Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

14 Şubat 2011 Pazartesi

Ceza Sahasına girmeden %76

Beşiktaş ligde kafa üstü çakılmaya devam ediyor...Ankaragücü'nün daha 1. dakika dolmadan inanılmaz ama gerçek bir şekilde Serdar Özkan'la gol bulmasını engelleyemeyen Beşiktaş, puan getirecek golleri bir türlü atamadı. Dün ikinci yarı rakibini sahasından çıkarmayan, sağlı sollu kanat bindirmeleriyle rakip bekleri kendi ceza sahalarına hapseden, çok sık olmasa da uzaktan şutlarla gol arayan, 600 isabetli pas yapan, topa %76 ile sahip olan Beşiktaş, gol atsın diye sahaya sürülen oyuncuları ceza sahasının içine girmemeyi tercih edince bir karşılaşmayı daha mağlup tamamladı. Transferi kesinleştiği gün Almeida ile ilgili yazmış ve çok karamsar konuşmuştum. Adam beni haklı çıkarmaya tam gaz devam ediyor. Beşiktaş kadrosunda bugüne kadar onlarca formanın hakkını veremeyen ileri uç oyuncuları gördük, Veysel gibi, Youla gibi, Stavrum gibi. Örneğin ben Youla'ya ettiğim küfürler yüzünden büyük bir ihtimalle taa Rıza Çalımbay döneminden cehennemi garantilemiş durumdayım. Ama gelgelelim bu bekleneni veremeyen ileri uç oyuncularının hiçbirinde Almeida'da gözlemlediğim bile bile, isteye isteye, farkında ola ola ofsaytta bekleyip takımının atağını kesme davranışına rastlamadım. Evet, Olimpiyat Stadı'nda oynanan Belediye maçında ilk olarak gözüme çarptığından beri dikkatle takip ediyorum Almeida'yı ve adam çok ilginçtir ki, ofsaytta olduğunu biliyor, Simao topu alıp kafasını kaldırdığında bile ofsayttan kurtulup pas opsiyonu olma gayretinde değil. Yerden marke edilmesi çok kolay, sadece azman vücut yapısıyla havadan indirdiği toplarla fark yaratabiliyor. Nobre desek Schuster tarafından Almeida'nın arkasında orta çizgiye yakın oynatılıyor. Beşiktaş çok adamla rakip kaleye yaklaştığında bir bakıyoruz ki orta yuvarlaktan ileriye topu çıkaran Nobre. Beşiktaş taç kazandığında tacı kullanan Nobre. İsmail kafasını kaldırıp ceza sahasında topu ortalayacak adam aradığında da bakıyoruz ki, ona en yakın adam, yine 2 metre ötesindeki Nobre. Rakip sahada inanılmaz verkaçlar, tek toplar, küçük üçgenler falan filan, ama golü yaratacak şutların atılacağı ceza sahasının içinde tek bir oyuncumuz var, o da ofsaytta bekliyor zaten!!! İlk 1 saati bu şekilde çöpe attıktan sonra oyuna giren ve neden Almeida'ya tercih edilmediğini anlayamadığım Bobo'yla birlikte Beşiktaş rakip ceza alanını karıştırıyor, pozisyonlar bulmaya başlıyor. Ama süre yetmiyor ve bir maç daha mağlup bitirilirken biz de umutlarımızı Kiev maçına saklayarak küfürlerimizi de içimize gömüyoruz.
Fernandes dünkü oyunuyla takıma faydalı olacağını gösterdi. Fiziğini de iyi kullandığından ikili mücadelelerde ayakta kaldı, dün 2-3 kişinin arasına girdiğinde kaybetmesine kesin gözüyle bakılan topları bile ustalıkla rakiplerin arasından çıkardı. Hem mücadelesi hem de top tekniği ortasahadaki her mevkide oynamak için yeterli görünüyor. Kişisel görüşüm Fernandes tercihinin hata olmadığı yönünde (Maalesef Avrupa Ligi için UEFA'ya bildirilen kadroda Almeida var, O yok). Sahaya çıkan 11'de 5 yabancı varken takımı tam 2 sezondur abartısız bir şekilde "sırtından taşıyan" Fabian Ernst'in Aurelio'nun yedeği konumuna düşmesi Schuster'in futbol anlayışında benim anlayamadığım bir yere sahip.
Not: Eğer Mourinho Adebayor yerine yanlışlıkla Almeida'yı transfer etseydi, Portekizliymiş, hemşeriymiş falan dinlemeden en fazla 2 haftaya antreman çıkışına adam çağırıp ağzını burnunu kırdırırdı.
Not -2 : Serdar Özkan'ın golüyle yenilmek de mi varmış kaderde? Futbolcular nasıl yedirebildiler böyle bir utancı kendilerine?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder