Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

18 Ağustos 2011 Perşembe

Yendi ama ezemedi..


Sezon öncesi iki ezeli rakibi karşı karşıya getiren ve çift ayak usulü oynanan İspanya Süper Kupası gösterdi ki, Real Madrid bu sezon Barca'ya daha fazla diş gösterecek. İki maçı da izlemiş biri olarak söyleyebilirim ki, Real Madrid'in Barcelona karşısında yaşadığı ancak ve ancak cenabetlik olarak nitelendirilebilir.
Bernabau'da oynanan ve 2-2 biten ilk maçta Real Madrid, Barcelona Sporting Gijon'la Nou Camp'da nasıl oynuyorsa öyle oynayarak başladı. Busquets, Xavi ve Pique'siz 11'le sahaya çıkan rakibinin kendi kalesine yakın bölümde top çevirmesine bile müsade etmeyen Mourinho'nun takımı, Valdes, Abidal, Alves gibi oyuncuları çok zor durumlara düşürerek neredeyse her topu taca, kornere vurdurttu. Mesut'la, Benzema'yla, Ramos'la Marcelo'yla durmadan saldıran, Khedira ve Alonso'nun orta alana çektiği setle de Katalan akınlarını başlamadan bitiren Madrid, taraftarını adeta mest etti. Benzema'nın pasında Mesut'la öne de geçen Real kendinden çok da emin oynuyordu, hem de Ronaldo bu kadar kötüyken. Fakat yarı sahayı topla geçemeyen Barca önce Villa, sonra Messi'yle öyle 2 gol buldu ki, kupayı 10 dakika içinde Madrid'den alıp götürdü. Madrid hakettiğini skora dökememenin sıkıntısını yaşadı. Oysa ki geçen sezon Barcelona Madrid'i böyle yakaladığında maç 5-0 bitmişti.
İkinci maçın Barca için çok daha kolay geçeceğini düşünenler yanıldı. Son dakikalara kadar maça asılan Madrid, Messi'yi durduramadı. Maçın başında mağlup duruma düşen Madrid eşitliği erken buldu, ama rakibin direncini kırdığı anlarda yine ilk maçta olduğu gibi galibiyet golünü atamadı. Durum 1-1 iken Mesut ve Ronaldo'yla kaçırılan goller oyunun kaderini belirleyici türdendi. İkinci yarıda da rakibinden oyun olarak geride kalmayan Madrid, Messi'ye Benzema'yla karşılık verdi. Bu gollerin asistlerinin stoperler tarafından (Pique, Pepe) yapılması da ilginç bir ayrıntıydı. Maç uzayacak derken, Messi kendi başlattığı akını sol voleyle bitirdi ve Madrid'e çok da haketmediği bir mağlubiyet tattırdı. 94 milyon euro'luk Ronaldo, 2 maçta toplam 940bin euro'luk bile oynamayarak bir anlamda Messi'nin dominasyonuna boyun eğdi.
Madrid oynanan 2 maçta da, geçtiğimiz sezon üstüste oynana 4 El Clasico'nun tersine, topa hükmetmek için uğraşan, rakibe direnmeye çalışmak yerine skor üretmek peşinde olan taraftı. İyi yönde gelişme gösterdikleri kesin. Ama dünyanın en iyi takımına üstünlük sağlayabilmek için daha fazlası gerekiyor. Kimsenin çare bulamadığı Messi, Mourinho'nun da belalısı. Alves ve Mascherano'nun ikili kıskacında süt dökmüş kediye dönen Ronaldo'nun aksine, bir türlü marke edilemeyen bir hücum oyuncusu olan Messi'nin kupayı Barcelona'ya getirdiği 2 üst düzey mücadele izledik. Mourinho geçen sezona göre takımının hücum oyununa çok şey katmış, ama bir de Messi'yi nasıl durdurabileceğini bulması lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder