Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

21 Eylül 2010 Salı

Git Kendine Çok Küfrettirmeden....


Nerede yukarıdaki fotoda da görüldüğü üzere Real Sociedad'da Kovacevic'le orgy yapıp taraftarını zevkten sefaya koşturan Nihat, nerede önüne her aldığı topu kaleye vurmaya çalışan, her seferinde martılara isabet ettiren, 1buçuk sezondur sahada hiçbir şeyi olumlu yapamayan Nihat.... Yıllık 3buçuk milyon euro'sunu sorgusuz sualsiz cebine koyan Nihat, oynadığı 40küsür maçta bu paranın ancak 250 euroluk kısmının hakkını verebildi. Bir de bonservisine saydığımız 4.5 milyon euroluk bir meblağ var ki... Oynadığı şu futbolu görünce sırf bonservis bedelinin sonundaki o sıfırlar bile Nihat Kahveci'den nefret etmek için iyi bir sebep Beşiktaş'lılar için. Nihat'ın bitmek bilmeyen ve sürekli ilk 11'de geçirdiği formsuz dönem, binlerce Beşiktaş'lıya kalp rahatsızlığı olarak geri döndü. Sürekli umduk, sürekli güvendik, sürekli "haftaya düzelir, olmadı gelecek hafta düzelir" diye bekledik, bekledik, bekledik... Olmadı. Tutmadı aşı. Sert ve isabetli şutlarının, etkili duran toplarının, birlikte uyumla kulandığı süratinin ve gücünün yanına La Liga gibi dünyanın en iyi 3 ligi arasında gösterilen bir ligden edindiği tecrübeyi koyarak Türkiye'ye gelmesini beklediğimiz Nihat, uçaktan hiç inemedi. Son 1buçuk sezondur yeşil sahalarımızda gözlemlediğimiz ve en son Fenerbahçe - Beşiktaş derbisinde gözümüze çarpan şey, beklediğimiz şey değildi. Dün akşam kelimenin tam anlamıyla geziniyordu sahada Nihat. Sırf kameraların zoomuna vakıf olabilmek için korner, taç atıyordu. İsabetli pas yapmak şöyle dursun, topa ayağını sokmaya üşeniyordu. 90 dakika boyunca sahada kalarak takımı sezonun en önemli maçların birinde 10 kişi bırakıyordu. Biraz önce Nihat'ın Avrupa'ya gitmeden önce oynadığı derbileri izledim youtubedan. Genç, deli fişek Nihat'ı, gollerini, mücadelesini, hırsını gördüm. Henüz paraya pula, başarıya, gole doymamış Nihat'ın Beşiktaş forması için verdiği müthiş savaşı gördüm. Sonra da dedim ki, "keşke hiç dönmeseydi de kendisini Fener'e, Galatasaray'a attığı gollerle, gollerden sonraki o saçmasapan gol sevinciyle, tebessümle hatırlasaydık". Sahadaki ruhsuzluğunu ve herşeyi en iyi ben bilirim edalarını gördükçe küfür üstüne küfür sayıyorum Nihat'a. Madem bize verebileceği bir şey kalmamıştı, keşke umutlandırmasaydı bizi bu kadar eski Nihat'ı göreceğiz diye. Çünkü bizden de tek görebileceği aldığı çuvalla paralar için yediği beddualar. Git kendine çok küfrettirmeden Nihat. Ya sen oyundan çık, eski Nihat girsin, ya da feshet sözleşmeni kendi isteğinle de görelim ne kadar Beşiktaş'lısın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder