Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

24 Ocak 2011 Pazartesi

Bizler inandıııık, siz de inanııın, bizim için bu maçı alıııın (!)


Trabzonspor ligin ilk devresini en yakın rakibinden 5 puan önde bitirdikten sonra şampiyonluğun bu sezon da İstanbul dışına çıkacağını, ahı gitmiş vahı kalmış 3 büyüklerin Karadeniz ekibine yetişemeyeceğini, Bursaspor ve Kayserispor'un da yarışı ligin son haftasına kadar sürdürecek gücü olmadığını düşünmeye başlamıştım. Fakat puan olarak diğerlerinden çok önde olan takımların sezonun geri kalan kısmında en büyük rakibinin yine kendisi olduğu gerçeği de su götürmez. Hele hele 2003-2004 sezonundaki Beşiktaş takımı incelenince bu önermenin ne kadar güçlü olduğu açıkça görülüyor. En yakın takipçisi Bursaspor'a 5 puan fark atan Trabzonspor'un sahada oynadığı oyun, yakaladığı kadro istikrarı ve oturttuğu şablon göz önüne alındığında da aynı tehlikenin Trabzonspor için de var olduğunu söyleyebiliriz.
Trabzonspor'un 3 büyüklere attığı farkın kapanıp kapanmayacağı en çok konuşulan şeydi devre arasında. Takımın şampiyonluk baskısını kaldırıp kaldıramayacağı, haftalar ilerledikçe camianın üzerindeki stresi kontrol edip edemeyeceği gibi sorular, ligin bu sezonki düğümünü çözecek cevaplar saklıyordu. Gerek Sadri Şener, gerekse Şenol Güneş 95-96'da yaşanan facianın tekrarlanmaması adına tansiyonu düşürücü açıklamalar yapıyor, pembe tabloyu bozmuyor, taraftara ve futbolculara güven aşılıyorlardı. Öyle ki, devre arası kampına mazeretsiz geç katılan Colman, Jaja ve Alanzinho üçlüsüne önce para cezası sonra kadro dışı kalma cezası vereceğine emin olduğumuz Şenol Güneş, bu futbolcuları sadece uyarıp para cezası verdirerek krizi geçiştirdi. İkinci yarının ilk maçı olan Ankaragücü maçı belki de kalan maçlar içerisindeki en ciddi sınavlardan biriydi Trabzonspor için. Takımın ve taraftarın devreyi hangi ruh halinde geçirdiği Avni Aker'de gözlemlenecekti. 1-0'dan sonra futbolcuların oyuna "biz nasıl olsa gol yemeyiz, ikinciyi de atmaya gerek yok o yüzden" tarzı bakışı endişe vericiydi (Umut Bulut'un kaçırdıkları ise artık anlatmaya ve üzerinde konuşmaya değer bir konu değil zaten). İkinci 45 dakikada da bu mantaliteyle sahaya çıkan takım golü yedikten hemen sonra daha maçın bitimine yarım saat varken " bizler inandıııııık, siz de inanıııııın, bizim için bu maçı alııııııın" tezahüratına başlanması Trabzonspor taraftarının ikinci oynanacak tüm maçları yüreği ağzında izleyeceğinin işareti oldu. Normalde İstanbul tribünlerinde 80. dakikada takım mağlupken gaza getirme amaçlı söylenen bu tezahürat Trabzonspor evinde 60. dakikada oyunu berabere sürdürürken söylenmeye başlandı. Trabzonspor taraftarı o kadar diken üstünde ki, yenen tek bir gol bile onları 15 sene öncesine götürebiliyor. Bu sezon takımın en golcü ismi olan ama Ankaragücü karşısında pek varlık gösteremeyen Burak'ın oyundan çıkarken yuhalanması da heralde sadece Avni Aker tribünlerinde görebileceğimiz türden bir tepkiydi. Yattara ve Colman'ın oyundan çıkarken verdikleri tepkiler de taraftarın densizliğini aratmayacak cinsten olunca gece hiçbir açıdan güzel bitmedi bordo-mavililier için.
Sonuç olarak Trabzonspor mutlak 3 puan parolasıyla çıktığı mücadelede 2 puan bırakarak rakiplerini hem matematiksel,  hem de mental olarak yarışa ortak etti. 7 puan gerideki Fenerbahçe, hatta 12 puan gerideki Beşiktaş bile Ankaragücü karşılaşmasındaki havayı kokladıktan sonra "yarışta ben de varım" demeye başladı. Şenol Güneş'in İstanbul deplasmanına kadar takımını toparlaması lazım, tutunacak tek dalı kalmış Fenerbahçe puan farkını 4'e indirdikten sonra çok daha tehlikeli olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder