Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

21 Nisan 2011 Perşembe

Koydu, ağırlığını!!


Haftasonu durdurdular, bu akşam da vurdular. Real Madrid 19 yıl sonra Kral Kupası'nı kazanmak için Mestalla Stadı'na çıkarken, Mourinho da façasını 5-0'la fena bozan Barcelona'ya karşı 3. galibiyetini almanın peşindeydi. Top her zamanki gibi Barcelona'da kaldı, bir dönem oyun tek kaleye döndü, ama başta Casillas olmak üzere Madrid savunması inanılmaz oynadı. Uzatmalarda son sözü Ronaldo söylerken Real Madrid Barcelona'yı 6 maç sonra yendi, Mourinho Chelsea ve Inter'den sonra Real Madrid'le de Barca'yı dize getirdi, İspanya'daki ilk kupasını aldı. Ben ikinci yarının son 25 dakikası ve uzatmaların tamamı dahil olmak üzere Real Madrid'in oyunundan geçen sezonki Inter tadı aldım. Mourinho Barcelona'yı bütün maçı kendi sahasında oynayıp da 3 gol atarak yenen Inter'in kalıbını yavaş yavaş Madrid'e de oturtmuş gibi göründü bana. Barca'ya 5 yedikleri ilk maçın aksine, "Tamam top senindir, istediğin kadar oynayabilirsin" dercesine bir kadro ve şablonla oynadı, haddini bildi, Di Maria ve Ronaldo'yla da rakibini yılan gibi soktu. Mourinho İspanya'da da rüştünü kanıtladı, bir de Şampiyonlar Ligi'nde rakibini safdışı bırakırsa lig bitene kadar konuşur. Ki konuşsun zaten, hakkıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder