 dizilişi ile karşılaşmaya başlamaları da zaten 1 puanın yeterliliğine dair inançlarını simgeliyordu. Maç başladı, hemen 35. saniyede oyun sistemleri 3-5-1 olarak değişti. Maçın sonunda 1 puan yerine elde ettikleri şey ise 6-0'lık bir yenilgiydi. Bahreyn'in genç stoperi Rashed Ebr Alhooti ise ulusal müsabakaların en hızlı kırmızı kartını görerek adını tarihe yazdırdı, ama kendisiyle gurur duyduğunu sanmıyorum.

11 Ekim 2011 Salı

Nostaljik Vesikalıklar - 2

Steven Gerrard, Everton formasıyla.

Suyunu Çıkarmanın fotoğrafı


Almanya maçı sonrası Podolski'nin Emek Ege'ye verdiği ayarın üzerine Almanların halen bizim için oynayacağını düşünmek ne kadar da ütopik.Adamlar 10'da 10'un peşinde, kendi rekorları için mücadele ediyorlar, ama Fanatik affetmez, böyle giydirir adama. Gördün mü Mesut efendi, Ay-yıldızdan kaçış yok !!

8 Ekim 2011 Cumartesi

Adamsın


"Ben de kendimi eleştiriyorum. Ancak bu sonuçta kolektif bir şeydir. Diğer arkadaşların eksiklerini kapatmaya çalışıyoruz, onlar da benimkini. Böyle yaparsak başarılı olabiliriz. Salı günü 3 puan almamız gerekiyor. Almanlar'ın devamlılıkları umudumuz oldu. Beraberlikleri de olur. Kendimize bakacağız ve 3 puanımızı alırsak, başarı olacaktır. Hiç kimse alınmasın. Sonuçta milli takımın, camiamızın iyiliğini istediğimiz için bazı şeyleri söylüyoruz, konuşuyoruz, eleştiriyoruz. Bizim de hatalarımız olabilir. Düşünceleri paylaşarak başarıya ulaşılabiliriz. Ben 6 ay sonra bir maça çıkıyorum. Siz bende bir değişiklik fark edebildiniz mi? Herkesin kendine iyi bakması, çalışması lazım."
Hamit Altıntop, 3-1 kaybedilen Almanya maçından sonra bunları konuştu kabaca. Bunca yıldır böyle dobra maç eleştirisine rastlamamıştım, hele bir futbolcu tarafından yapılanına. Kendisi sakatken bile yükleme çalışmaları yaparken, sezon içinde yan gelip yatanları görünce kudurmuş belli ki. Rıdvan maç esnasında dedi ya, "kimse kusura bakmasın ama, şu milli takımdan Alman takımına sokabileceğin 2, bilemedin 3 kişi var" diye, yetenek, teknik kapasite olarak belki daha fazlasını sokabiliriz bu gruba ama, mental açıdan sırıtmayacak bir tane adam var, o da Hamit. Adam gerek düşündükleriyle, gerek bakış açısıyla, gerekse uygulamasıyla diğerlerinden çok çok farklı. Boşuna Real Madrid forması giymiyor demek. Herkesin beynine beynine verdi Azerbaycan maçı öncesi. Hoş, yine Almanya kesecek göbeğimizi ama, belki bir uyanış, bir farkında oluş yaratır bu çıkışı takıma.

6 Ekim 2011 Perşembe

Sıra Fransa'da


Lyon başkanı Aulas, PSG-Lyon maçından sonra:

“Lugano futbolcu değil. Futbolun dışında her şeyi yapıyor. Sahada adam öldürmeye çalışan bir katil gibi. Futbolcumuz Gomis, maç sonunda yediği darbeler ve sırtındaki tırnak izleri yüzünden oldukça sinirliydi. Arkadaşlarına bile sevgilisi tarafından bu kadar tırmalanmadığını söylemiş”

2 Ekim 2011 Pazar

Ajax'ın Dramı


Başlıkta bahsettiğim Ajax, Hollanda efsanesi Ajax Amsterdam değil, Estonya'da bir efsane haline gelmek üzere olan Ajax Lasnamae. 1993 yılında kurulan sarı-lacivertli ekip, içinde bulunduğumuz sezon Estonya 1. Ligi olan Meistriliiga'da mücadele etmekte. Ya da edememekte. Oynadıkları 32 lig maçında 4 beraberlik, 28 mağlubiyet alarak bu maçlarda tam 157, evet tam 157 gol yiyen Ajax Lasnamae, 3 gol daha yeseydi maç başına 5 gol ortalaması tuturmuş olacaktı. Geçen sezon 36 maçta yediği 38 golle ikinci ligin en az gol yiyen ikinci takımı olarak ligi 3. bitiren, üzerindeki diğer iki takımın 1. ligdeki Levadia Tallin ve Flora Tallin'in B takımları olması sebebiyle bir üst lige terfi eden Ajax Lasnamae, başına gelecekleri bilse, yeterli takviyeleri yapmadan lig yükselmeyi istemezdi kesinlikle. Bu sezon 1 kez 14, 1 kez 13, 1 kez de 12 gollü yenilgiler alan takımın yemeyi en çok sevdiği gol sayısı ise 7 kez ile 3. 6 kez de 7 gollü yenilgiyle sahadan ayrılmışlar. Aldıkları 4 puanın 3'ünü aynı takımla oynadıkları 3 maçtan çıkarmışlar, sıralamada bir üstlerinde bulunan FC Kuressaare. Kuressaare aynı zamanda ligde kaydettikleri 8 golün 6'sını attıkları takım konumunda. Lig ikincisi Trans Narva bu sezon şimdiye kadar attığı 103 golün 40'ını (oha!!)  7-0, 7-0, 12-0 14-0'lık skorlarla Ajax'a karşı kaydetti. Sezonun bitimine 4 maç var. Lasnamae'lilerin tek derdi şu kabusu bir an önce bitirip ikinci lige, gol atıp galibiyet alabildikleri yere geri dönmek. Bundan sonra takibimde olackalar, kalbim onlarla.

Ohannesburgerking

Eren Derdiyok'un Wolfsburg'a attığı acayip gol. Afferin lan.

26 Eylül 2011 Pazartesi

Anger Management



Etoo takımının Dinamo Moskova deplasmanında oynadığı RusyaKupası maçında 116. dakikada çok net bir pozisyonu kaçırdı. Bu pozisyonun hemen sonrasında yere düşen Etoo, Moskova'nın Arjantin'lisi Leandro Fernandes'in kendisine eğilip söylediklerinden sonra birden yerden kalkıp rakibinin boğazını sıkmaya başladı. Hakemin gelip Etoo'yu sarı kartla soğutmasından ve olayın tv'deki birkaç tekrarından sonra gördük ki, Etoo rakibiyle sarmaş dolaş ve özürlerini bildiriyor. Ben Fernandes'in ya ırkçı sözler söylediği ya da aldığı parayı bahane ederek Etoo'ya saldırdığını düşünmüştüm ama meselenin "nasıl kaçırdın la bunu ahahaha" dan ibaret olduğu ortaya çıktı.

23 Eylül 2011 Cuma

Sıvadı ve Gitti


Gasperini'nin İnter günleri 3 ay sürdü. 5 sezondur Genoa'da başarılı sezonlar oynayan Haziran ayında İnter'in başına geçtikten sonra Genoa'da başarılı olduğu 3 stoperli şablonu yeni takımında da uygulamak isteyen İtalyan hoca, sezona Süper Kupa'daki 2-1'lik Milan mağlubiyeti ile başlayarak ilk fireyi verdi. Serie A'nın ilk maçında Palermo deplasmanında yenen 4 gol ise, 7 yıldır ligde hiçbir takımdan yenmemişti. Bunları Şampiyonlar Ligi'nde, üstelik, Giuseppe Meazza'da alınan 1-0'lık Trabzonspor yenilgisi izleyince Gasperini kaçınılmaz son ile burun buruna geldi. Evinde oynadığı Roma'yı da yenemeyen Gasperini ligin yeni takımı Novara'dan da 3 yedi ve tekmeyi yedi. Gasperini dönemindeki İnter'i 3 maçta izledim ve Mourinho öncesi İnter'indeki verimsiz ve kısır futbola olan benzerlik hemen dikkatimi çekti. İnter gibi takımın başında deneme yanılma yöntemi kullanma gibi bir lüksünüz yok. Hele hele yaşları toplamı 100'ü geçen 3 savunmacı ile (Zanetti, Samuel, Lucio) 3-4-3 oynamak bu kadar zorken.  Yeni hoca Ranieri ise eski sisteme dönerek oynayacak, klasik ve macera aramayan yapısını takıma da benimsetecektir. Bu sezon İnter maçlarından çok gol beklememek lazım sanki.

22 Eylül 2011 Perşembe

2-1'le şampiyonuz



Müge Anlı'dan konuşurken, bi bakmışsın, maç kaçıvermiiiiş...

20 Eylül 2011 Salı

Kafa Güzel


Beşiktaş oynadığı son 2 resmi maçta bulduğu 8 golün 6'sını kafayla kaydederek sevenlerini şaşırttı. Yıllarca ezeli rakiplerinin Hagi'nin, Alex'in kestiği ortalarla bulduğu onlarca kafa golünü boynu bükük izleyen Beşiktaş taraftarı, Maccabi Haifa ve Ankaragücü maçlarında Almeida, Mehmet Aurelio, Egemen, Sidnei (2), ve Mustafa Pektemek'in kafa golleriyle adeta şoka girdi. Bu sezon takımdan bolca kafa golü izleyeceğe benziyoruz. Eh, oyun anlayışımız "Quaresma'ya ver, o markajdaysa Simao'ya ver, sıfıra inip orta yapsınlar, biri vurur da gol olursa kazanırız"dan öteye geçmediği için göbekten pek gol bulamayışımız çok da sürpriz olmaz aslında.

Not: Evet, Quaresma'nın bencilliğine inanılmaz kılım.
Not 2: Bu arada Bobo'nun hatırı sayılır hava hakimiyetini unuttuğum sanılmasın, ama Deli İbo kestiği ortaların hepsini çocuğun beline hizaladığı için yeteri kadar kafa golü izleyememiştik Bobo'dan da.

Kendimi tebrik ederim


Yusuf Şimşek, takımı Turgutluspor'la çıktığı Diyarbakırspor deplasmanında kendisini oyuna sokarak 1 puanı kurtardı. Henüz 2. dakikada öne geçen Turgutluspor, 15. dakikada beraberlik golünü, 60. dakikada ise ikinci golü yiyince, teknik direktör sıfatıyla kulübede oturan Yusuf, "bi boku beceremediniz lan, illa beni uğraştıracaksınız!!" diyerek kendisini oyuna soktu ve 75. dakikada skoru 2-2'ye getiren golü kaydederek takımına 1 puanı getirdi. Maç sonunda mikrofonlara konuşan Yusuf, "60. dakikadan sonra oyuna soktuğum ve beraberlik golünü atan BEN'i kutluyorum" dedi.

15 Eylül 2011 Perşembe

37 yıl ve 289 gün


Evet 37 yıl ve 289 gün...Ülkemizde bu kadar yaşamış neredeyse tüm futbolcular götü göbeği birbirine bağlayıp televizyonlarda ona buna sallayarak hayatlarını idame ettiriyorlar. Ryan Giggs ise Şampiyonlar Ligi'nde oynanan Benfica deplasmanında takımına 1 puanı getiren golü atıyor ve zaten kendisinin olan Şampiyonlar Ligi'nin en yaşlı golcüsü ünvanını geliştiriyor. Geçtiğimiz sezon Inter kaptanı Javier Zanetti'nin Tottenham'a gol atarak elde ettiği bu ünvanı yine geçtiğimiz sezonun yarı final maçında Schalke'ye attığı golle Arjantin'linin elinden alan Giggs 37 yıl, 148 günlük rekorunu dün akşam 141 gün daha geliştirdi. Adam oynuyor efendim, durduramıyoruz.

Kaledeki Efsane


Ronaldo'nun kendi güzelliği ve zenginliği ile ilgili açıklamasıyla renklenen Dinamo Zagreb karşılaşmasının Casillas için ayrı bir anlamı vardı. Real Madrid formasıyla 577. resmi maçına çıkan Casillas, Jose Antonio Camacho'yu yakalayarak kulüp tarihinden en çok forma giyen 6. futbolcu oldu. 1998-1999 yılında Alman kaleci Bodo Illgner'den kaleyi alan Casillas, birinci kaleci olma özelliğini sadece 2001-2002 yılında yaşadığı formsuz dönem esnasında Cesar'a kaybetti. Bayer Leverkusen ile oynanan ve 2-1 kazanılan finalde Cesar'ın sakatlığı sonrası son 25 dakika oyuna giren ve yaptığı kurtarışlarla kupayı getiren Casillas kaleyi bir daha bırakmadı. 30 yaşındaki Casillas'ın 741 maçla birinci sırada bulunan Raul'u geride bırakabilmesi için 165 resmi maç daha gerekiyor. Real Madrid'in yılda 50 civarı resmi maç oynadığını düşünürsek bunların en az 45'inde kaleye geçecek bir Casillas'ın 3buçuk sezon sonra Raul'u geride bırakabileceğini söyleyebiliriz.

Raul 741
Sanchis 710
Santillana 643
Gento 605
Hierro 601
Casillas 577
Camacho 577
Pirri 561
Michel 559
Guti 542

Bi yüzünü yıka da kendine gel..


"Beni ıslıklıyorlar çünkü güzelim, zenginim ve büyük bir futbolcuyum, kıskanılıyorum."

Cristiano Ronaldo, dün akşam Hırvastistan'da oynadıkları Dinamo Zagreb maçından sonra.

Tarih & Tekerrür


Trabzonspor'un efsanevi 1-0'lık İnter galibiyetinin 28. yıldönümünde Şampiyonlar Ligi ilk maçında yine İnter ile karşılaşması belki de olacakların işaretiydi. 14 Eylül'ü İnter için hatırlanmak istenmeyen günler arasına almak elindeydi Trabzonspor'un. Şenol Güneş tribünde Burak ve Adrian kırmzı kart cezalısı olduklarından sahada değilllerdi, dolayısıyla İnter mutlak favori başlıyacaktı oyuna. İnter sahasında kağıt üstünde grubun en zayıf takımına üstünlüğünü kabul ettirebilmek ve skoru erkenden çözebilmek baskılı başlamak istedi, sadece istedi ama, yapamadı. Trabzonspor sahadaki yerleşimini öyle iyi ayarladı ki, topa daha çok sahip olan İnter tehlike oluşturacak şut imkanı bulmakta zorlandı. Nagatomo ve Maicon'un bindirmeleri Celutska ve Cech'in yerinde kademeleriyle eridi gitti. Topu yükselttiklerinde ise karşılarında Glowacki, Giray ve Tolga vardı. Zokora'nın ön alanda yaptığı bitmek bilmeyen baskı İnter'in kalbi Sneijjder'in Zarate ve Pazzini'yi besleyememesine yol açtı. Burak'sız Trabzonspor'un da hücum gücünün törpülendiği açıkça ortadaydı. Halil, Alanzinho ve Henrique birbirlerine dönük ve dikine oynama fırsatı bulamadılar. Ama Colman'ın geçen sezon neredeyse hiç görülmemiş istekli ve diri oyunu pozisyon getiremese de, topu rakip alanda tutmak istedikleri zamanda bordo-mavililere epeyce metre kazandırdı. Trabzonspor'un İnter'in üstünlüğünü kabul edip 3 net pozisyon birden verdiği 30. dakika dışında (ki Tolga 3 pozisyonda da son derece başarılıydı), İnter ilk yarıda istediklerinin hiçbirini yapamadı. İkinci yarı da hemen hemen aynı karakterle başladı. Gol atmak için sabırsızlanan ama sabırsızlığı kadar üretkenliği olmayan İnter atakları Zokora ve Colman'a çarparak eridi. Trabzonspor tam da oynaması gerektiği gibi oynuyordu. Buradan çıkarılacak 1 puan bile önümzdeki maçlar için moral ve avantaj demekti ne de olsa. İnter'in savunma bloğunu yavaş yavaş öne çıkarması Trabonzspor'un gol için iştahını kabarttı ama yapılan basit top kayıpları yaratılabilecek pozisyonları başlamadan bitirirken, Pazzini ve Milito'ya geçit vermeyen Tolga takımını oyunda tutuyordu. 76. dakikada kazanılan kornerde Halil maç boyunca yaptığı tek müspet hareketi yaparak topu yarım voleyle kaleye yolluyor, üst direkten dönen ve sol çapraza açılan topu ise Celutska, Lucio ve Cambiasso'nun arasından Cesar'ın tersine, yerden arka direğe yollayarak  Trabzonspor'u öne geçiriyordu. Messi'nin, Ronaldo'nun attığı gollerde götü yırtılana kadar bağıran İlker Yasin'in o sesi ve coşkusu neresine kaçmıştı bilmiyorum ama Trabzonspor öndeydi artık. Kalan 15 dakikada yine müthiş koordineli ve dikkatli bir savunma bloğu vardı İnter'in önünde. Herkes canla başla kaleyi savunuyor ve yardımlaşıyordu, kazanılan toplar etkili ve sakin kulanılsa 2. gol bile gelebilirdi. Zokora baktı takım heyecandan ileri çıkamıyor, topa basa basa, çevire çevire oyunu bitirdi. Trabzonspor Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı ilk maçta İnter'i yenerek grup liderliğine otururken, 900bin euro maliyetle Sparta Prag'dan alınan Celutska, attığı galibiyet golüyle bonservisini çıkarıyordu. Ha bir de "bu İnter'i biz de yenerdik" diyen hazımsız Fener'li arkadaşlarımız vardı ki, onlara söylemek istediğim, "lütfen mikrofona konuşun".

13 Eylül 2011 Salı

9 Eylül 2011 Cuma

Nostaljik Vesikalıklar - 1

Thierry Henry

Görünmeyen Ayaklar



Arjantin'in 2. golünde Messi'nin ayaklarını izleyin, izleyebiliyorsanız. Neredeyse tamamı atletlerden oluşan Nijerya takımını ekstra bir bilek hareketi, bir vücut çalımı bile kullanmadan yanlarından depar atarak geçiyor ve Higuain'in golünü hazırlıyor adam. Her ne kadar Barca'lı olduğu için benim gözümde eksi puanla başlıyor olsa da, galiba yetenekli bu adam. Biraz.

7 Eylül 2011 Çarşamba

26 Ağustos 2011 Cuma

İnler

Gökhan İnler Fener'de..

Şampiyonlar Ligi Grup Kuraları



Şampiyonlar Ligi kuraları çekildi, Fenerbahçe yerine lige dahil edilen Trabzonspor'un grubuyla birlikte diğer grupları da kısa bir değerlendirmeye alıyorum.

A GRUBU: Bayern Münih, Villarreal, Manchester City, Napoli
Bir Alman, bir İspanyol, bir İngiliz ve bir İtalyan ile tam temel fıkrası gibi bir grup İçinde ülke şampiyonu bulunmuyor. Şampiyonlar Ligi'nin bu sezonki en denk eşleşmesi denebilir. Her takımın birbirini yenme ve grubu lider bitirme şansı var. Hangi 2 takım diğerlerine göre biraz daha şanslı dersek, kadro genişliği bakımından Manchester City, deneyim ve kalite bakımından da Bayern Münih'i ilk 2 sıranın diğerlerine göre daha şanslı isimleri olarak nitelendirebiliriz.

B GRUBU: Inter, CSKA Moskova, Lille, Trabzonspor
B grubunda liderliğin en büyük adayı tabi ki, birinci torba takımı İnter. Geçtiğimiz sezonu ezeli rakibi Milan'ın arkasında kapatan İnter en büyük gol silahı Etoo'yu da Anhzi'ye yolladı. Sezon öncesi çok hazır gözükmediler ama bu grubu lider bitireceklerini düşünüyorum. Fenerbahçe'nin men edilmesinden sonra ne olduğunu anlamadan kendini Şampiyonlar Ligi'nde bulan Trabzonspor ise Şampiyonlar Ligi'ne hazır değil. Üçüncülük başarı olur. Geçtiğimiz sezonu şampiyon bitiren Lille ise, kadrosunu koruyamadı ama gerekli takviyeleri yaparak sezona başladı. İlk ikiyi zorlarlar. CSKA Moskova sonlarına yaklaşına Rus Ligi'nde lider ve şu aralar formda. Benim ilk 2 adaylarım İnter ve tecrübesiyle CSKA.

C GRUBU: Manchester United, Benfica, Basel, Galati
Manchester'ın gözü kapalı oynayıp 6 maçta 18 puan alabileceği bir grup. Puan kaybederlerse ancak bu sürpriz olabilir. Geçtiğimiz sezon her alanda Porto'nun gölgesinde kalan ve kupasız bir sezon geçiren Benfica ise bu sezona yaptığı iddialı transferlerle girdi. Bu grubun ikincisi onlar. İsviçre şampiyonu Basel ise geçen sezon Şampiyonlar Ligi gruplarında Roma'yı deplasmanda yenerek sükse yapmıştı ama bu gruptan sürpriz çıkarabileceklerini sanmıyorum. Ligin yeni takımlarından Romen ekibi Galati ise ancak Basel ile üçüncülük mücadelesi verebilecek kapasitede.


D GRUBU: Real Madrid, Lyon, Ajax, Dinamo Zagreb
Dünya devi Real Madrid, D Grubunun tartışmasız favorisi. Kral Kupası'nda Barcelona karşısında 2 maçta da ortaya koydukları oyun kendilerini ne kadar geliştirdiklerinin kanıtı. İspanyolların Avrupa'daki en büyük kabusu Lyon, istemedikleri ot hesabı, yine diplerinde bitti. Hollanda'da uzun bir aradan sonra şampiyonluğu kazanan Ajax da Lyon ile üçüncülük mücadelesi verecek ama kazanan Lyon olacak gibi görünüyor. Hırvat şampiyonu Zagreb ise burada kareyi tamamlıyan takım görünümünde.

E GRUBU: Chelsea, Valencia, Bayer Leverkusen, Genk
Genk'i hariç tutarsak E grubunun dengeli bir eşleşmeden oluştuğunu söyleyebiliriz. İngiliz devi Chelsea oturmuş kadrosu ve yıldızlarıyla grubun favorisi. Valencia kadroda yeniden yapılanmaya ve gençleşmeye gidiyor, ama sahip oldukları sistem ve yerleşiklik en büyük avantajları. Bayer Leverkusen genç ve dinamik kadrosuyla ikinci sırayı çok zorlayacak, kesin. Kuranın ardından İngiliz, İspanyol ve Alman takımlarıyla eşleştiklerini gören Genk yöneticilerinin ettiği küfürleri duyar gibiyim.

F GRUBU: Arsenal, Marsilya, Olympiakos, Dortmund
F grubu, A grubundan sonra en dengeli sayılabilecek grup. Yazı Fabregas kriziyle geçiren ve kaptanıyla birlikte Nasri, Clichy gibi kilit isimlerini de kaybeden Arsenal, sezona da çok kötü başladı. Alman şampiyonu Dortmund ise kaldığı yerden devam ediyora benziyor. Fransız temsilcisi Marsilya da Arsenal gibi sezon başı pek ışık vermeyen takımlardan. Yunan temsilcisi Olympiakos ise gediklisi olduğu Şampiyonlar Ligi grupları içerisinde hiç bu kadar üst tura çıkmaya müsait bir ortam yakalamamıştı herhalde. Benim ilk 2 için favorilerim ne kadar formsuz olasa da Udinese'yi 2 kez yenip gruplara kalabilen, bir anlamda İngiliz takımları haricindekilere üstünlük sağlayabilen Arsenal ve Nuri haricinde kayıp yaşamayan Jürgen Klopp'lu Dortmund.

G GRUBU: Porto, Shaktar Donetsk, Zenit, APOEL
2010-2011 sezonunun bence en flaş takımıydı Porto. Nerede ne kadar kupa varsa kaldırdı, yenilgisiz lig şampiyonluğunun yanına Avrupa Ligi ve Portekiz Kupası'nı da ekledi. Teknik direktörü Villas Boas'ı Chelsea'ye, Avrupa Ligi rekortmeni golcüsü Falcao'yu Atletico Madrid'e göndermelerine rağmen gurubun liderlik için en büyük favorisi yine onlar. Lucescu'lu Shaktar ise geçen sezon Barcelona eşleşmesiyle son verdiği Şampiyonlar Ligi yolculuğuna yine son Lig şampiyonu ünvanıyla devam edecek. Porto'yla liderlik mücadelesi verecekler. Shaktarla aynı iklimin takımı Zenit ise Porto ve Shaktar'a göre bir kalibre aşağıda ama bu iki takımı zorlayacak ve üst tur şansı kovalayacak güçleri var. Apoel'in ise üst tur şansı yok ama, en büyük silahları olan iç sahada alacakları puanlarla grup sıralamasını değiştirebilirler.

H GRUBU: Barcelona, Milan, BATE Borisov, Viktoria Plzen
Grubun ilk ve son ikileri belli. Barcelona ve Milan tokat delisi yapacakları minik rakiplerine atacakları gollerle birbirlerine gözdağı vermeye çalışacaklar ve grup liderliği için çekişecekler. BATE ve Plizen de kendi aralarında oynadıkları maçlarda birbirlerine üstünlük sağlayıp Avrupa Ligi'ne kalma çabası içinde olacaklar. Bu arada Şampiyonlar Ligi'ne ikinci kez katılan BATE'nin 3. torbadan kuraya girmesi de ayrı bir enteresan.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

çık tişikkirlir Mihmit ili ıydınlır


UEFA, Türk Futbol Federasyonu'na yaptığı baskıyla TFF'nin Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nde men etmesini sağladı. Federasyonumuz, "oyaladıkça nasıl olsa unuttururum" minvalinde davranırken, UEFA bu şark kurnazlığını yemedi. Adamlar yarın öbür gün federasyona Beşiktaş'ı da Avrupa Ligi'nden men ettirdiklerinde, Bursaspor'un ve Trabzonspor'un da grup öncesi play-off'da elenmesi durumunda, daha ağustos ayında Avrupa'da takımsız kalacak olan Türk Futbolu'nun günah keçisi, tartışmasız, bu federasyon ve başkanıdır.

18 Ağustos 2011 Perşembe

Ertem Şener'le felekten bir gece...

Ertem Şener'in maçı sırtında Barcelona formasıyla anlattığına dair en ufak bir şüphemiz yoktu zaten. Ama kavga esnasında olayı "Marcelo biçti, Mesut ortalığı dağıttı, Higuain herkese vurdu, Mourinho saldırdı" diye anlatırken televizyona bakmasak, Real'lilerin kendi kendilerine kavga ettiğini düşünebilirdik belki de. Dünya Kişisel Barcelona Fetişi Top 10 listesinde Rıdvan Dilmen'le birlikte Türkiye'yi temsil eden 2 Türkten biri olan Sevgili Ertem Şener, lütfen artık bir fırsatını bul da, şu Messi'ye bi kere ver, hem senin için soğusun, hem bizim.



Maç zaten yeterince gergin geçiyordu, Messi galibiyet golünü atınca Madrid'lilerin sinirleri boşaldı. Marcelo Fabregas'a sert girdi, Fabregas da 6 yıldır Arsenal'de kaldıramadığı kupayı Barcelona'daki 3. gününde sadece 4 dakika oynayarak ve topa sadece 2 kez dokunarak kaldırma şansının verdiği motivasyonla kendini böğrüne satır yemiş gibi atıp kafası kesilen kurbanlık misali tepinmeye başlayınca ortalık karıştı, 3 kırmızı kart çıktı, Mesut, Villa, Marcelo atıldı, Mourinho bile olaylara dahil oldu. Villa'nın tokadıyla kendini kaybeden Mesut'un Villa'nın annesiyle ilgili türkçe yorumları da gözümüzden kaçmadı. Bir El Clasico daha klasik görüntülerle kapanırken içimdeki Barcelona nefreti bir kat daha arttı, öyle ki çirkef ve kibirli Real Madrid bile gözüme bu adamlara rakip olduğu için sempatik gelmeye başladı. 


Yendi ama ezemedi..


Sezon öncesi iki ezeli rakibi karşı karşıya getiren ve çift ayak usulü oynanan İspanya Süper Kupası gösterdi ki, Real Madrid bu sezon Barca'ya daha fazla diş gösterecek. İki maçı da izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, Real Madrid'in Barcelona karşısında yaşadığı ancak ve ancak cenabetlik olarak nitelendirilebilir.
Bernabau'da oynanan ve 2-2 biten ilk maçta Real Madrid, Barcelona Sporting Gijon'la Nou Camp'da nasıl oynuyorsa öyle oynayarak başladı. Busquets, Xavi ve Pique'siz 11'le sahaya çıkan rakibinin kendi kalesine yakın bölümde top çevirmesine bile müsade etmeyen Mourinho'nun takımı, Valdes, Abidal, Alves gibi oyuncuları çok zor durumlara düşürerek neredeyse her topu taca, kornere vurdurttu. Mesut'la, Benzema'yla, Ramos'la Marcelo'yla durmadan saldıran, Khedira ve Alonso'nun orta alana çektiği setle de Katalan akınlarını başlamadan bitiren Madrid, taraftarını adeta mest etti. Benzema'nın pasında Mesut'la öne de geçen Real kendinden çok da emin oynuyordu, hem de Ronaldo bu kadar kötüyken. Fakat yarı sahayı topla geçemeyen Barca önce Villa, sonra Messi'yle öyle 2 gol buldu ki, kupayı 10 dakika içinde Madrid'den alıp götürdü. Madrid hakettiğini skora dökememenin sıkıntısını yaşadı. Oysa ki geçen sezon Barcelona Madrid'i böyle yakaladığında maç 5-0 bitmişti.
İkinci maçın Barca için çok daha kolay geçeceğini düşünenler yanıldı. Son dakikalara kadar maça asılan Madrid, Messi'yi durduramadı. Maçın başında mağlup duruma düşen Madrid eşitliği erken buldu, ama rakibin direncini kırdığı anlarda yine ilk maçta olduğu gibi galibiyet golünü atamadı. Durum 1-1 iken Mesut ve Ronaldo'yla kaçırılan goller oyunun kaderini belirleyici türdendi. İkinci yarıda da rakibinden oyun olarak geride kalmayan Madrid, Messi'ye Benzema'yla karşılık verdi. Bu gollerin asistlerinin stoperler tarafından (Pique, Pepe) yapılması da ilginç bir ayrıntıydı. Maç uzayacak derken, Messi kendi başlattığı akını sol voleyle bitirdi ve Madrid'e çok da haketmediği bir mağlubiyet tattırdı. 94 milyon euro'luk Ronaldo, 2 maçta toplam 940bin euro'luk bile oynamayarak bir anlamda Messi'nin dominasyonuna boyun eğdi.
Madrid oynanan 2 maçta da, geçtiğimiz sezon üstüste oynana 4 El Clasico'nun tersine, topa hükmetmek için uğraşan, rakibe direnmeye çalışmak yerine skor üretmek peşinde olan taraftı. İyi yönde gelişme gösterdikleri kesin. Ama dünyanın en iyi takımına üstünlük sağlayabilmek için daha fazlası gerekiyor. Kimsenin çare bulamadığı Messi, Mourinho'nun da belalısı. Alves ve Mascherano'nun ikili kıskacında süt dökmüş kediye dönen Ronaldo'nun aksine, bir türlü marke edilemeyen bir hücum oyuncusu olan Messi'nin kupayı Barcelona'ya getirdiği 2 üst düzey mücadele izledik. Mourinho geçen sezona göre takımının hücum oyununa çok şey katmış, ama bir de Messi'yi nasıl durdurabileceğini bulması lazım.

Hızlandırılmış Korece


Adı: Emmanuel Eboue
Doğum Tarihi: 1983
Boy:  1.78
Mevki: Sağ Bek
Bildiği Diller: İngilizce, Fransızca, Korece (derdini anlatabilecek kadar)



Bal Küpü


Lüksemburg'u Avrupa'da temsil eden takımlardan biri de Differdange 03. Geçen sezonu 4. sırada bitiren ve Lüksemburg Kupası'nı kazanan Differdange Avrupa Ligi'ne 2. ön elemeden dahil oldu. Estonya temsilcisi Levadia Tallin ile eşleşen Lüksemburg ekibi, evindeki maçı 0-0'a bağlayıp deplasmanda da 1-0 kazanarak turu atladı. 1. ön eleme turunda ise kendine göre çok daha dişli bir takım olan Yunanistan'dan ASK Olimpiakos ile karşı karşıya gelen Differdange, beklendiği gibi her 2 maçta da varlık gösteremeyerek 3-0'lık skorlarla elendi. Fakat herşey burada bitmedi. Yunanistan Futbol Federasyonu ASK Olimpiakos'u şike yaptığı gerekçesiyle ikini lige düşürdü, dolayısıyla UEFA'da en ağır cezayı keserek ASK'yı kupadan ihraç etti ve sonraki 2 sezonda da Avrupa'ya çıkma yasağı verdi. Yunanistan Federasyonu'nun temyiz kurulu ASK'nın lige tekrar dahil edip cezayı -10 puana çekmesi de UEFA'nın kararını değiştirmedi ve Differdange gruplara kalabilmek için Paris Saint Germain ile ASK'nın yerine oynayacak. Avrupa Kupalarında tahmin edilebileceği üzere berbat bir performans gösteren Differdange'nin 1979'da Rum takımı Omonia Nicosia karşısında evinde aldığı 2-1'lik galibiyetten sonra elde ettiği tek zafer, bu sezon Estonya'da kazandıkları Tallin mücadelesi. 1984'te Ajax ile eşleşmelerinde elde ettikleri 0-0'lık beraberlik tarihlerinin en büyük başarısı. Ama Ajax'ın bu maçın Hollanda'daki rövanşında gurur yapıp 14-0'lık galibiyetle o zamanki adıyla UEFA Kupası gol rekorunu kırdığını da söylememiz lazım.
Şans talih, kader kısmet derken Avrupa Ligi play-off'una kadar dayanan Differdange muhtemelen PSG karşısında da 2 bozgun yaşayacak ama, 7150 kişilik mütevazi stadlarındaki her bilet satılmış ve Lüksemburglular heyecan içinde PSG'yi bekliyorlar.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Cheat & Footballer

İrlanda basınından alıntı. Henry'yi asla affetmeyecekler...

14 Ağustos 2011 Pazar

Gelmiyor, dağılın!!


NBA'in lokavta gideceği belli olduktan sonra adeta boku çıkartılan Kobe Bryant - Beşiktaş ilişkisinde nokta nihayet kondu. Deron Williams'a 250bin dolar aylık ödemeyi kabul eden Beşiktaş, Kobe için de 500bin doları gözden çıkardı fakat, yetmedi. Kobe'nin menejeri Rob Pelinka görüşmeleri sonlandırdıklarını resmen açıkladı. 500bin dolarlık aylığın 200bin dolarlık kısmını THY'nin sponsorluğundan bekleyen Beşiktaş, orada çıkan pürüzler sonrasında önerdiği fiyatı arttıramadı ve rüya sona erdi. Şimdi Kobe'nin beğenmediği paraya geleceği haberini yollayan ve Deron Williams'ı arayıp "Alo Deron, Ben Kevin", Demiören'i arayıp "başkanım beni alın" diyen Kevin Durant ile masaya oturulacağı konuşuluyor. Türkiye Ligi'ne yapacakları etkinin hemen hemen aynı olacağını düşünüyorum, lokavt bitmeden bir şampiyonluk kazanabilirsek çok mutlu ve mesut bir Beşiktaş'lı olurum. Ama bu şampiyonluk yerli oyuncularımıza yapılan "günde 3 idman ve noter" ayıbını örter mi derseniz, bence örtmez.

11 Ağustos 2011 Perşembe

Ohannes!!!



Bunlardan Beşiktaş formasıyla da görmek istiyoruz Almeida...

7 Ağustos 2011 Pazar

Toplu Defans Toplu Hücum



Real Madrid - 109 tane Çinli Çocuk:  2-0

6 Ağustos 2011 Cumartesi

72 Tane !!!


Robbie Savage'lı N-power Ligleri Reklamı.

Avrupa Ligi Eşleşmeleri: Trabzonspor - Athletic Bilbao

Avrupalılar Trabzonspor'u ülkemizde elde ettiği başarılarından çok, Avrupa Kupaları'ndaki kura cenabetliğiyle tanıyorlar. Şampiyonlar Ligi elemesinde torbanın en zor takımı Benfica ile eşleşerek yine kendine yakışanı yapan Trabzonspor rakibine diş geçiremeyerek elendi. Avrupa Ligi play-off kuralarında herkes Trabzonspor'un Tottenham'ı çekerek görevini yerine getirmesini bekliyordu ki, temsilcimiz bu sefer şaşırttı ve kötünün iyisi Athletic Bilbao'yla eşleşmeyi başardı. 2004-205 sezonunda da Bilbao'yla eşleşen Trabzonspor, Avni Aker'deki ilk maçta rakibine 70. dakikaya kadar cehennemi yaşatmış ve 3-0 da öne geçmişti, fakat sonra klasik görüntüsüne bürünüp 2 gol yiyince yakaladığı büyük avantajı kaybederek İspanya'ya gitmek durunda kalmış ve 2-0 yenilerek elenmişti. Trabzonspor'un İspanyol takımlarıyla olan randevuları hep hüsranla bitti. Athletic Bilbao, Deportivo, Osasuna, Atletico Madrid, Villareal gibi takımlara daha önce elenen Trabzonspor bu sefer şanssızlığı kırma peşinde.
Geçtiğimiz sezonu 6. sırada bitiren Athletic Bilbao play-off turundan Avrupa Ligi mücadelesine katılmaya hak kazandı. Arjantin'li teknik direktör Marcelo Bielsa'nın çalıştırdığı Bilbao, maçlarını 39bin kişilik San Mames'de oynuyor. Ateşli taraftarı ve her daim dolu tribünleriyle Sam Mames, rakipler için gerçek bir deplasman. Geçtiğimiz sezon içeride oynadığı 19 maçın 12 tanesini kazanan Bilbao burada topladığı puanlar sayesinde ligi bu kadar yukarıda bitirdi. Kırmızı-siyah renklere sahip Bask temsilcisi kadrosunda Bask bölgesi doğumlu olmayan oyuncuları bulundurmamasıyla ünlü. 1898 tarihinde kurulan kulübün bugüne kadar İspanya Bask bölgesi dışında doğmuş olan tek oyuncusu, Fransa'nın Bask Bölgesi doğumlu Bixente Lizarazu. Oldukça gelenekçi ve milliyetçi bir halkın çılgın desteğini arkasına alan Bilbao takımı, ilk kez kuruluşundan 110 yıl sonra, 2008'de formasına Bask bölgesi çıkışlı bir Petrol şirketi olan Petronos'un reklamını aldı. 8 La Liga şampiyonu olan, 24 Kral Kupası kaldıran Basklılar, duble yaptıkları efsane 1983-84 sezonundan sonra sadece 1984-85'de İspanya Süper Kupası'nı müzelerine ekleyebildiler. Takımın en önemli isimleri, geçtiğimiz sezon Real Madrid tarafından ısrarla istenen kafa golü üstadı LLorente, yine Avrupa'nın birçok büyük takımını radarında olan Javi Martinez, 19 yaşındaki genç yetenek Muniain, tecrübeli kaleci Iraizoz, savunmacılar Iraola, ortasaha oyuncuları Gabilondo ve Toquero, Gurpegi ve Susaeta. Daha önce Galatasaray'la Şampiyonlar  Ligi'nde eşleşen Bilbao, İstanbul'da 2-1 yenildiği rakibini kendi sahasında 1-0 mağlup etmiş, 2 kez karşılaştığı Beşiktaş'ı ise 2 maçlı eliminasyonda safdışı bırakmış, Avrupa Ligi grup maçında ise rakibine İnönü'de 3-1 mağlup olmuştu.
Bana göre Trabzonspor'un tur için umutlu olabilmesi San Mames'deki ilk maçtan en kötü tek farklı bir mağlubiyet çıkarmasına bağlı. Daha önce de değindiğim gibi, Bilbao taraftarı sahadaki futbolcular kadar maça etki etmesiyle ünlü ve San Mames'deki maçta maça baskı yiyerek başlayan bir Trabzonspor oradan istediği sonuçla çıkamayabilir.

Avrupa Ligi Eşleşmeleri: Beşiktaş - Vladikavkaz


Avrupa Ligi Play-off kuraları çekildi. Beşiktaş Rusya'nın Alania Vladikavkaz takımıyla eşleşti. Benim gönlümden Shamrock Rovers geçiyordu, çünkü İrlanda takımları ada futbolunun en zayıf temsilcilerinden. Alania Vladikavkaz da 11 milyon euroluk bütçesiyle Avrupa Ligi adaylarının mütevazilerinden sayılır. 1921 yılında kurulan sarı-kırmızı-beyaz renklere sahip külübün en büyük başarısı, 1995'te kazandıkları Rusya şampiyonluğu. 1992 ve 1996 yıllarında elde ettikleri ikincilikleri de unutmamak lazım. Maçlarını 32bin kişilik Spartak Republican Stadı'nda oynuyorlar. Geçtiğimiz sezon Rusya Kupası'nda ilk 2 turu 0-0'lık beraberlikler sonucu penaltılarla atlayan, bir sonraki turu 3-0'lık hükmen galibiyetlerle geçen, yarı finali de tıpkı ilk 2 turda olduğu gibi 0-0'lık skorun sonrasındaki penaltılarla geride bırakan Alania Vladikavkaz tek gol bile atmadan CSKA Moskova'nın finaldeki rakibi oldu. Rusya Kupası'ndaki tek golünü 2-1 yenildiği final maçında kaydeden Alania, CSKA'nın Şampiyonlar Ligi bileti almasıyla Avrupa Ligi'nde Rusya'yı temsil etme hakkı kazandı. Bu arada ligi 30 puanla 15. sırada bitirip küme düştüklerini de ekleyelim. Bu sezon ise Rusya 1. liginde 2. sırada mücadelelerini sürdürüyorlar. 19 lig maçı oynadılar, dolayısıyla resmi maç oynamamış Beşiktaş'a göre daha hazır olan ekip görüntüsündeler. 9 golle ligin en az gol yiyen ekibi durumundalar. Vladimir Gazzayev'in çalıştırdığı, yaş ortalaması 23 olan Alania, bir sonraki sezon üst ligde mücadele edebilmek için motive olmuş durumda. Kadrolarında Bir Fildişi'li, bir Burkina Faso'lu, Bir El Salvador'lu, Bir Özbek, 2 Brezilya'lı ve 1 Yeni Zelanda'lı yabancı oyuncu barındırıyorlar. Çok öne çıkan yıldız bir isimleri yok. Takım savunması en önemli kozları. Beşiktaş ile eşleşmeden bir önceki eleme turunda Kazakistan'ın Aktobe takımıyla iki maçta da 1-1 beraberlik alan Alania takımı, bilin bakalım rakibini nasıl eledi? Evet yine penaltılarla. Beşiktaş gününde olduğu gün bu takımı içeride dışarıda topa tutar. Ama olur da, iş yanlışlıkla penaltılara kalırsa ayvayı yediğimizin resmidir, Alania yaptığı katı savunmanın semeresini penaltılarda almasını bilen bir takım çünkü. Rusya basınında çıkan haberlere bakıldığında Ruslar'ın kendilerine hiç şans tanımadığını görüyoruz. Ortak görüş, Beşiktaş'ın yedekleriyle bile Alania'yı eleyebileceği şeklinde. Valerenga ve Maccabi Haifa maçlarında maçında tribünde olan biri olarak ben, dereyi görmeden paça sıvanmayacağını en iyi bilenlendenim. İnönü'deki ilk maçta 4-5 gollü bir galibiyetle Rusya'ya gidersek, o zaman rahat edebilirim.

30 Temmuz 2011 Cumartesi

Sen Fenerbahçe'li Değilsin Ben Fenerbahçe'liyim!!!


                   Gümdemde hep konuşulan Aziz Yıldırım Metris'te, Aziz Yıldırm Hastanede. O içeride, bu ifade verdi gibi... Taraftarın halini soran hiç yok. 3-4 maç için milyon dolar gibi yüksek paralar konuşuluyor gündemde. Sen kendine rant sağlıyorsun takım şampiyon oluyor, bizlerde bu şampiyonluğun helal olduğunu düşünüp tura çıkıyoruz sokaklarda. Paranın olduğu her yerde pislik olduğu gibi Türk Futbolunada artık pislik bulaşmış durumda.
                  Aziz Yıldırım; 10 küsür senesini Fenerbahçe'ye vererek taraflı-tarafsız herkesin beğenisini kazandı. Stadı yeniledi, tesisler kurdu, Türkiye'ye gelmesi hayal gibi gözüken futbolcular getirdi, altyapıyı geliştirdi, diğer spor dallarında başarılar getirdi, en önemlisi sağlığını ve ailesini Fenerbahçe'ye verdi... Bunların hepsi takdir edilecek bir başkanlık yönetimidir. Ama şunu açık ve net söyleyebilirim; sen Fenerbahçe'li değilsin, ben Fenerbahçe'liyim. Çünkü sen para ile maç satın alan tarafta oldun, ben ise para ile maça giden tarafta oldum.Ben lise zamanında ailemin verdiği harçlıkları biriktirerek Fenerbahçe'me destek vermeye stada gittim, ben bilet bulabilmek için stada sabah 7 de gittim, ben Fenerbahçe yenildiği zaman stad koltuklarında ağladım, ben maç izlerken heyecanlandım(şike yapan heyecanlanmaz çünkü sonucu biliyodur). Sen içieriden nasıl kurtulabilirimin derdinde iken ben Fenerbahçe'nin geleceğini düşündüm.
                Shakhtar Donetsk maçında Aziz Yıldırım maskesi takıp sahaya giren arkadaşları kesinlikle desteklemiyorum. Ben Aziz Yıldırım'cı değilim ben Fenerbahçeliyim. Siz sahaya girip taşkınlık yapıyorsunuz benim takımım 2 maç seyircisiz oynama cezası alıyor.
               Bundan sonraki süreçte şahsım adına konuşacak olursam eğer, iddialar Feenrbahçe'nin şike yaptığı yönünde sonuçlanırsa küme düşmelidir. Küme düşmelidir ki ileride bu işe kalkışacaklar olursa onlara ders olmalıdır. Kimileri içerden nasıl kurtulurum diye düşünürken biz gerçek Fenerbahçe'liler Emenike ve Lugano'nun gidişine kahroluyoruz. Biz Fenerbahçe'li olarak doğduk.Takımımız küme düştüğünde de desteğimizi esigemeyeceğiz. Siz 10 sene kulüp yöneticiliği yapıp kabuğunuza çekileceksiniz, biz Fenerbahçe'li olarak öleceğiz...
         

26 Temmuz 2011 Salı

Malotelli Strikes Back



Sana insan diyenin...

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Yok ebesinin ... Ali Sami


Almanya Bundesliga'nın dev kulübü Bayern Münih, geçtiğimiz Haziran ayında 18 milyon Euro'ya Schalke 04'ten transfer ettiği kaleci Manuel Neuer ile taraftarların arasını düzeltmek için çok ilginç bir anlaşma yaptı. Kulüp yöneticileri, Neuer ve bu oyuncunun transferine karşı çıkan "Inferni Bayern 01" taraftar grubu, geçtiğimiz hafta bir toplantı yaparak, gerginliği nasıl gidereceklerini konuştular.
Taraftarlar, 4 maddeden oluşan bir 'davranış kuralları' protokolünü kabul etmesi halinde Manuel Neuer aleyhine tezahüratta bulunmayacaklarını ve pankart açmayacaklarını taahhüt ettiler. Bayern Münih yetkilileri ve Alman kaleci de birbirinden ilginç maddelerin bulunduğu bu anlaşmayı kabul etti.


1. Takımın iç saha maçlarında, "Inferni Bayern 01" taraftar grubuna ayrılan güney tribününe kesinlikle yaklaşmayacak.
2. Maçlarda Bayern formasının üzerine bulunan kulüp armasını kesinlikle öpmeyecek.
3. Formasını çıkarıp, güney tribününe atmayacak. 
4. Bayern taraftarları ile birlikte tezahürat yapmayacak.
Söz konusu taraftarlar son olarak Bayern'in hazırlık kampında, "Neuer, istediğin kadar gol kurtarabilirsin ama biz seni kalemizde hiçbir zaman kabul etmeyeceğiz" yazılı pankart açmıştı.


Bayern Münih taraftarlarının Manuel Neuer'e tepki duymasının sebebi yıllar öncesine dayanıyor. O dönem Schalke 04'te forma giyen Neuer, Bayern'i yendikleri bir maçtan sonra, rakip kaleci Oliver Kahn'ın sıkça yaptığı bir sevinç gösterisini taklit edince, taraftarların en çok nefret ettiği oyuncu haline gelmişti.

Görüldüğü üzere, bizden de fazla saçmalayabilen taraftar grupları var. Allahtan kaleye geçmesine izin vermişler.

22 Temmuz 2011 Cuma

Bravo...





Sahaya inerek kameramanlara, güvenlik görevlilerine saldırıp basına ve polise karşı bir duruş sergilediğini düşünen Fenerbahçe'li taraftarlar... Şimdi böyle yapınca herkes ne kadar haklı olduğunuzu gördü ve sempatik olmayı başardınız.. MI?



17 Temmuz 2011 Pazar

Hayal Kırıklığı...


Copa America'da ev sahibi Arjantin, favori başladığı turnuvaya Uruguay'a elenerek veda etti. Kupanın başından beri 5 dakika parlayıp 5 dakika sönen Arjantin, çok da ışık vermiyordu. Ama Uruguay karşısında maçın başında golü yemelerine rağmen gösterdikleri direnç ve oynadıkları baskın oyun izleyenlere "acaba" dedirtti. Fakat işlerin bildiğimiz halini alması çok sürmedi. Beraberliği yakalamasına ve rakibini daha 35. dakikada 10 kişi yakalamasına rağmen Arjantin, oyundaki etkinliğini kaybederek galibiyeti bulamadı ve penaltılar sonucunda yaz tatilini başlattı Günlerdir Arjantin ile ilgili spekülasyonların tam ortasında bulunan Messi ise, Higuain'in attığı goldeki harika asisti ve Barcelona'dan bildiğimiz solo slalomları ile rakibi elinden geldiğince zorladı. Milli marşı okumamakla suçlanan, takımı ciddiye almadığı iddia edilen Messi, takımın en iyisi olarak göze çarptı ancak, Arjantin halkının Maradona'ya bakınca gördüklerini Messi'de göremediği bariz şu aralar. Arkasında Xavi ve Iniesta olmadan belirgin bir başarı yakalayamamış olduğu gerçeği sıkça yüzüne vuruluyordu,  bu turnuvadan sonra o günleri de arayacak gibi.

Not: Maçı izlememiş olanların Uruguay'ın attığı 5 penaltıyı da izlemesi gerekiyor. Neredeyse tüm vuruşlar birbirinden kusursuz. Muslera da Galatasaray'ın Mondragon sonrası kaleci krizini bitirir.

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Hayret, Transfer !!!


Transferde İngiltere'nin yıllardır en cimrisi olan Arsenal bu transfer sezonuna dikkat çekici bir transferle başlayarak şaşırttı. Geçen sezon 15 gol, 10 asistle takımı Lille'e şampiyonluğu getiren Fildişi'lı Gervinho, gelecek sezondan itibaren Arsenal forması giyecek. 12 milyon euro'ya malolan Gervinho, kabuk değiştireceği belli olan Arsenal'de önemli bir görev üstlenecek. Arsene Wenger'in 1 veya 2 kanat oyuncusu daha transfer edeceği konuşuluyor.

8 Temmuz 2011 Cuma

5 Temmuz 2011 Salı

Gözü Olanın Gözü Çıksın


Ersan 6 ay yok...Kampın daha başında geçen sezon sakatlandığı dizinden bir kez daha sakatlanan Ersan, anlaşıldı ki, yar olmayacak bize. Geçmiş olsun Ersan.

3 Temmuz 2011 Pazar

Şike!!!


Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım 'şike soruşturması'ndan gözaltına alındı.
Organize Suçlarla Mücadele Şubesi'ne bağlı ekipler, 'futbolda şike soruşturması' kapsamında İstanbul ve Antalya başta olmak üzere 12 ilde operasyon başlattı.
Sabah 7:00 itibariyle başlatılan operasyonda Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın evinde arama yapıldı. Yapılan aramanın ardından Aziz Yıldırım sağlık kontrolünden geçirilerek gözaltına alındı. 
ntvmsnbc.com

Alenen mafyalık yapan bu adamı gözaltına almış olmaları bile işin altından çapanoğullaırnın çıkacağına dalalet. Bugüne kadar ne yapıldı, ne edildiyse de kimse Aziz Yıldırm'a dokunamamıştı.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Günün fotoğrafı...


Teşekkürler Mersin...

23 Haziran 2011 Perşembe

Eyvah, düşüyorlar!!


Son yıllarda ligde gösterdiği kötü performansla düşme tehlikesini iliklerine kadar hissetmeye başlayan River Plate'in play-out oynayacağını haber vermiştim 2-3 gün önce. Play-out'un ilk ayağı Belgrano'nun sahasında oynandı ve River 2-0 mağlup oldu. 2-0'dan sonra sahaya giren River taraftarları futbolculara gözdağı verdi ve maçın da 20 dakika durmasına neden oldu. El Monumental'de oynanacak maçta River Plate rakibini 3 farkla yenemezse ikinci ligin yolunu tutacak. O gün olacakları düşünmek bile istemiyorum. Arjantin polisi şimdiden çok geniş önlemler almış, belli ki onlar da River'e hiç güvenmiyorlar.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Çok da güzel iyi oldu!!


Trabzonspor'un şımarık, karaktersiz ve vizyonsuz yabancısı Jaja, Dubai'ye gitmek üzere yola çıktı. Henüz 25 yaşında Al Ahly ile tamamen duygusal şartlarda bir sözleşme yaparak hedeflerini ortaya koyan Jaja, anlaşma yapıldıktan sonra sırf 3-5 kuruş daha fazla kazanabilmek adına, Trabzonspor yönetimini yabancı kontenjanı konusunda zor duruma sokmak için "Avrupa gitmek istiyorum, İstanbul'da oynamak istiyorum vs vs" gibisinden açıklamalarla karakterini de ortaya koydu. Yok uzaktan sert ve isabetli vuruyormuş, yok bilekleri çok yumuşakmış, çok estetik hareketler yapıp çalımlar atıyormuş da falan filan. Adamda bir duruş, bir omurga olmadıktan sonra isterse futbolcunun kralı olsun, kaç paralık fayda gelir ki takımına. Beşiktaş'ın adam edip Avrupa sahnesine saldığı başka bir kişiliksiz işte. Trabzonspor taraftarı ve yönetimi adına çok sevindim bu adamdan çabuk kurtuldukları için. Gerçi belli olmaz, gece kulübü yok diye Trabzon'u terkeden bu adam Dubai de sarmazsa, 3 güne geri gelir formayı falan öper. Aman kanmayın bu şarlatana.

19 Haziran 2011 Pazar

River halen 3buçuk!!!


33 şampiyonluk ile Arjantin'in en fazla şampiyonluk yaşamış kulübü olan River Plate bu aralar ligde can çekişiyor. Son hafta sahasında Lanus'a yenilerek play-out oynamak zorunda kalan River, ikinci ligin 4.sü Belgrano ile ligde kalmak için çekişecek. Arjantin Ligi'nde küme düşme hesabı son 6 sezonda alınan puanların oynanan maç sayısına bölünmesiyle yapılıyor. Son 5 sezonun 4'ünde hayal kırıklığı yaratan performanslar ortaya koyan River Plate, sadece geçtiğimiz sezon oynanan Apertura Ligi'nde ilk 4'e girebildi. Bu sezon da ligi 9 ve 10. olarak tamamlayacak olan takım son 3 sezon ortalamasında 17.likte kaldı ve taraftarına küme düşme kabusu yaşatmaya devam etti. Arjantin'de küme düşmeyen 3 takım var, River, Boca ve Independiente. Olur da bir küme düşme olayı cereyan ederse, Boca'lı taraftarlara ömür boyu kullanabilecekleri bir malzeme armağan edecekler. Üzerlerindeki baskı çok büyük.

Daha çalışman lazım


Sürekli olarak Real Madrid'den Cristiano Ronaldo ile kıyaslanan Barcelona'nın süper yıldızı Lionel Messi, America's Sports Illustrated'in 'En Talihli 50' listesinde geçen sene kazandığı 30.5 milyon avro ile futbol kategorisinde zirveye oturdu.
Pek çoklarına göre dünyanın en iyi oyuncusu olarak kabul edilen Arjantinli oyuncu, 27.1 milyon avro kazanan Cristiano Ronaldo ve 23 milyon avro kazanan Wayne Rooney'nin önüne geçti.

www.goal.com

Eğer ki Ronaldo kendisine yıllık 20 milyon euro civarı bir para teklif eden City'nin şeyhlerine "he" derse Messi'yi geride bırakabilir. Onun haricinde Messi'yi sollama şansı tanımıyorum kendisine. Öyle Yıldırım Demirören'den İstanbul'a gelmek için aldığı 170bin euro'yla falan olacak iş değil.

16 Haziran 2011 Perşembe

Görmemiş-oğul ilişkisi

Dallas Mavericks'in sahibi Mark Cuban'ın kupa aşkı.

13 Haziran 2011 Pazartesi

10 Haziran 2011 Cuma

Roma'da sürpriz karar


Sezon ortasında Ranieri'den boşalan koltuğa eski golcüsü Vincenzo Montella'yı oturtan Roma, takımın sezon sonuna kadar göstereceği performansa göre Montella'yla sözleşme yapacaktı. Fakat, Roma ligi zar zor 6. sırada bitirip, İtalya Kupası'nda da İnter'e elenerek sezonu kupasız kapatınca Montella, Tayfur Havutçu'nun Beşiktaş'ta yakaladığı şansı bulamadı ve ayrıldı. Eski Roma'lı Ancelotti'nin Chelsea'dan ayrılıp boşa çıktığının kesinleştiği günlerde ilginç bir ismi takımın başına getirmeye çok yaklaştı. Eski Real ve Barca'lı Luis Enrique ile imza aşamasına gelen Roma, yeni bir Guardiola yaratma peşinde. Geçen sezon çalıştırdığı Barcelona B takımı ile ikinci ligi 3. sırada bitirerek büyük iş başaran Luis Enrique Roma için Atletico Madrid'in teklifi reddetti. Real'den Barca transferinden sonra altyapısından yetiştiği takıma Barcelona forması ile gol atması, gol sevinçleri, her derbide ortalığı kızıştıranlardan olması sebebiyle Real cephesinde sevilmeyen isimlerden olan Enrique'nin Atletico Madrid başına geçmesi, Madrid derbilerinde sahada yaşanan gerginlikleri kulübeye kadar taşıyabilirdi oysa ki, olmadı.

Ronaldo...

Romanya ile oynanan hazırlık maçında, milli formayla futbola veda etti Ronaldo. Arkadaşları çok uğraştı vedasını golle yapabilmesi için ama, o yorgun dizleri buna izin vermedi. Yeri dolmayacaklardan biri daha..

7 Haziran 2011 Salı

Alo Tsubasa, Ben Iniesta!!


Iniesta, çocukluk arkadaşı tsubasa ile Nankatsu yönetimine haber yolladı: "Burda çok mutsuzum, beni alın".