Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

28 Mayıs 2011 Cumartesi

3 Büyüklerde Transfer


Ligler tatile girer girmez kulüpler gözlerine kestirdikleri futbolculara aç kurtlar gibi saldırmaya başladı. Öyle ki, transferleri Avrupa Kupaları'na lisans yetiştiremeyecek kadar geç yapmayı bir gelenek haline getirmiş olan 3 büyük Türk takımı bile daha lig bitmeden anlaştıkları futbolculara sezon sonunda imza attırmaya başladı. Daha Mayıs ayı sona ermeden çok önemli denebilecek transferler gerçekleşti. Beşiktaş kadrosunu Trabzonspor'dan Egemen, Rapid Wien'den Veli ve Tanju, Leverkusen'den Burak ve Gençlerbirliği'nden Mustafa ile güçlendirirken, Fenerbahçe Karabükspor'dan Emenike ve Gençlerbirliği'nden Orhan Şam'la transferi açtı, Kayserispor'la da Serdar Kesimal için anlaşmaya vardı fakat, Serdar henüz ikna edilemedi. Galatasaray, Ünal Aysal'la birlikte önce Bolton'dan Elmander'i getirdi, ardından Fenerbahçe'nin elinden Selçuk İnan'ı kaparak belki de en ses getirecek transferi yaptı. 3 Büyüklerdeki transfer hareketlerine inceden bir bakış atalım.

Son birkaç sezondur Türkiye'de transferin en acayip ismi Beşiktaş, bu sezon da ilginç bir politika izliyor. Halihazırda kadrosunda bulunan 13 yabancı sebebiyle yerli transferlere yönelen Beşiktaş, bu sefer de Avrupa'daki gurbetçilerimizi toplamaya başladı. Elde yeterince sağ açık varken Rapid'li Veli'nin transfer edilmesi bana göre gereksiz bir hareket. Simao, Quaresma varken, hatta arkalarında Hilbert otururken sıra gelecek mi kendisine acaba...  Bek pozisyonunda sıkıntı yaşayan kadronun yine Rapid'den Tanju ile takviye edilmesi ise olumlu. İki ayağını da kullanabilen, dolayısıyla da savunmanın değişik bölgelerinde görev alabilen  Tanju'yu bence en çok bir futbolcuyu maç içerisinde 6 değişik mevkide kullanmayı seven değerli futbol yorumcumuz Mustafa Denizli sevecek. Bobo ya da Almeida'dan herhangi birini gönderip yabancı sayısını düşürme amaçlı Mustafa Pektemek transferi de bana göre uygun ama pahalı (Ali kuçik+ 4 milyon euro) bir hamle. Bir sezon oynayıp 4 milyon euroluk piyasa yapan Pektemek'i gördükten sonra Ali Kuçik'ten neden bu kadar çabuk vazgeçildiğini düşünüyor insan. Sonra Beşiktaş başkanının kim olduğu gerçeği akla geliyor, herşey normale dönüyor. Almanya'da maç öncesi kamplardan kaçıp taa anasının nikahındaki partilere uzayan  ve araştırdığım kadarıyla yetenek bakımından Sergen Yalçın'ı, karakter olarak da Batuhan Karadeniz'i andıran Burak Kaplan'ın ise 650bin euro bonservis bedeliyle Türkiye'ye getirilmesi de alınması mantıklı bir risk. Tayfur Hoca adam edebilirse ne ala, edemezse de zarar etmeden elden çıkarabileceğimiz maliyette bir genç oyuncu. Avni Aker'de Guti'ye yaptığı insanlık dışı faullerden sonra ne anasını ne avradını bıraktığım Egemen'in de transfer edilerek en azından yıldızlarımıza zarar veremeyecek hale (antremanlar var gerçi, belli olmaz) getirilmesi de uzun vadede kar hanesine yazılabilir. Eldeki yabancı stoperlerden (Sivok, Ferrari. ama benim kalmasını istediğim adam tabi ki Sivok) en az birinin Egemen'in gelişiyle birlikte elden çıkarılabileceği de bu transferin sağladığı ayrı bir avantaj.

Fenerbahçe'nin Emenike rüyası geçtiğimiz sezonun ortalarıdnan beri devam ediyordu, nihayet lig bitiminde Fenerbahçe Emenike ve disko topu gibi parlayan şapkasını 7 milyon euro'ya kadrosuna kattı. Emenike 4 sezon içinde transfer yaparsa Karabükspor 2 milyon euro'yu daha kasasına koyacak. Çok maliyetli bir transfer gibi görülmesine rağmen önceki sezonlarda Guiza'dan ve ligin ikinci yarısındaki Niang'tan çok çeken Fenerbahçe, hızı ve fizik gücüyle Süper Lig'deki tüm stoperleri yerlerde süründürebilen Emenike'yi alarak çok önemli bir iş yaptı. Gökhan Gönül'ün sağ bekteki alternatifsizliği ise kadronun dar olmasından değil, alternatiflerin Gökhan'ın tırnağı olamamasından kaynaklanıyor. Orhan Şam da kalite konusunda Gökhan Gönül'le aşık atabilecek seviyede değil fakat, mevcut Fener kadrosunda bek olarak kullanılanlardan çok daha iyi bir alternatif yaratabileceği kesin. Bu sezon milli takıma yükselen Serdar Kesimal'ın da kalitesi tartışılmaz, Lugano veya Yobo'dan birinin gitmesi halinde ilk 11'e girebilecek seviyede bir isim. Tabi önce ikna edilip kafasına "birgün herkes fenerli olacak,biz adamı böyle seve seve fenerli yaparız, en büyük biziz,başbakan aziz yıldırım, hayaldi gerçek oldu" şapkası takılması lazım.

Ünal Aysal ve onun 8 milyar dolarıyla mutluluğa koşan Galatasaray, Bolton'lu Elmander ile golcü eksikliğini gidermeyi amaçladı. Aslında tam burada belirtmek lazım ki, Elmander bir gol makinesi, yılda 25-30 atan bir adam değil. Elmander daha çok rakip savunmayı üzerine çekip boş alan yaratabilecek, hava hakimiyetiyle arkadaşlarına pozisyon hazırlayabilecek tipte bir oyuncu. Basit bir örnekle, gelen yüksek bir topu göğsüyle indirip dönerek kaleye vurmasıyla değil, kontrol edip kanatlara dağıtması veyahut kafasıyla en müsait  arkadaşına aktarıp şut imkanı yaratması ile tanınan bir adam. Ama sırf istatistiki verimsizlikleri değerlendirerek yorumculuktan para kazanan Türkiye'deki futbol dinozorları 15 golün altında kalırsa ne futbolculuğunu, ne adamlığını bırakacaklar, Gökmen Özdenak belki de anasına avradına taş sektirecek bu kardeşimizin. O yüzden şimdiden Galatasaray'lılara sabır diliyorum. Selçuk İnan transferinin önemi ise herkesin bilincinde olduğu bir gerçek. Türkiye'nin en iyi ortasaha oyuncularından birini 5 yıl için kendisine bağlayan Galatasaray 15 trilyona yakın bir parayı gözden çıkardı fakat, iyi transfer iyi parayla yapılıyor genelde. Mustafa Sarp, Barış Özbek, Ayhan Akman üçlüsünün pas trafiğini (hangi trafik?önce pas yapılması lazım.) izleyerek saçlarını, hatta sakallarını bile döken Galatasaray camiası Selçuk İnan'la moral buldu. Tabi transferin Fenerbahçe'nin elinden kapılarak yapılması Galatasaray'lılara ayrı bir keyif verdi. Tek başına şampiyonluk getirecek bir adam değil, bir Alex değil (!) tabi ama, takımın oyun kalitesini yükseltecek yetenek ve karakterde olduğuna şahit olduk bolca. 

Daha mayıs ayı dolmadan bitirilen bunca transferden sonra nasıl bir Haziran, Temmuz ve Ağustos geçireceğiz kimbilir. Lig şampiyonu olmuş Fenerbahçe'nin bile daha birkaç takviye yapıp, elindeki fazlalıkları da yollayacağını düşünüyorum ben. Çok hızlı bir transfer sezonu bizi bekliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder