Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

2 Temmuz 2010 Cuma

Çeyrekler, Arjantin - Almanya



Turnuvaya getirdiği forvetler ve hocaları sayesinde kupanın en çok konuşulan takımlarından biri olan Arjantin, 4'te 4 yaparak çeyrek final kapısına ulaştı. Herkes Messi'den goller beklerken onun kaleye vurduklarını tamamlayan Higuain de gol krallığında lider. Beklentilerin tam tersi. Elemeleri zar zor geride bırakarak son maçta Güney Afrika'ya gelmeyi başaran Arjantin, oynadığı oyunla hayal kırıklığı yaratıyor, Maradona'dan teknik direktör olmayacağı herkes tarafından konuşuluyordu. Fakat kupa başladı ve Arjantin önüne geleni süpürdü. Gruptan puan kaybetmeden çıkan Arjantin, Messi'nin akıl dolu pasında (!) Tevez'in müthiş füzesiyle öne geçtiği Meksika karşısında çok da zorlanmadı ve rakibini beklemeye başladı. Daha önce söylediğimiz gibi müthiş bir hücum gücüne sahip Arjantin, ortasahasının sıradanlığı sebebiyle şampiyonluk şansı sıralamasında geride. Messi topu alacak, iki kişiyi geçecek, Veron'a verecek, sonra cezasahasında tekrar topla buluştuğunda ya kaleye vuracak, ya da Tevez, Higuain, Milito, Aguero, Palermo'dan biriyle topu buluşturacak, vuruşun kalitesine ve kalecinin performansına göre santraya yürüyüp yürümeyecekleri belli olacak. Önüne gelene 3 4 sallayan Arjantin bana göre bu oyun yapısıyla halen favoriler arasında değil. Çıtanın yükselmesi, daha çok oyuncunun oyuna katılması, ortasahada yapılan pas sayısının artması gerekiyor bana göre.

Almanya ise yine sessiz ve derinden ilerleyerek çeyrek final oynamayı başardı. Turnuvanın ilk maçında Avustralya'ya 4 tane sallayarak gündeme bomba gibi düşen Panzer İdman Yurdu, bir anda en çok beklentiye sahip olan takımlar arasına girdi. Mesut Özil'in müthiş futbolu, yarattığı pozisyonlar ve yaptığı asist çok konuşuldu. Grubun ikinci maçında Sırbistan karşısında gördükleri kırmızı kart (Klose) ve kaçırdıkları penaltı (Podolski), hayal kırıklığı bekleyenlerin elini güçlendirse de Gana karşısında alınan galibiyet Almanları ikinci turda İngilizlerin rakibi etti. Maça müthiş başlayan ve İngiliz kalesine sık sık inen Almanlar bu turnuvadaki en önemli avantajlarının mücadeleci ruhları olduğunu bir kez daha kanıtladılar. Sahanın her alanında yardımlaşan, geriye iyi koşan, her alanda pres yapan takım bunun semeresini Neuer'in degajını inatla kovalayan Klose'yle aldı. 2-0'dan sonra İngilizlerin Almanlara karşı kurduğu baskı can havlinden başka bir kaynağa sahip değildi. Fakat ben de 2-1 iken "Lampard'ın golü verilse Almanlar burada olur muydu" sorusuna "kesinlikle evet" yanıtı verebileceklerden değilim. Herşeye rağmen sahaya yayılma, yardımlaşma, takım olarak mücadele etme, bloklar arası bağlantı gibi klişe Ömer Üründül kriterlerinde bence Arjantin'e göre çok daha önde olan Almanya, rakibinin gücüne göre oynayacak, yıldızlarını tatlı-sert oyunla yıldırıp Arjantin'in sahasına yerleşmesine izin vermeyecek, Arjantin'in en büyük eksiği çok paslı oyunu kendileri oynayıp rakibi yoracak, genç ve dinamik kadrosuyla son yarım saate doğru Arjantin'in kalesine gidecek, ortasahası pek varolmayan Arjantin'in üzerine Mesut, Müller gibi gençlerle çökecektir. Ben Almanya'yı favori görüyorum, ama rakipteki oyuncuların adı dudak uçuklatmaya yeter. Takım oyunu bireysel yeteneklere karşı galip gelsin istiyorum ben. Ayrıca bu maç üst hocam.
-Ömer Abi Mesut ne güzel vurdu öyle değil mi?
-oooooooooouuuuuuuuuuuv!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder