Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!

Arabanın Torpidosuna Sokarım!!!!!
Murat Özarı: - Eğer var ya bak sana Fikret Engin sana bişey söyliyim, bak bi dakka ya, bi dakka sana bişey söyliyim, o Teoman, sen şimdi burdasın ya, sen benim arkadaşımsın, Fikret Engin, ben senin için ölüme giderim. Fikret Engin: - Eyvallah, ben de giderim abi, tamam. Murat Özarı: - Sen benim kader arkadaşımsın. Teoman Bey, sana benim yanımda öyle vuracak var ya, O Teoman'ı var ya, arabanın torpidosuna sokarım!!!

13 Şubat 2011 Pazar

Olmuyor, olamıyor...


Quique Sanchez Flores Atletico Madrid'in başına geçtiğinde bu gelişmeyi gayet olumlu karşılamış ve kadro yapısı itibariyle hücum futbolu oynaması gereken Atletico Madrid'in saldırmayı seven Flores'le kendini bulacağını ve seviye atlayacağını düşünmüştüm. Geçen sezon kazanılan Avrupa Ligi Kupası ve Süper Kupa başarılarını saymazsak, Flores bence  istenileni veremedi. Şimdi denebilir ki,  "Avrupa Ligi Kupası ve Süper Kupa Atletico Madrid için yeterince büyük başarılar değil mi, daha ne istiyordun, La Liga şampiyonluğu mu?" Bu karşı önerme de bir yere kadar doğru sayılabilir, Barcelona ve Real Madrid'li bir ligde şampiyon olmanın zorluğuna değinmek bile yersiz. Ama benim Flores ve takımında gördüğüm yetersizlik, takım savunması ve genel istikrar anlamında.
Atletico Madrid Flores ile 2 maç üstüste aynı oyunu oynayamadı ve kalesini iyi savunamadı. 2 sezon boyunca savunma bölgesinde 3lü, 4'lü ve hatta bazı maçlarda 5'li olmak üzere bir çok diziliş, şablon ve oyuncu deneyen Flores takım savunmasını bir türlü oturtamadı. Aguero, Forlan, Reyes, şu an takımda olmayan Maxi Rodriguez, Jurado, Simao gibi çok etkili hücum oyuncularıyla sahaya çıkan takım, attığı golleri çoğu zaman koruyamadı. Hocanın takıma hücum oynama isteği tartışılmaz ama, işin savunma yönü layığıyla yapılamayınca takım istenilen yere tırmanamadı bir türlü. Geçen sezon ligde 38 maçta 61 gol yiyen Kırmızı-beyazlılar, daha önce bahsettiğimiz gibi istikrarsızlıklarının da kurbanı oldu. Öyle ki, evinde Malaga'ya yenilen Atletico Madrid, iki hafta sonra sezon sonu şampiyonluğu kazanacak olan Barcelona'ya sezonun tek lig yenilgisini tattırdı, hemen ertesi hafta ligin vasat altı takımlarından Almeria'ya yenilip bir sonraki hafta lig üçüncüsü Valencia'yı sahadan 4-1'lik bir skorla sildi. Çok sık yaşanan sakatlıklar, yıldızların formsuz dönemlerinin uzunluğu da Flores'in havayı tam anlamıyla yakalayamamasındaki etkenlerdendi. Sakatlık ve formsuzluk nedeniyle Aguero ve Forlan'ı bir arada oynatabilmek için haftalarca beklemek zorunda kalan İspanyol hoca, hücum planlarına alternatif üretememesiyle taraftarın tepkisine maruz kaldı. Şampiyonlar Ligi'nden sadece 3 puan toplayarak elendikten sonra Flores yaptığı açıklamada, "eğer Avrupa Ligi'nde ilerleyeceksek bu şimdi oynadığımız oyunla olmayacak, taraftarlardan sabır bekliyorum" diyerek, Avrupa'da rakibe göre taktik belirleyeceğini ve gözü kapalı saldırmayacağını belirterek bir anlamda kupada izleyeceği yol için kredi istedi. Galatasaray karşısında çizgi hakemi ve Caner Erkin faktörleri sayesinde geçilen tur bu sezonki Avrupa Ligi Kupası'nın Atletico'nun kısmeti olduğunun işaretiydi sanki. Sporting Lisbon ve Valencia karşısında deplasmanda alınan 2-2'lik beraberlikler sayesinde galibiyetsiz geçilen turlar sonunda yarı finale gelindi. Yarı finalde Anfield Road'da tur gidiyorken Forlan sahneye çıktı ve 102. dakikada takımını finale taşıdı. Fulham gibi daha önceki rakiplere göre kolay bir rakiple finalde karşılaşan Atletico Madrid, kısmetinin yardımı ve Forlan'ın ilahlaşmasıyla Avrupa Ligi'nin sahibi oldu. Süper Kupa'da Benitez'in İnter'ini yenmenin zorluğu ise bunların yanında çocuk oyuncağı gibi kaldı. Lig her ne kadar çok kötü bitirilse de kazanılan bu 2 Avrupa kupasının da vermiş olduğu özgüven ve gazla yeni sezona başlandı. Ama aslında hiçbir şey değişmemişti. Takım aynı takım, hoca aynı hoca, savunma aynı savunmaydı. Ligde Almeria, Levante, Gijon gibi vasatın da altı takımlar karşısında kitlenen oyuna müdahale edemeyen ve puan kayıplarına engel olamayan Flores'in taktik dehası iyiden iyiye sorgulanmaya başlandı. Avrupa Ligi gruplarında 6 maçta 7 gol yendi ve Leverkusen ile Aris'in gerisinde kalınarak Avrupa defteri kapatıldı. Özellikle İspanya'daki maçta Aris'ten yenen 3 gol takımın karizmasını çizdi. Kral Kupası'nda ezeli rakip Real karşısında alınan 2 mağlubiyetle o kulvar da elden gitti ve elde hedef olarak sadece ligi Avrupa Ligi'ne katılabilecek şekilde bitirebilmek kaldı. Bu akşam Vicento Calderon'da Valencia karşısında alınan 2-1'lik mağlubiyet bu hedefin de uzağında kalındığını gösterdi. Flores'in koltuğu ciddi ciddi sallanıyor, sallanmalı da. Mutlaka takımda görmek istediğini belirttiği savunmacılar Godin ve ve Filipe takıma kazandırıldı, Merida ve Thiago transferleri bitirildi, devre arası Osasuna'dan Juan Fran ve Corinthians'dan Elias getirildi, ama takım halen yerinde sayıyor. Bence geçen sezon kazanılan 2 kupaya rağmen Flores aşısı Atletico'ya yaramadı. 2 sezonda hiç izlemediysem en az 50 maçlarını takip ettim ve izlerken zevk alabileceğimiz bir Atletico Madrid takımı Quiuqe Sanchez Flores ile yaratılamayacak gibi görünüyor. Takımın başında 88 maça çıkıp 34 galibiyet, 34 mağlubiyet, 20 beraberlik alan ve %38'lik bir galibiyet yüzdesi tutturan Flores başarılı değil kanımca.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder