Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

30 Haziran 2010 Çarşamba

Çeyrekler, Hollanda - Brezilya



Beni az çok tanıyanlar, nasıl Hollanda aşığı bir futbolsever olduğumu bilirler. Bilgisayarımı aldığım 98 yılından beri çıkan her oyunda ilk amacım Hollanda'yı şampiyon yapmak. Katılıp elendikleri turnuvaların manası bile kalmıyor turuncu formayı sahada göremeyince. 88'de bu adamlar Avrupa şampiyonu olduklarında ben daha suya pu dediğim için doğru düzgün hatırlayamıyorum adamların elde ettiği tek büyük başarıyı. Çok zorladım hafızamı fakat, pek birşey yok şampiyonlukla ilgili. Artık dünya gözüyle, bilincim açık olarak bir kupa görmek istiyorum "Portakal"ların elinde yükselen. Takım formda, az pozsiyon verip, yettiği kadar gol atan bir görünümdeler. Gerek teknik kapasiteleri, gerek mücadele güçleri ile öne çıkan oyuncuların iyi bir karışımı var sahada. Kadro istikrarı mevcut. Önceki turnuvalarda hücum gücü ile dikkat çeken Hollanda, arka tarafı sıkı kapatamadığı için turnuva sonunu göremiyordu. Bu kez Savunma kurgusu daha oturmuş. Van Bommel ve Jong gibi geçilmesi iki zor kayanın varlığı da güven veriyor. Robben alev alev bitirdiği sezondan sonra da durmuyor. Sneijjder ise İnter ile kazandığı kupaların yanına bir de dünya kupası ekleme niyetinde olduğunu gösterdiği mücadele ve konsantrasyonu ile kanıtlıyor. Brezilya ile eşleşmek bence onlar için iyi. Bu takım şampiyon olacaksa karşısına İspanya, Arjantin, Almanya gibi takımlar gelecek, vasat takımları yenerek buraya gelen Hollanda kendini çetin cevizlere hazırlamalı.

- Ömer abi, Robben yine pas vermedi.
- Yaptığı yanlış. Arkadaşına topu şey etmesi lazımdı.
- Pozisyon golle sonuçlandı ama.
- Evet.

Brezilya "Ölüm Grubu" olarak nitelendirilen gruptan pek terlemeden rahat rahat lider çıkarak adını ikinci tura yazdırdı. Karşısında iyi futbol oynuyor denilen Şili vardı. Ne hikmetse iyi futbol oynayan Şili, Brezilya karşısında ne olduğunu anlamadan 3-0'lık bir yenilgi aldı, bir ara Brezilya'yı sahasına hapsettiği halde. Brezilya çok mu iyiydi oynadığı 4 maçta? Rakiplerine göz açtırmadı mı? Sahada samba, salsa, rumba, çaça mı yaptı? Hayır. Futbolun en iyi becerdiği kısmını, yani hücumu iyi yaptı. Savunada pozisyonlar da verdi, zaman zaman oyun hakimiyetini rakibine de kaptırdı. Fakat bu turnuvaya diğer turnuvalara nazaran daha az favori gelmiş olmanın verdiği hırsı kullanarak çeyrek finale rahat ulaştı. Galatasaray'da sürünen Elano, 2 gol, 1 asistle oynuyor. Kulübünde idare eden Robinho, ülkesi için kıçını yırtıyor. Çok yorucu ve uzun bir sezonu geride bırakan Fabiano, beklentileri karşılamanın verdiği keyifle Hollanda maçına hazırlanıyor. Bence, bu turnuvada, Brezilya milli takımı'nda daha önce olmayan birşeyler var. Kazanma hırsı gibi. 3 maçı tamamen izledim, Kore maçını da özetle. Allah vergisi yeteneklerine güveniyorlar halen, fakat kendilerini bununu getirisine teslim etmemiş bir takım var sanki sahada. Kore maçında rakibi hafife almanın nelere mal olabileceğini gördüler, ve artık daha dikkatliler. Gönlüm Hollanda diyor, aklım Brezilya. En az 3 golün olacağı bir maç bu bana göre.

- Kaka çok yoruldu, son dakikalarda oyundan bir hayli düştü.
- Onu çıkarıp yerine kremoneze'yi (camoranesi) alması lazım şeyin, Dunga'nın.
- .....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder